Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Şubat '09

 
Kategori
Gönüllülük
 

Sıradışı bir plaket töreni ve gönüllülük üzerine duygusal birkaç satır...

Sıradışı bir plaket töreni ve gönüllülük üzerine duygusal birkaç satır...
 

Gönlümüzün plaketleri..:))


İtiraf ediyorum!

Sayın Talip Bölükbaşı beni arayıp;

-Yıldız Hanım, yarın saat 16:30 da kurumun genel merkezinde bir toplantımız ve plaket törenimiz var deyince, uzun konuşmaları olan, sıkıcı bir protokol ve ödül töreni olacağı yönünde aklımdan bir şüphe öylesine uçup gitti.

Uçup gitti diyorum, çünkü gerçekten de yerleşip kalmadı, uçup gitti. Uçuran şey de kurumumuzun uçmakla ilgili yanı değil, "Talip bey gel diyorsa, vardır enteresan bir yanı düşüncesiydi..:))

İşim nedeniyle birkaç dakika geç ulaşabildim kuruma. Salona girdiğimde Talip bey kürsüde konuşuyordu. Hiç kalabalık olmayan, aydınlık ve dost yüzlü, samimi, sevecen, sakin bakışlı ve çeşitli yaşlarda bir grup da onu dinliyordu.

<ımg id="myphoto" height="233" src="http://photos-e.ll.facebook.com/photos-ll-snc1/v2074/249/42/636918485/n636918485_1239836_7423.jpg" width="347">

Salondakiler içinde tanıdıklarım ve tanımadıklarım vardı. Ama herkes -aynı yola baş koymuş olmanın salonda oluşturduğu aşina havadan- birbirini tanıyor gibiydi zaten. Sessizce ve mütevazı bir gülümseme ile bu yılki kurban derilerinin toplanması hakkındaki konuşmayı dinliyordu herkes.


Talip Bey başını kaçırdığım kısa konuşmasından sonra bu yıl bize kurban derisi toplamakta yardım eden, zaman, emek, hatta para harcayarak, derimizi koyabilmemiz için yer sağlayarak, şahıslarına ve kendi özel firmalarına ait araçları deri toplanması için sunarak, elinden geleni küçük ya da büyük demeden, manevi hazzından gayrı bir karşılık beklemeden, büyük bir tevazu içinde bulduğu deriyi, yardımı, çözümü, emeği bize ulaştıran gönül dostlarımıza plaketler vermeğe başladı.


Bu arada plaket dediysem öyle maddi değeri olan, görüntüsü şaşalı plaketler falan sanmayın. Tamamen yapılan işin gönül köşküne yakışır, ortamın ve yürekli arkadaşlarımızın samimiyetine, tevazuuna paralel, Talip beyin el emeği, ahşaptan, son derece zarif, son derece gönül okşayıcı, mütevazı plaketlerdi.

<ımg id="myphoto" height="363" src="http://photos-c.ll.facebook.com/photos-ll-snc1/v2074/249/42/636918485/n636918485_1239834_6942.jpg" width="484" seq="21">


Talip Bey beni yanıltmamış oldu böylece. Onun niyeti pahalı ve görkemli ödüllerle birbirimizi taltif etmek, törene ilgili ilgisiz herkesi, hatta medyayı çağırıp, cümle aleme duyurulacak şaşalı törenler yapmak değildi. Görünen oydu ki; Talip Bey, bu işe gönül, emek, zaman koymuş bu güzel insanları bir sıcaklık içinde toplayıp, bir işi daha birlikte sonuçlandırmış olmanın keyfini yaşamak, bizlere de yaşatmak istemiş. Ödül olarak da fikir olarak da çok orijinal, emeğini katarak büyük manevi değer taşıyan ama maddi değeri olmayan şık, sevimli bir plaket hazırlamıştı.

Ödül alan, her biri kendi alanında değerli gönüllülerimiz içinde Sn. Prof. Dr. Ahmet Çolak, Sn. Doç. Dr. Muhip Özkan, Sn. Kamil Cebeci, Sn Hakan Kılıçsarı ve Genç kanatlardan, gencecik çok değerli evlatlarımız vardı.

<ımg id="myphoto" height="604" src="http://photos-d.ll.facebook.com/photos-ll-snc1/v2074/249/42/636918485/n636918485_1239803_4538.jpg" width="401" seq="102">


Genç kanatlar bizim genç ve gelecek adına umutlandığımız yanımız. Örneğin içlerinden tıp ikinci sınıf öğrencisi Mustafa Taner, kurban bayramının tamamını Talip Bey'le birlikte, derilerin içinde, kan, pislik diz boyu bir halde geçirdi.


