Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '09

 
Kategori
İzmir
 

Şirince'de, " şirinleşelim..."

Şirince'de, " şirinleşelim..."
 

Gelin Şirince'ye şirinleşelim. Meyva şarapları Avrupa'da marka. Bir dağ köyü. Kar helvası da var!


Rumlar; Şirince’yi terk edeli, doğal besinler, dağların ekolojik atmorferinde, bütün ihtişamı ile yetişip, sağlık dağıtıyor. Her taraftan geliyorlar Selçuk’un Şirince’sine. 8 Km.lik asfalt yol. 330 metre yükseklikte 565 nüfuslu, 1 sağlık ocağı bulunan, şirin bir köy

Mübadelede Rumlar, gözü yaşlı gitmiş buradan. Onca yıldır, köylerini nazarlardan, kem gözlerden saklamışlar. Köydeki güzellikleri, başkaları ile paylaşmak istememişler. Yıllar yılı ballanmışlar. Atlıya eşekliye de selâm vermemişler. İşlerinde şen şakrak. Dışa karşı da şüpheci ve kıskanç.

Rumlar, köylerinin ismini, bile bile “Çirkince” koymuşlar ki, gelen beğenmesin, çöreklenmesin diye. Kimsecikler; Buraları beğenip de postu sermesinler diye, yıllarca. Taa ki, İzmir Valisi Kâzım Dirik Paşa burayı görüp: ‘ Şirince’ ismini verinceye kadar

Kalimera, kalispera, yasus, sagapo diye diye günlerini gün etmişler. Her biri, tabiat ananın memesine sarılıp: Elmanın, Çileğin, Böğürtlenin Kara dut’un, yabanmersininin ve nar’ın şaraplarını, yapıp yapıp içmişler. Kışın da yağdır mevlâm kar demişler, yağmış. Çukurlara kar basmışlar. Üzerlerine pekmez döküp, tabak tabak yemişler. Bıkınca da, gelsin, irmik helvası, gelsin un helvası derkeeeen, sonracığıma da Gelsin “Mandubala” gitsin “ Zinguala” kaşık havaları, oyun havaları…Enine nanay, dikine nanay, şinanay yavrum şinanay! Zaten, şimdiki göçerler de, aynısını yapıyor merak etmeyin. Kapılarında Türk Bayrakları var ayrıca…

Ne vakit ki yol görünmüş, sofrayı olduğu gibi öylecene bırakıp gitmişler. Şimdi kuşaklar boyu Rumlar, burayı ziyaret ediyor. Daha önceleri burada 40 hane varmış. Köyün bir adı da “Kırkınca” imiş. Ne isim meraklısı millet değil mi?! Ört ki, ölem!

Şarap üretimi almış yürümüş. Avrupa’ya ihraç ediliyor. Her biri, Avrupa’da marka olmuş ürünleri. Bağlık bahçelik içindeler.

Bağlık bahçelik içindeki Rum evler, rahat mı rahat. Pencere önlerinde serili şilteler. Dayanmalık puf yastıklar. İşlemeler. Kırlentler, sedirler, inciler, cincikler, enamlar, tespihler, seccadeler, gül suları, hacı esansları, okunmuş sular, zemzem suları, tandır kebapları, namaz duaları, kurulu ezan bildirme saatleri sesli ve de şaşmaz !

Köyün acar delikanlısı Levent Apak’ı muhtar yapmışlar. Kırmızı özel levhalarla yolu bulduruyor kolayca. Geri kalanını, ondan dinleyelim: “ Şirince bir marka olma yolunda. Oldu bile. Ünümüz, hudutları aştı artık. İhraç malı şaraplarımız, Avrupa’yı ve Avrupalıları şaşırtıyor. 12 çeşit meyve şarabımız var. Z.Yağı, şeftalisi ve sebzesi de cabası. Bu mamullerimizle, turistle kaynaşma imkânı bulduk” diyor.

Bir doğal yaşam var Şirince’de. Her taşın altından sıhhat fışkırıyor. Kasvetli, kayrak taşlı dar sokakları. Birbirinin aynısı yerlerde kesişiyor. Ara teraslarda birbirinden şirin evler. Bahçelerinde kanepeler, masalar. Bir evden, diğeri gözükmüyor. Her taraf ağaçlık.

Turizm; Güneş, kum ve deniz’den ibaret değil. Her yerde bu böyle artık. Şimdi “Eko” turizm zamanı. Doğallığını, sadeliğini, içtenliğini verebiliyor musun? Bu Şirince böyle bir yer işte.

