Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Haziran '11

 
Kategori
Siyaset
 

Sırat köprüsünün başına geldik...

Sırat köprüsünün başına geldik...
 

Deniz [neredeyse] bitti: kara gözüktü!.. 

Geldik sırat köprüsünün başına; ya geçeceğiz bu köprünün üzerinden, ya da devrileceğiz uçurumun dibine… 

İşte sorun bu kadar gerçek, bu kadar yakıcı ve bu kadar acımasız… 

Buralara nerelerden geldik? 

Kimlerin suçu ulaştırdı bizi bu lanet köprünün kıyısına? 

Kişisel sorumluluklarımızın bu geliş içindeki payı ne?.. Günahımız kaç okka?, ,  

Şimdi bu noktada değiliz. 

Her şeyi erteliyoruz ve hedefimize kilitleniyoruz: 

- Temel hedef köprüyü geçebilmek!.. 

Aşağılara devrilmeden karşı kıyıya basabilmek… 

Kimileri [belki de] kuyuyu geçebilmek uğruna “ayıya dayı demeyi” seçmiş bu düzlemde politika üretmekte, meydan meydan dolaşmaktadır… 

Kimileri ise, daha bir dik duruşu benimsemiş, yoluna devam etmektedir. 

Bu bir yoğurt yeme biçimidir. Geçiyoruz; evet şimdilik bunu da geçiyoruz… 

Çünkü bu günün sorunu bu değildir. 

Mademki köprünün başına kadar geldik, dayandık. O zaman tüm dikkat ve enerjimizi köprüden aşağıya yuvarlanmamak için harcayacağız. 

Herkes bu ülkeye karşı olan borcunu, görevlerini ve en önemlisi de sorumluluklarını önüne koymalı ve aklını başına toplayıp, serinkanlılıkla düşünmelidir. 

Bu bir Fener – Galatasaray çekişmesi değildir. Amigo dalaşı hiç değildir. 

Mevzubahis vatandır… 

O halde her türlü saf tutma, yöneliş, kişisel beklenti ve sair şeyler birer adi teferruattır!.. 

Öyle olmalıdır. 

Bırakınız bir önceki seçimde nereye oy verdiğinizi. 

O partinin gözünün üstünde kaşı var, ötekinin saçının dibinde pire var biçimindeki ayrımcı tavrı bırakın bir tarafa. 

Önünüze bakın. 

Önünüze konmuş olan uçurumun dibine ve bir de üzerinden geçeceğiniz köprünün iplerine çevirin bakışlarınızı… Birleşin! 

Safınızı seçin… Ve karşınızdaki hedefi belirleyin. 

O hedefe ulaşmak için ne yapmanız gerektiğini, sandığın başında hangi bilinçli seçimin kişisi olmanız gerektiğini yeniden düşünün… 

Örneğin İzmir’deyseniz, Cumhuriyet Güçbirliği adayı Doğu Perinçek’in meclise girdiği zaman neler yapabileceğini düşünün. 

İstanbul’daysanız Or. General Çetin Doğan’ın TBMM’ye girmesinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı yürütülen operasyonlara ne türden bir darbe indireceğini hesaplayın. 

Ama örneğin Aydın’daysanız, mutlaka ve kesin olarak oylarınızı bölmeyin. AKP zihniyetine karşı oylarınızı birleştirin. Aydın’da en güçlü siyasi parti olan CHP’de birleşin… 

Diyelim ki, MHP’nin güçlü olduğu bir yörede oy kullanacaksınız, o zaman da bu partinin ulusalcı yönelişine son verebilmek için kurulan tuzakları boşa çıkartmak için ve bu amaçla kullanın oyunuzu… MHP’ye oy verin. 

Aklınızla kullanın oyunuzu, hislerinizle değil. 

Takım ruhunu bilincinizi kullanarak rafa kaldırın, ülke çıkarlarının gerektirdiği yerde olun, o safta bulunun… 

Yaşadığınız yörenin siyasal tahlilini yapın, tanısını koyun ve oyunuzu, bu tanının doğrultusunda birleşmeden yana kullanın… 

AKP’ye ve emperyalizme karşı milli güçlerin beraberliği yönüne dönün yüzünüzü ve alın elinize oy pusulasını ve mührü, “tam bağımsız laik ve sosyal hukuk devleti”ne uzanan en uygun yere vurun!.. 

Bilin ki, “kadı kısmında dahi” kusur vardır… 

Aynı safta olması gereken siyasi partilerin kusurlarını, ayrışmanın nedeni olarak kullanmayın. 

Milli güçlerin bir cephede birleşmesi, yaşadığımız günün en önemli hedefidir. 

Çünkü tehlikede olan vatandır… Gerisi ise, teferruatın ayrıntısından ibarettir… 

soruyusormak@gmail.com 

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ: 

www.soruyusormak.com 

www.dnm-ler.com 

www.kitlecizgisi.com 

 
Toplam blog
: 913
: 485
Kayıt tarihi
: 30.01.09
 
 

1942 yılının Şubat ayında Bursa'da (Mehmet Kemalettin'den olma, Emine İffet'ten doğma olarak) dün..