Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '07

 
Kategori
Felsefe
 

Sıradanlığın düşündürdüğü bilgelik

Sıradanlığın düşündürdüğü bilgelik
 

birileri bizi kandırıyor galiba...


Görmüyorum, duymuyorum, bilmiyorum.

Görmezliğin, duymazlığın, bilmezliğin masuniyetine sığınmaktan yana kullanıp tercihimi,
geçiverdim mutsuzluğun antresi olan karamsarlıktan içeri.
Neden mi? Bilmem! Belki de "ülkemin gerçeklerinden" kaçmak için.

Ne mi yapıyorum?…Sıkılıyorum..
Neye mi? Onu da bilmiyorum! Belki de aynaya yansıyan gerçeklerden.
Belki de beni sıkanların, herkesi sıkmadığına sıkılıyorumdur…
Eğlendiren bir şey de olmadığına göre!
Her halde sıradanlığın tatsızlığı iyice yavan gelmeye başladı.
Eh… bu da yeterli sayılır.
Anlamsızlığın anlamı üzerinden başlayayım terapiye, tatlandırmak niyetine sıradanlığı.
Bakarsın okuyan da çıkar, paylaşmak niyetine.
O halde sarıl kaleme, hoş kalemlerde klavye oldu ya neyse…

Önce kolay bir umursamazlık direnişi;


Çekmişim perdemi.
Tıkamışım kulaklarımı, takmışım maskemi.
Umurumda mı, bana ne?
Ben olmasam dönmeyecek mi dünya?

İsterse esmesin rüzgar..
Yağmur da yağmasın…
Kimin umurunda…
Bana mı çiçeklenir dallar?
Güller bana mı açar?
Bülbüller bana mı şakır…
Sular benim için mi çağlar?
Sadece beni mi kavuracak kuraklık.

Ben bilmiyorsam, tadı mı olur ayvanın, narın?
Görmüyorsam yeşilin tonunu, nasıl dinlendirir ruhumu?
Coşkusu mu olur, duymadığım müziğin?
Hüzün mü verir ezgiler? Mutlu mu eder şarkılar?

Gerçekleri sadece kendimin bildiğini zanneden bilgelik;

Amma... bir de açıldı mı perdeler… Gör bak neleri gizler…
Kar mı eder maskeye, gülümsemeyle öfke arasındaki fark...
Sen görmesen; kimi korkutur öfkem?
Kimi sevindirir mutluluğum, kimi düşündürür hüznüm?
Kimi mutlu eder gülümsemem?

Hele bir de düştü mü maskeler? Acısıyla, tatlısıyla, kolayıyla, zoruyla.
Çıktı mı gerçekler bir bir ortaya!
Beni bile korkutur, beni bile düşündürür, hatta beni bile mutlu eder…
Aynadaki görüntüm…

Çaresizliğin verdiği anlamsız realistlik ve acitasyon;

Böyle anlarda iyi ki ben, ben değilim.
Acıkmasa karnım, susamasa canım,
İnan, farkında bile olmayacağım yaşadığımın…
….aman sende!…. Dünyanın derdi beni mi gerdi.

İyi ki varım, canım sağ...
Elim de tutuyor ayağım da…
Tadı da yerinde ağzımın.

En karanlık gece bile engelleyemez şafağımı,
En koyu bulutlar bile perdeleyemez ışığımı…
Nasıl olsa doğacağı yer de belli güneşimin…

O halde… Haydi Ahmet, neresin de kalmıştın yaşamın.
Zaman kısa, dünya fani, aynalar yalancı diyorlar da…
Düşüneceksen, düşün… Yaşayacaksan, yaşa.
Hatta kolaysa, her ikisini birden dene!
Ya da sesini kes sen de "bilmezliğin masuniyetine sığın, işe alkış tutana dek”

 
Toplam blog
: 193
: 1045
Kayıt tarihi
: 01.08.07
 
 

Bilecik doğumluyum. Emekli Eğitimciyim. Ankara'da ve yazları Kuşadası'nda yaşıyorum Günlük uğraşl..