Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Sıradaki gelsin.....

Sıradaki gelsin.....
 

Canın sağ olsun AVCI.......


Daha ilk okula başladığımızda bir ant okuruz her sabah ve bu andımızla büyüdük hepimiz, son cümlesi kendinimizi daha o yaşlarda ülkemiz ve ülkümüz uğrunda gözümüzü kırpmadan feda edebileceğimizi kabul ettiğimizi beyan ederdik.

" VARLIĞIM TÜRK VARLIĞINA ARMAĞAN OLSUN..!!!! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..!!!!"

Gemi azıya alan cemaatin yargı, polis, basın ve siyaset dörtgenindeki sistemli çalışması gün geçmiyor ki, kendini devletin birliği, bütünlüğü ve bekası için kendi varlığını Türk varlığına armağan edecek kişilerin tepesine bir balyoz gibi inmesin......

Bu nasıl bir kindir, bu nasıl bir hesaplaşmadır. Emniyet sanki işgal altındaki İstanbul emniyeti, basın sanki mütareke basını, yargı nerdeyse son Osmanlı yargısı, meclis derseniz, Meclis-i Mebusandan daha beter, hükümet ise sanki damat Ferit hükümeti, şartlar sevr sonrası Osmanlının durumu...

Cemaat o kadar hazırlıklı ki, aleyhinde bir söz eden, yazı yazan, araştırma yapan, kitap yazan ne kadar cesur yürek varsa, hepsinin hakkında günü geldiğinde kullanılmak üzere özellikle de özel hayatlarına ait görsel kaset, CD, ses kasedi, CD si veya kitabına uygun hazırlanmış belge, bilgi gibi silahlarla donanmış, yeri geldikçe sırası gelenin, sırası geldikçe hemen mütareke basınına servis etmektedirler.....

Hanefi AVCI bu yolda ne ilk ne de son olacaktır.....

Türkiye giderek daha geniş anlamda bir korku imparatorluğuna dönüşmektedir. Ok yaydan çıktı bir defa düğmeye basıldı. Geri dönülmeyen bir yola girdik...

Hanefi AVCI belki mesleki geçmişi ve geleceğini tehlikeye attı ve o kitabı yazdı, ama başına geleceği de bilecek kadar kendine güvenen yapıda bir bürokrattır....

Bu olayda cemaat kendini açık bir şekilde ele vermiş ve deyim yerinde ise suç üstü yakalanmıştır.

Daha önce rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU' nun KÖSTEBEK isimli kitabı, belki de yazarın bir suikast sonucu ölmesi sonucu toplumun dikkatinden kaçtı, aksi halde rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU da bugün aynı davalarla yüzü yüze kalacaktı. Ve hatta 18.Aralık.2002 de suikaste kurban gittiğinde yayına hazırlamış olduğu KÖSTEBEK isimli kitabı 2003 yılında yayımlandı.

HABLEMİTOĞLU
bu kitabı yayına hazırlarken, eğer yaşasa idi, bu kitaptan dolayı başına gelecekleri şöyle kaleme almıştı.

" Sizler, bu satırları okuduğunuzda,

Eminim ki, hakkımda bugüne kadar açılmış yüzmilyarlarca liralık manevi tazminat davalarına, yenileri eklenecektir.

Her zaman olduğu gibi kimi siyasiler devreye girerek Üniversite Rektörü'nü hakkımda yasal işlem yapmaya zorlayacaktır.

Tehditler ve hakaretler hız kesmeyecek, aileme de yönelecektir. Peşpeşe gıyabımda kesilen trafik cezaları gelecektir.

Gelen duyumlara göre, Emniyet ve M.İ.T. bünyesinde, gerektiğinde aleyhimde kullanılmak üzere dezenformasyon çalışmaları kapsamında olumsuz bilgi notları ve olumsuz dosyalar hazırlanmıştır.

Telefonlarım bir şekilde dinlenmeye devam edecektir.

Büyük bir olasılıkla, hakkımda imzalı-imzasız suç duyurusu yapılacak;
T.B.M.M.'de aleyhimde soru önergeleri verilecek; bütün bunları dikkate alan savcılık evimde arama yaptıracak;

En azından "İçişleri Bakanlığı'nı ya da Emniyet güçlerini tahkir ve tezyiften" veya hiç ilgisiz bir iftira ile hakkımda Ağır Ceza Mahkemesi'nde ya da DGM'de dava açılacaktır.

Halen, İzmir, Ankara, Burhaniye, İstanbul gibi merkezlerde yürüyen davalara, yurdun farklı yerlerinde açılacak yeni davalar da eklenince, Maddi-manevi darbenin yanısıra, mücadeleye zaman yetiştirememe gibi bir durum da ortaya çıkacaktır.

Sonuçta, belki de ödeyemediğim tazminat hükümlerinden dolayı evime haciz gelecektir.

Almanlardan fethullahçılara, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter ve laik yapısına göz diken tüm unsurlara karşı bunca zahmete ve mihnete değer mi, diyorsanız, Atatürk'ün manevi mirasçısı olarak "evet değer" diyorum.

Çünkü Türküm ve başka Türkiye yok!..

Dr.Necip Hablemitoğlu"

Bugün Hanefi AVCI' nın başına gelenler tıpkı rahmetli Necip HABLEMİTOĞLU' nun yazdığı kitap dolayısı ile başına gelebilecekleri önceden öngörmesi ile örtüşmektedir. Bunun anlamı; sırası gelen herkes yukarıda sıralanan her türlü olumsuzluğun başına gelebileceğini ve daha da kötüsü yaşamını kaybedebileceğini göz önüne alarak bu ülke için ve geleceği için bir şeyler yapıyorsa, ta küçüklüğünde bilinç altına yerleşen " Varlığım Türk varlığına armağan olsun..." sözü ile tamamlanan andın yerine getirilmesidir....

Hanefi AVCI' nın sadece yazdığı kitap değil, bugün başına gelenler de göstermektedir ki; CEMAAT-EMNİYET-BASIN-SİYASET dörtgeni bir kısım yargıyı da katarak CEMAAT-EMNİYET-BASIN-SİYASET-YARGI beşgenini oluşmuştur.

Benim aslında en çok merak ettiğim her konuda en Demokrat (!) hukukçularımızdan Osman CAN 'ın Hanefi AVCI 'nın durumu ile ilgili nasıl bir yorum yapacağıdır....

Son söz olarak bugün gerek kapalı cezaevlerinde yatarak iddianame bekleyen ve ülke genelinde büyük açık cezaevinde gönüllerine, fikirlerine, ve ruhlarına zincir vurulanlar için ATSIZ hocadan kısa şiirle selam gönderiyorum.....

Gönülleri birleşenler!Selam sizlere!
Uzaklarda dertleşenler!Selam sizlere!
Selam sana hücrelerde benzi solan genç!
İstikbalim gitti diye yaslanma sakın!
İstikbalin değil ruhun Tanrı'ya yakın!
O yalancı istikbale bir perde indir!
'Gerçek yarın' unutma ki bir gün senindir!

Kaynak: http://www.hablemitoglu.org

 
Toplam blog
: 66
: 725
Kayıt tarihi
: 24.01.09
 
 

1976 yılına kadar Adana'da yaşadım. Lise tahsili sonunda Ankara'ya geldim ve halen Ankara'da yaşı..