Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '13

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Şirince'yi Uçurdular; Daldan Dala Kondurdular, Suyuna Pilav Pişirdiler.

Şirince'yi Uçurdular; Daldan Dala Kondurdular, Suyuna Pilav Pişirdiler.
 

Basında usuldendir. Şahısların resimleri, hep değişik kullanılır..Vali Bülent Savur mazur görsün.. Elimizde değildi. Sekreteri yollamadı.


 

Şirinceli’ler yaman çıktı doğrusu. Hele hele,  “Gelecek bu kadar kişiyle n’aparım” diyerek kaçan muhtarları, “maksat hasıl olmuştur” diyerek geri döndü. Ve Şirince, el birliği ile bu yıl, bir daha  tanıtıldı. Dünyanın öbür ucunda “Şirince” dediniz mi, yanaklarda güller açıyor. Türküdeki gibi biraz değiştirerek:" Şirinceyi uçurdular, daldan dala kondurdular, suyuna pilav pişirdiler. Ama ya Bartın?!

Muhtar bir bit attı ortaya hem kendi kaşındı, hem de dünyanın öbür ucuna kadar insanları kaşındırdı. Kıskandık valla,

SEL GİTTİ, KUM KALDI:  Şimdi akan ve akıtılan sular duruldu ya. Yol bilmez, iz bilmez, ağzına vur lokmasını al, herkesin peşinden giden, kendi halindeki bu adamın sihrine hayran insanlar, muhtarlarının etrafında halka olmuşlar şimdi.  Köprülerin altından çok sular geçti. Geriye sel gitti kumu kaldı.

BARTIN’I  KİM UÇURACAK ?:  İşte biz de  tam bu sırada, Bartın’ımızı hatırlayarak, bu muhtardan örnek alıp, turizm, nasıl canlandırılır diye bir laf atmıştık ortaya. Yazımızdan hatırlarsınız, “Her Şirince’li pankartlarını kendi hazırladı, gelenlerin ellerine de  tutuşturdular, tanıtımda “Şirince’yi uçurdular” demiştik. Şimdi son vaziyet: “ Şirince daha  yerine, yeni oturdu!” Ya Bartın’ı kim uçuracak?

BAŞKANA TURİZM’DEN TAM PUAN: Silifkeli Belediye başkanından misal de vererek de: “ Silifkeli Başkan akıllı çıktı. Maya takvimine göre Mezgit Kalesinin, yaşanılacağına inanılan felaket senaryosuna dahil edilmesini resmen istedi. Beldesindeki “Mezgit Kalesinin”,  “kıyamet turizmine” ilave edilmesini isteyen  Başkan Hasan Uslu, şahane bir tanıtımı böylelikle ortaya koydu” demiştik. Bu sevimli başkanı tanıtmak için resmini istediğimizde de, Bartın  Valisi gibi  bizi “Google” ye havale etmeyip, büyük bir nezaket göstererek resmini yollamıştı diye de cümlemizi bağlamıştık.

Sonra da lafı Bartın’a bağlayarak “Turizmle Bartın nasıl kurtulur? Demiştik.

Öyle ya! Silifkeli Başkan, kıvrak bir manevra ile  beldesini tanıtarak, Silifke’nin “yoğurdunu” bile solladı.

O MEKTUPLAR, İYİ Kİ GÖNDERİLMİŞ:  Esas bizler ne yapabilirdik. Yine o yazımızda, senaryolar, planlar, projeler yapalım demiş, Türkan Şoray’ın  ” Gönderilmemiş Mektuplar” TV dizisinden  sonra Amasra’nın ününün arttığını, el sanatı işlemelerini, yerel yemeklerini, ve yemek tariflerini içeren 3-4 dilde kitapçıklarını, mistik özel hikayelerin, daha da ortaya konmasını tavsiye etmiştik.

BARTIN NASIL KURTULUR? Mesela Bartın Valisi senaristlerle işbirliği yapabilir.  İsa Küçük zamanındaki Turizm dokümanlarını sumenin altından çıkarırsa görecektir ki tanıtım için pek çok olasılıklar var.  Bu gün hayatta olan Bartın Ortaokul Türkçe Öğretmeninin oğlu Unata Akkoyunlu var. “ Türkiye’nin bildiği “Nokta Noktam” şiiri,  yerli turizme dönük neden işlenmesin?  Edebiyat günleri tertiplenerek, paneller, oturumlarla bu konu öne çıkarılıp neden işlenmesin? O nokta noktam şiiri, Çetin Asma tarafından Hotel  Grand Astra’da okunmadı mı gazeteciler gününde? Merak etmeyin bu şiir halen 60-70 yıldan bu yana halen daha şiir matinelerinin en gözde şiiridir. Bu gün 60-70 yaşlarına gelen teyzelerimizin çeyiz sandığının dibinde mevcuttur bu şiir. Ve bu şiirin canlı aksi sedası Bartın’a aksetmiş, Bartın’a vurmuştur rengi. Resimlerde işte Şairin oğlu Akkoyunlu, işte  baba şairi anlatacak baba dostu  Bartınlı Ressam Yücel Aktaş.

