Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '06

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

Şirketlerde motivasyonun amacı ve dozu

Şirketlerde motivasyonun amacı ve dozu
 

Ülkemizde son 15-20 yıldır şirketlerde çalışan motivasyonu bir strateji olarak ön plana çıkmaya başladı. Kurumsallığın önem kazandığı, İK’nın personel bölümü olmaktan çıkıp, insana yönelik çalışmalara başlaması, şirketlerin yabancı ortaklıklarla farklı yönetim kriterlerine girmesi bu zaman diliminde yoğun olarak yaşandı.

"Çalışanımız başımızın tacı" yaklaşımları tüm pozisyonlarda dalga dalga yayılmaya başladı. Her pozisyondaki çalışan bunu hissetmeye ve şirketine sonsuz bağlılıkla çalışmaya başladı.

Özellikle orta ve üst pozisyonlardaki yöneticilere tanınan haklar o zamanki şartlar içerinde parmak ısırtan düzeylere ulaştı. Türkiye yollarında görmeye alışmadığımız lüks ithal araçlar, özel sağlık sigortaları, faturalar incelenmeden ödenen cep telefonları, extra-extra primler ve ödüller, bütçeye konan sınırsız temsil ve ağırlama yetkileri yanında en lüks otellerde toplantılar, balolar, eğitimler!

Çalışanlar mutluydu, şirketlerinin sunduğu maddi ve manevi desteğe karşılık hepsi de kendi şirketiymiş gibi gece gündüz demeden çalıştılar. Evlerinden uzak geçirdikleri zaman onlara bir kayıp olarak gelmiyordu. Karşılığını fazlasıyla alıyorlardı!

Bu arada şirketleri sayesinde hayat tarzları da değişmeye başlamıştı. Bulunmaları gereken sosyal ortamlar dahi şirketleri tarafından yavaş yavaş onlara empoze ediliyor ve onlar da bu duruma farkına bile varmadan adapte oluyorlardı.

Sınırsız ağırlama bütçeleriyle müşterilerle güzel ilişkiler kuruluyor, "en iyi reklamı insan yapar" ilkesiyle şirketlerinin tanınırlığı gün geçtikçe artıyordu. Şirketine yürekten bağlı bu insanların gece gündüz özverili çalışmaları sonucu "hizmet kalitesi" de gittikçe yükseliyordu. Böylece bu stratejide olan şirket de rakipleri arasında hızla sivrilerek, pazarda önemli bir paya sahip oluyordu.

Şirket çalışanları arasında yaratılan sinerji de ast-üst kavramını kaldırıyor, insanlar bu şekilde yöneticileriyle her türlü sorunlarını rahatça paylaşıp, hataların ve eksikliklerin en kısa zamanda tespit ve telafisini sağlıyorlardı.

O zamanlar bu çalışanlara hayatınızdaki en önemli şeylerin sıralamasını yapın diye bir soru geldiğinde verilen cevap "işim, ailem!" oluyordu.

Burada çalışmak, yaşamak için bir araçken amaç haline gelmiş ve "ailem için çalışıyorum" diyen kişiler; sıralamada işlerini ailelerin önüne getirmişlerdi.

Çünkü şirketler tüm bu motivasyon planlarında aileyi hiç gündeme getirmemişlerdi. Hatta şirket kültürünü zedeleyici bir unsur olarak görmüşlerdi bunu. Çalışanlarına motivasyon olarak hazırladıkları, tatillere ve hafta sonlarına denk getirdikleri aktivitelerle, ailelerin birlikte geçirecekleri çok değerli zamanlarını şirket stratejilerine katmışlardı. Aileler ancak valiz hazırlama boşaltma seansları yaşamaya başlar hale gelmişti.

Asıl bedel burada ödenmeye başlamıştı. Fakat bunun bedeli de yoktu.

Zamanla şirketler bu anlamda planladıkları hedeflere ulaşmış, yeni stratejiler üretmeye başlamıştı. Ve bu sınırsız motive edilen yüzler de şirkette eskimeye başlamıştı. Çok daha kalifiye insanlar bu şirketlerde çalışmak için sırada bekler olmuştu. Mevcut çalışanlar ise, özellikle alt yapısı eksik olanlar bu muhteşem dünyada bir takım önceliklerini çoktan değiştirmişlerdi. Aileler çatırdamaya başlamış, düzensiz hayat yaşayan çalışanlar artık istenilen verimden uzaklaşmaya başlamıştı. Üstelik yeni stratejide daha başka nitelikte elemanlara ihtiyaç duyulduğundan bu insanlar şirketleri tarafından çoktan gözden çıkarılmıştı.

Son yıllarda bu şirketlere bakıldığında bu anlamda artık eskisi gibi olmadıkları apaçık ortadaydı. Onlar yeni stratejilerle pazarda emin adımlarla ilerlerken, eski çalışanlar hayal kırıklığı içinde yeni bir yaşama adapte olmaya çalışıyordu.

Kaybettiklerini geri kazanmaya çalışmak da belki hayatlarının sonuna kadar süren bir uğraş olacaktı onlar için.

 
Toplam blog
: 240
: 1628
Kayıt tarihi
: 18.08.06
 
 

Zamandan şikayet ederken, ne kadar hızlı aktığını fark edemeden geçmiş yıllar. Kırklı yıllar, kır..