Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Mart '11

 
Kategori
Anılar
 

Sıradan bir hatıra ve sarı lacivert parlayan forma

Sıradan bir hatıra ve sarı lacivert parlayan forma
 

Sene 2001 Gençlerbirliği maçı öncesiydi. Fenerbahçe Ankara’ya geliyordu. Futbol takımı havaalanına indiğinde karşılamak için bütün hazırlıklar yapılmıştı. Takımın havaalanına ayak basmasıyla ortalık bir anda düğün yerine dönüşecekti. Bu karşılamaya kızımda benimle gelecekti. Ben bizi havaalanına götürecek olan arabamızın sarı lacivert renklerle süslerken o Formasını giymiş ve alt komşunun kızıyla konuşuyorlardı... Selin formasını gösteriyor “Bak arkasında ismim yazıyor” diyordu. Komşunun kızı ise yara bantlarını gösteriyor “Bunu niye yapıştırdın” diyordu... Aslında bu hikaye onların birbirine anlatamayacağı kadar karmaşıktı.

Türkiye Futbol Liglerinde 5 yıl şampiyon olan takımın formasına bir yıldız takması için izin verilmiş. Türkiye de Profesyonel Futbol Ligi 1959 da başladığından şampiyon olan 4 takım bu şekilde yıldız takmaya hak kazanmıştı. Bu da taraftarlar arasında tatlı bir çekişmeye rekabete neden olmuştu. Sonradan ise federasyon aldığı haksız bir kararla Beşiktaş’ ın iki şampiyonluğunu daha onaylamış ve Beşiktaş’a 1 yıldız daha vermişti. Bu diğer kulüplere ve başarılarına yapılmış bir haksızlıktı. İnternet ortamında haberleşerek biz Fenerbahçeli Taraftarlar formalarında ki yıldızları yara bantlarıyla kapamış ve federasyonun bu haksız tutumunu “Bizi yüreğimizden yaraladınız” şeklinde protesto ediyorduk. Kızım Selin de konuyu tam detaylı bilmese de arkadaşın sorusunu taraftar kimliğiyle cevapladı “Bu yıldızları herkese vermişler Fenerbahçe herkese verileni almaz o yüzden”...

Ertesi gün ki gazeteler karşılama töreninin mükemmel olduğunu yazacaklardı. Devasa bayraklar açılmış, meşaleler yakılmış, futbolcuları taşıyan otobüsün önü kesilmiş, “Ulusoy seni de yıldızlarını da takmıyoruz”, “Hep Destek Tam Destek” pankartları açılmıştı.Bu arada Selin de Fenerbahçe Takım Kaptanına çiçek vermiş ve formasını imzalatmıştı.

O gün akşam onlar da misafirlikteydik... Bu arada belirtmem lazım ki komşum fanatik bir Gençlerbirliği taraftarıydı. Ertesi gün maçı aykırı tribünlerde izleyecektik ama dostluğumuz çok güzeldi. Yine da o akşam için sohbet konumuz futboldu ve amacımız birbirimizi kızdırmaktı... Sohbet devam ederken Mediş (asıl ismi Mediha ama ailesi dahil hepimiz ona Mediş diyoruz) babasına döndü “Baba bana da forma alsana” deyiverdi... Komşum hani o kızının kendinden yana olmasının verdiği gururla “Olur kızım… Sana şöyle güzel bir Gençlerbirliği forması alayım” dedi... İkisi arasındaki bu konuşmaya Selin dudağını bükerek “Gençlerbirliğiymiş... Ha…Ha…Ha... Güleyim bari… Ali’de de var ama hiç mi hiç parlamıyor”... Mediş ” Evet baba ya Selin’in forması gibi parlamıyor” dedi... Ben de fırsatını buldum ya “Merak etme Mediş sen her zaman giyeceğine söz ver baban almasa da ben sana alırım“ deyiverdim...

Bu arada ben de çocukların Fenerbahçe’nin formasını niçin çok sevdiğini de öğreniyordum parladığı için... Komşum bütün akşam benim kızdırmalarımın da etkisiyle hiddetle ayağa kalktı ve kızına bağırdı “ Ama o formayla bizim eve giremezsin”… Küçük kız sustu boynunu büktü... Babası son sözü söylemişti...

