- Kategori
- Şiir
Sıradan bir gün
sıradan bir güne başladım
Ettore Scola hesabı,
soğuk grisi değil
sıcak sarısıydı hava
vantilatör soğutuculu gece duşlarıyla
gövde gece radyatör kaynatmasın diye
>,
güne rüyalarımla başlarım
gecenin ortasında
bu geceki en güzel rüyam
Zep Zep’lerden birinin
rüyamdaki varlığıydı
bir saatı aşkın süre
ki
rüyalarımın en uzunu on beş dakikadır,
modern dans konuştuk
ve eyledik,
1985’ten beridir
yıllardır böyledir
ama
ilk kez bu denli uzundu
ve
bu denli berrak,
şiirimsi değilse de
lirik bir rüyaydı
ki
şiir yazmanın
aczimi azalttığının göstergesidir
(ayrıca bu rüyanın
‘Zep Zep’ düzyazı koşuğunun
yayını gecesi olması
raslantı olmasa gerek)
>,
sooracımaa
uyandım sabah yedi buçukta
(güya mesai yapmıyorum)
dayadım 2 sert siyah anlık kaave
>,
ardından gelsin diskmende
Apoclayptica: ‘Cult’
ki kulaklarımda patlıyor şu an
bu ne ‘senfonik metal’dir
te be şeytancaazım
duymadım bi benzerini daha
henüz hiç
>,
ardından
seks şoptan gelen
paketi aldım kargocudan
sapık mıyım neyim?
>,
ardından
cep ceple
günlük iş konuşmaları
>,
insanat bahçesini gezeledim
faşizm ikliminin
engizisyon mevsimlerinde
cehennem buzu ve ateşiydi
>,
saat on civarında
market ve günlük liste,
içeride çakılıverdi
hakir zalim ve korkak
halkımdan biri
bir buçuk metreden kafa üstü betona yüzüstü,
nedense refleksimdir
ve
otomatik pilotum devreye girer
acil ve/ya ölümsel anlarda
can kurtarmışlığım çoktur,
bir melek oluverdim yerde yatan kadın için
yüz kiloluk
ve
bir seksen ikilik bir zebani iken,
yüzüstü idi, düzelttim sırtüstüye
konuştum konuştum, beyni gitmesin diye
(giderse dönmez geri, siz de öyle yapın)
tepki verdi konuştu
kan görünce bayılmış,
kadının başında ağlamak üzere bir çocuk
kanı alınan o,
kadına su, çocuğa meyve suyu
ve
yarasına yara bandı,
adresi sordum, uzakmış
telefon da ettirmedi,
kadın çocuğuyla yürüyüp gidiverdi
bakakaldım potansiyel bir cesedin ardından,
eve döndüğümde
apartmanın merdivenlerinde
taze ve ıslak insan kanı vardı
ki
önceki konuyla ilgisiz
çünkü kadın başka semtte oturuyordu,
söylemiştim önceden
böyle bi yer
bizim Kasımpaşa
>,
ardından
sokak
Kasımpaşa
ve
Tarlabaşı
ve
Taksim
ve
Tünel
‘gay bar’ civarı,
>,
dön geri
YKY Gassaray’a
‘Seninle Bir Dakika’
Müzeyyen Abla’sının ablacısı
mehter adımı gibi
iki ileri bir geri çalıyordu
arada da bızztlıyordu
‘sevmek tükenmez gibi
sevişmek dolmakalem’
kim dolduruyorsa
>,
eskiden seks filmleri oynatan
sinemanın önünde
yarım metre çapında
sabun köpüğü
imalatında iki gavur
İstiklal’i kalmamış
Cadde-i Kebir’de,
adam benden salaş
ayakları sabun köpüğü ıslağından yer tozu çamuru
yorulunca çöküverdi gölgeye topuğunun üstüne
>,
az ileride
Mefisto’nun hoparlörlerinde
musikiyi yoğurdum
Zep leylağı renginde
aradığım müziği kokladım
flamenko-rembetiko piçinde
ve
alaturka arabesk
Nesrin Topkapı göbek spazmında,
vitrinde üç noktaya dayalı yerküre
havada dönüyordu
nağmelere uyarak
>,
Jackie Chan kung-fu
olimpiyatlara girsin istemiş,
haklıydı gerçek katil Wang Yu’dan beri
ve
fakat aymıyordu Sarı Sinema’ya
Yeşilçam ‘gay’ eleştir-‘meme’leri
>,
döndüm eve
bezerek sahhaf olamayan sahaflardan,
kırrmızı biraladım
‘Welcome Ramazan’a inat,
oh len
dünya varmış