- Kategori
- Sinema
Sıradan ama lezbiyen bir aile
Lezbiyen bir çiftin geleneksel aile yapısını örnek aldıkları mutlu yaşamları, çocuklarının ergen yaş gelmesiyle bozulur. Biyolojik babalarını merak eden çocuklar, sperm bankasından onun kimliğini öğrenirler. Paul (Mark Ruffalo) adındaki bu adam çocukların ısrarı ile çok geçmeden lezbiyen çiftin aile yapısı içine girer. Ailenin mesleği doktorluk olan, otoriter “baba figürü” Jules (Annette Bening) bu durumdan hiç hoşlanmasa da, Paul'un cana yakın ve dostça davranışlarından etkilenir ve onu kabul eder. Birliktelikleri için peyzaj mimarlığı mesleğini bırakıp eve kapanan ve bundan da sıkılan "anne figürü" Nic (Julianne Moore) için Mark dış dünyaya açılan bir pencere olur.
Yönetmen Lisa Choledonko içeriden biri (kendisi de lezbiyen) olarak eşcinsel evliliklerin yasal olarak kabul edildiği Kaliforniya eyaletine yerleştirdiği bu çekirdek aile ile geleneksel aile kurumunu bir şekilde yüceltirken, kendilerine karşı olan tutucu kesime de “bakın biz de sizin gibiyiz” gibi bir mesaj veriyor. Diğer taraftan bu aile yapısını inceleyip burada da değişmeyen standart olarak, en kırılgan noktanın aldatma olduğunun altını çiziyor. Hatta bu alışılmadık ailenin, kendi içindeki tutucu yapının en iyi örneği; oğulları Laser’ın eş cinsel olabileceğinden endişe duyuyorlar. Böyle farklı bir aile yapısını, geleneksel ölçüler içinden verirken inandırıcı bir görüntünün ortaya çıkmamasında tecrübeli oyuncu kadrosunun varlığı önemli bir katkıda bulunuyor. Annette Bening , Julianne Moore ve Mark Ruffallo gerçekten çok iyiler. Annette Bening Altın Küre’de Jules rolü ile en iyi kadın oyuncu ödülünü almıştı. Favori oyuncum Julianne Moore çoğunlukla canlandırdığı tutkulu, aşkı arayan, mutsuz kadın karakterlerinden birisini daha koleksiyonuna ekliyor. Ruffalo ise son yılların en istikrarlı oyuncularından birisi, iyi filmlerde oynuyor, çok uzun rolleri olmasa bile dikkat çekiyor.
Aile yaşantısı içinde çocuklar gerçek bir babaya duydukları ihtiyacı Mark ile gidermeye çalışır. Diğer taraftan öykünün sonunda kaçınılmaz olarak feminist bir mesaja varılıyor ve erkek varlığının böylesine bir aile yapısı içinde mutsuzluk unsuru olabileceği vurgulanıyor. Diğer taraftan acaba erkek bulamayan kadınlar lezbiyenliğe daha mı yakın sorusunun yanıtını da açık bırakıyor. Amerikan Bağımsızları son yıllarda oldukça cesur ve başarılı filmlere imza atıyor. “İki Kadın, Bir Erkek” parlak oyuncu kadrosuna rağmen bağımsız bir yapım, birçok festivalde adaylık ve ödül alırken Oscar’da da en iyi film kategorisinde adaylık aldı.
İKİ KADIN BİR ERKEK-THE KIDS ARE ALL RIGHT
YÖNETMEN: LISA CHOLEDENKO
OYUNCULAR: ANNETTE BENİNG, JULİANNE MOORE, MARK RUFFALO