Aradan yaklaşık iki ay geçti... Felaket haberi gece yarısı geldi... İncirli Lisesi’nin önünde karşıdan karşıya geçerken bütün aileye araba çarpmıştı... Derhal hastaneye koştuk... Komşum da sadece kırıklar vardı. Hanımı ise beyin sarsıntısı geçirmiş yoğun bakımdaydı. Mediş’ in sol ayağında üç yerinde kırık ve iç organlarında hasar vardı... İki hafta sonra bilmem kaçıncı ameliyattan sonra Selin’le Mediş’i görmeye gittik... Hastaneye almadılar Selin’i...

Medış’e “Merak etme iyi olacaksın güzel kız…” diye konuşurken “Biliyor musun amca babam artık Fenerbahçe forması giyersem kızmayacakmış” dedi. Küçük kızın isteğini anlamıştım...”Tamam” dedim... Bir daha ki gelişim de söz sana parlayan forma getireceğim...” dedim. “Arkasında Mediş yazacak değil mi ama...” dedi. “Tamam, yazacak...” dedim...

Selin kapıda sordu “Mediş nasıl?” diye… Kısaca anlattım... Forma işine çok sevinmişti. “Mediş iyileşince mahallede üç tane Fenerbahçe formalı olacağız ne güzel... Hem de futbolcuların giydiği formalı” dedi... İşten güçten fırsat bulup hastaneye gidemiyor ama haber alıyordum... Ailenin diğer fertleri az biraz iyileşmiş artık eve gelmişlerdi... Bir Mediş yoktu... Küçük bünyesi onca ameliyatı zor kaldırıyordu. Mediş’in sol ayağındaki damar bazen çalışıyor bazen çalışmıyordu... Ayakuçlarında ki sinirler ölmüş. Ayağın basmaması nedeniyle tandom kısalmıştı...

Yine bir ameliyata girecekti ama bu sefer doktorlar son diyorlardı... Bünyesi toparlansın diye bayağı beklenmiş ve bütün aile umutlarını bu ameliyata bağlamışlardı. Ziyarete gitmeden önce formasını almak için Soysal Pasajına gittim. Çocuk forması yoktu. “Gelecek” dediler. Karum Pasajına gittim aynı cevabı verdiler... Bilinçli taraftarım ya kulübüme para kazandıracağım ya deli gibi çocuk forması arıyorum... Son ameliyat bu istiyorum ki Mediş o ameliyata büyük moralle girsin… Bazen de içimden “Ya ne diye bu kadar uğraşıyorsun git Onur Pasajına al bir tane forma kulübün çocukları düşünmüyorsa sen kulübü niye düşünüyorsun ki” diyordum... Ama çocuklar formalarda ki tescil damgasını biliyorlardı... O damga varsa o futbolcuların giydiği formaydı... Kendi aralarında konuşurken de böyleydi çünkü amcaları öyle demişti...

Velhasıl bulamadım... Üç gün sonra Selin’in doğum günüydü. İstanbul’dan amcasının Selin’in doğum günü için gönderdiği forma geldi aklıma... Tamam, onu verecektim Selin’in formadan haberi yoktu... Arkasında ismi yazıyordu. Güneşli Pasajına gittim ilk önce SELİN ismini söktürdüm formadan, sonra kocaman harflerle MEDİŞ yazdırdım. Güzel bir paket yaptırdım ve hastaneye gittim...

Formayı verir vermez çok sevindi. Hemen oracıkta giydi. Onun yüzünde ki o mutluluk tablosu kim bilir kaç şampiyonluğa değerdi... O gün o büyük ameliyata girdi... Ameliyattan çıktığında artık sarı lacivert parlayan futbolcuların giydiği bir forması vardı ama sol ayağının üstüne bir daha basamayacaktı... O ameliyattan geriye sadece parlaklığı ile övüneceği futbolcuların giydiği sarı lacivert forması kaldı... 

 
Toplam blog
: 2
: 751
Kayıt tarihi
: 09.02.11
 
 

İstanbul doğumluyum. Fenerbahçe Taraftarıyım. Bursa'da yaşıyorum. Fenerbahçe'ye duyduğum sevdayı anl..