<ımg id="myphoto" height="604" src="http://photos-e.ll.facebook.com/photos-ll-snc1/v2074/249/42/636918485/n636918485_1239820_9756.jpg" width="401" seq="22">


Yudum Çömez, Yiğit Çömez, Oğuz Barın, Ozan Gülşen, Süleyman Kahraman (ki ödülünü vermek bana nasip oldu. Gururum iki kat arttı. Koltuklarım başka bir kabardı) Enes Veli, Güvenç Durmuşkaya katkılarıyla bizi yarınlara umutlandıran diğer pırıl pırıl gençlerimizden bazılarının isimleri…

<ımg id="myphoto" height="323" src="http://photos-f.ll.facebook.com/photos-ll-snc1/v2074/249/42/636918485/n636918485_1239829_9254.jpg" width="486" seq="32">





Bilmiyorum deri toplamanın fiziki koşullarını bilen var mı? Kurban bayramını kan ve pislik içinde uyumadan, eve dönemeden, yorgunluktan bayılana kadar çalışarak geçirmek anlamına geliyor çünkü bu. Eğer sadece aracınızı toplama işi için kurumun kullanımına bırakmışsanız, bu bile aracınızdan aylarca çıkmayacak bir koku sahibi olmanız demek. Bu yüzden büyük küçük bütün katkıları için bu güzel insanlara minnettarız.

<ımg id="myphoto" height="323" src="http://photos-h.ll.facebook.com/photos-ll-snc1/v2074/249/42/636918485/n636918485_1239823_757.jpg" width="486" seq="57">

Gönüllük üzerine

Bu ülkeden cüzzam gibi bir hastalığı, Sn Prof. Türkan Saylan önderliğinde ve sadece bir gönüllü ordusuyla silmeyi başarabilen bir ekibin yayımladığı Cüzzamı Bitirmek adında bir kitap var. Onun tanıtım yazısında şöyle bir paragraf vardır. Çok severim;

Bu kitabı kimsenin bizi kutlaması için yazmadık. Bizler, başarmış olmanın keyfi ve insanlar için bir şeyler yapmanın verdiği mutluluk dışında bir karşılık beklemeksizin, kendi kendimize biçtiğimiz bir görevi elbirliğiyle yerine getirdik.

Gönüllülük tam da böyle bir şey işte. Emek, zaman, her türlü maddi manevi fedakarlık istiyor. Bunlar da yetmiyor, bir yandan herkesi gerçekten gönüllü olduğunuza, bu yapılan işten alınan manevi haz dışında, maddi manevi hiçbir beklentiniz olmadığına inandırmanız da gerekiyor. Hatta inandıramıyorsanız da, buradan doğacak psikolojik baskılara rağmen işinizi kesintisiz sürdürmeniz, bu manevi yükü de kaldırmanız gerekiyor.

Bu yüzden gönül işinin en zor yanının, ne yukarıda saydığım fiziki koşullar, ne de emek, zaman, para gibi maddi manevi katkılar olduğunu düşünüyorum. Bu ağır koşullardan da daha ağır olan, işin en zor yanı ne biliyor musunuz? Gönüllüğün pek genel geçer yaklaşım olmadığı, çok anlaşılamadığı, şüpheyle bakılan bir konu olduğu ülkemizde, işin para yanındaki taşın altına elinizi koyabilmek.

Biraz amiyane olacak ama hani hep söylenir ya;

-Abi her türlü meşakkatine katlanayım ama lütfen beni para işine bulaştırma…

-İyi de abi bu işin para yanını kim üstlenecek?..:))

Kesinlikle en ağır yükün, en ağır psikolojik baskının burada olduğuna inanıyorum. Bazen üzerinizde oluşmuş şüpheli bakışlara ve imajınız konusundaki oluşmuş sıkıntılara bile kendi iç huzurunuz içinde gülümseyerek ve böyle ağır bir bedeli bile göze alarak, yalnızca kendi vicdan ve sağduyunuzun maneviyatına tutunarak, asla havlu atmayı düşünmeden işinize bakmaya devam etmeniz gerekebilir. Ve en kahraman neferlerin de bu anlamda emek harcadıklarını düşünüyorum.

Şimdi gelelim bu yazıyı yazma amacıma…

Bu bayram kendi çok özel nedenlerim yüzünden Ankara dışında olduğumdan, bu kahraman neferlerin arasında olamadım. Bu hoş toplantı da vesile olunca, ismini hatırlayabildiğim ve hatırlayamadığım (ki hiç birinin isimlerinin hatırlanması dahil bir beklentileri yoktu zaten.) bu yola baş koymuş, emek, zaman, para ve aklıma gelmeyen pek çok şey harcamış, bütün gönül dostlarına bir teşekkür sunmak ve onlara olan minnetimi ifade ederek, duydukları gönül hazzına ucundan kıyıcığından ortak olmaktı yazmaktaki amacım…

En gencinden başlayarak hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.

 
Toplam blog
: 54
: 1158
Kayıt tarihi
: 22.06.07
 
 

7 Ocak 1960... Hayatın öğrettiği herşeyi okumak ve yazmak için buradayım.....