ÖNCELİK, İÇ  TURİZMDE Yerli turizme dönük, Bartın’ı şiirlerle tanıtmak çok önemlidir. Bir nevi Bartın belgeseli çekilebilir. Tanıtım ve dağıtım çok önemlidir. Bursa’da yaşayan Ünal Akkoyunlu beni nasıl buldu İzmir’de? Babası için yazdıklarımı internetten okuyarak, elinde bir tomar resimlerle gelip, kapımı çaldı İzmir’de. Hazırlayıp sunduğu proje, bu gün Bartın Valiliğindedir.

Leyla ile Mecnun, Tahir ile Zühre, Ferhat ile Şirin nasıl klasik literatüre geçmişse, bu gün hala tazeymiş gibi anlatılmaktadır. Bartın’da karşılıksız aşk hikayesi, neden bir Romeo ve Jüliyet efsanesine dönüşmesin?. İtalya Verona’da o asrın aşkı hala dünya dillerinde. Verona’da sarmaşıklı balkon penceresini bile adamlar inşa etmişler. “ Romeo, sevgilisi ile burada konuşurdu” diye.

NOKTA NOKTAM;  Eee, bizim de, “Nokta Nokta şiirinde”  adı geçen Asma Köprüsü ne güne duruyor. Çakırbey’lerin elma bahçesi de halen yerinde. Şairin bir önemli vasiyeti var. O vasiyet üzerine Bartın’a  yerleşmiş şair baba dostu da var. Şairin oğlu da, babasının izini Bartın’da sürmek için var. Irmaktaki sandalda, dikkatlice bakılınca baş başa vermiş kürekteki sevgilileri de görülür: Asma Köprüsünden Kocanaz Deresi / Sağda Ortaokul / Okulda çocuklar / Okulda çocukların sesi / Solda / Çakırbeylerin asma bahçesi / Derede bir kayık / Küreklerde sen / Dümende ben /

TEMEL N’OLDU?  Eski Vali İsa Bey, giderken pek çok işin projelerini masaya bırakmıştır.  Bunları seslendirmek için düğmeye, sonuna kadar basılmalıdır. Her basış, ses verecektir muhakkak. İyi niyetlerle başlatılarak atılan  Bartın O.Okulunun temelini, kimler söküp gitti, araştırmalı veya o temel yükselmelidir. Fiyaka olsun diye o tarihi binanın finansörü olarak ortaya çıkan kuruluşlardan sual edilmelidir. Günü kurtarma uğruna hiç kimse,  “tribünlere” oynamamalıdır!

O, BİR BARTIN AŞIĞI:  İzmir’de yaşayan, Bartınlıların çok iyi tanıdıkları ve sevdikleri bir sanatçı var. Ressam  Cengiz Keskiner. Turizm planlamasında kendisinden istifade edilebilir. İzmir’de turizm otoritesi plan ve programcı arkadaşları var. Bartın’a hizmet etmeğe amade. Kendisinin Bartın’a ait  Hamam sokağının sıraya evleri,  M. Piyango biletinin  üzerinde yer aldı. (Aşağıdaki resimlerde)  Belediyenin Bartın’da halen kullanılan logosu da, yarışmada kazanan ressam Cengiz Beye ait. Kendisi Turizm Şube Müdürü İzmir’de.O, bir Bartın aşığı…

AH O TRÜBÜNLER YOK MU ? : Vali Savur “2013, benim yılım olacaktır” demişti. Bundan, Bartın da kazançlı çıkacaktır elbet. Vali bu sözü ile kendine yönelik “has” dilekte  bulunmuştur. “Tribünlere oynanmadan” dizginleri ele alır, gidişata “durun” diyerek kolları sıvarsa, hem kendisi mesut olur, hem de  memleket kurtulur. Hani o  “Bartın tanıtılmamış” dediğiniz Bartın’ın kurtuluşudur bahsettiğim. “Bartın tanıtılmamıştır” lafı da, böylelikle, yerde kalmamış olur.