Canınız sıkıldı mı, pılıyı pırtı toplayıp gelin. Pansiyonlardan birine kapağı atın. Meyve suyu içer gibi, gazoz içer gibi meyveli şarabınız da hazır. Lıkır lıkır için anasını satıym. Ben tadımlık da olsa içtim. İçtim amma, Yalnız, alışveriş ettiğim torbamı, nerede unuttuğumu hatırlayamadım. İşte, te o ka! İri iri gübresiz beslenen şeftaliler, sebzelerle tanışın. Gözleme yeyin. Pınarından su içeceğinize, şarapla gırtlağınızı yumuşatın. Çıkın dağların başına, el eyleyin Dünya’ya, insanlığa.

Bir heyt! Çekin, dağlar taşlar inlesin anasını satıyım! Antik efsanelere dalın, antik şehir Selçukluları yanınıza çağırın. S.Jean şövalyeleri, iyi içki içer ha! Gökyüzünde dolaşan Havarileri sofranıza çağırın. Şirince’nin şirinliğine diyerek şerefe kaldırın kadehinizi.

Çıktığınız tepelerden, el eyleyin karşı sahillere. Selçuk Kalesinin şövalyelerine. El eyleyin Selçuk Kalesine, onun eteklerine, rıhtımdaki gemilere, korsan bayraklı direklerine. Müracaat için sıraya girin Vakayinüvis’e, versin arabasını size. Dalın zaman tünellerine. Abdürrezzak Emmisi ile.

Karşı sahillere; El eyleye, el eyleye, gidin Milattan Önce, 3 binli senelere...El eyleyin St.Jean Şövalyelerine, uzanın Didimlere, Apollon Mabedine, Heraklia’daki göl dibi cinlerine..

Bir fırt daha çekin meyveli şaraptan. Dalın hülyalara. Önünüze gelene el eyleyin anasını satiym! Düşsel rüyalar içinde kalın. Aman sihir bozulmasın. Ege’nin adı gibi, kendisi gibi şirin bir köy olan Şirince’den uzanın altın çağın, altın şehri Efes’e. Nah, burnunuzun ucunda zaten. Roma’nın Küçük Asya eyaletinin görkemli başkenti Artemis Tapınağında dua edin. Muradınız varsa, şip-şak olur. Din; O zamanlar, şimdiki gibi yozlaşmamıştı. Jet-ski’sini eline alan, denizlere koşmamıştı. Okunmuş dua suyu yoktu. Risotto nedir bilmezlerdi, “Ayakta çiş yapmak, itikadımıza aykırı fetvası verip, pisuvarları söktüren vali’ler de yoktu.

El eyleyin anasını satiym, dağlara, taşlara, böceklere, çiçeklere, karşı sahillere. Selçuk Kalesinin eteklerindeki bağlı gemilere. Bir zamanlar oralara kadar denizmiş, bir düşünün derin derin. Bir fırt daha çekin!

Haaa! Muhtar Emmimizi de unutmayalım derim. Gagı va, gagıcık va! Gagıdan gagı’ya fark va! Muhtar Emmi va, muhtarcık va! Emme velâkin, muhtardan muhtara fark va!

Vallahülazim, bu Şirince’nin Muhtar emmisi gibi yok! Üstelik, kimselere de benzemeyoru!

Ört ki, ölem!

NOT: 9-11 Ekim Arası Şirince festivali var. Hadi, gelin gidelim. Şirince’de “Şirinleşelim

RESİMALTLARI: 1- Çarşı, turist kaynıyor 2- En büyük mağazasında alışveriş 3- Şaraplar tadılıyor 4- Birbirine benzeyen sokaklar 5- Üst üste evlerin bahçelri dükkân olmuş 6- Köyün görünüşü 7- Sokakta satış 8- Rum evleri 9- Ev baklavası da tattırılıyor burada 10- Kışın kar helvası yapılıp satılıyor. Kışın iyi kar yağar buraya 11- Genel görünüm 12- Köyün acar Belediye Başkanı 13-15- Köyden kuşbakışı ve diğer görünümler

ÖZÜR Notu: Bazı “Densiz’liklerin” yaşanmaması için, yorum sayfamı kapattım. Sevgili İdaremiz, ta ki, yorum-cevap trafiğini düzeltene kadar!

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..