Bartın, kimlikli ve kişilikli bir kenttir. Bayburt’la Bartın’ı karıştıran cahillere bakmayın siz. Kültürde, sanatta eğitimde üniversite gidişatında eli tutulamaz. Bu memlekette 30 yıldır çilek festivali, 18 yıldır ulusal tiyatro festivali, 15 yıldır da Türkiye’de üçüncü gelen kitap fuarları  düzenleniyor.

EDEBİYATIN GELECEĞİ, MÜDÜRÜNE Mİ BAĞLI? Duyduğumuza göre,  7 yıldır  kesintisiz süren“Edebiyat etkinlikleri” bu yıl Mayıs’ta yapılmayacakmış. Neymiş efendim, Bakanlığın genelgesi varmış. “Okul saatinde ders yapılır. Öğrenciler, panel, konferans ve edebi etkinliklere”  katılamazmış.  Geçen yıl bu etkinlik, anılan bu genelgeye göre nasıl yapıldı o zaman? Bartın Milli Eğitim Müdürü vizyon sahibi değil miydi? Memleketin  valisi değişti diye, bu 180 derecelik çark ediş, bilime, irfana, görgüye, geleneğe, edebi güzelliklere sığar mı? O zaman bu milli Eğitim Müdürünün vizyonunu mercek altına almak lazım. Bu gidişata Bartın’da dur diyecek bir ileri görüş çıkar.

İYİ  Kİ, BARTIN’IN HAVARİLERİ VAR: Çıkmalıdır da elbet. Bakanlığa rağmen hem. Valiliğin bir takdir hakkı olmalıdır. “Edebiyat etkinlikleri” ile ülkem tanıtılacak. 7 yıldır olduğu gibi. Şimdiye kadar 70 – 80 insan, Bartın’ı tanıdı. Etkinlikleriyle de tanıttı. Yıllar yılı aynı edebiyatçılar, Bartın’ın gıyabında, bulundukları memleketlerden  basın-yayın yolu ile, görsel yollarla Bartın’ı o günkü gibi gündem de tutuyorlar. Bartın ve Bartın’lıların “havarileri” onlar. Kaz gelen yerden ördeği, kanunmuş, manunmuş nasıl gölgeleyebilir veya kaldırabilirsiniz? Valiliğin takdir hakkı yok mu? Böylesi bir M. Eğitim Müdürü,  bu vizyonla sınıf geçer mi? Haa niye orda duruyor o halde?  İşte bunlar da ele alınmalıdır. Bu bir, “memleket severliktir.”

Yok eğer, rüzgar böyle eser, balta da gelir böyle keser, ne şiş yansın, ne kebap denecek, önlerine gelen “plan’a” pilav diyeceklerse koy ver yakasını, gitsin rahvan. O zaman ben, “memleket severlik” adına ettiğim bu sözlerimin hepsini, özür dileyerek geriye alıyorum. Te işte o ka!

Ört ki, ölem !

N O T : Yukarıdaki e-mailin suretini okudunuz. Valilik sekreterinden, Vali Beyin muhtelif  resim isteklerime, 4 gündür cevap yok. Kendisi hasta değil, izinli değil. İşte ! Koskoca Valiliğin,” sekreterlik yapısı”  budur: “İnsanlara tepeden bakmak, kendi kafasına göre takılmak” Bunu, Bartınlılar da biliyor. Resmi bir iş için ararsınız, açıp cevap vermez. Sıkıştırınca da “telefonumu evde unutmuşum” der.  Valilik dosya ulaştırır bilgilendirilmem için. Hala o dosyayı bekliyorum 4,5 aydır. Bu sekreterin halleri düzelsin diye çok çaba sarf  ettim. Amiri duymasın diye ikaz ettim. Tınmadı!. Peki bu sekreter ne işe yarar? Vazife anlayışı bu mu? İdareciler, sekreterlerine toz kondurmazlar. Ama bu şahıs, yeni Valimize, eski tozuyle geldi.

Bürokrasi kirliliği yaratan bu şahıs. kendi başına buyruktur. Kraldan çok kral kesilmiştir. Çeki düzen verilmelidir ve de at,  sahibine göre kişnemelidir.

Bu yazının yayın tarihi ve saati olan 14 / Ocak saat 12,00 itibariyle de,  teyiden, saygıyle duyurulur.

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..