Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mart '07

 
Kategori
Futbol
 

Sirtaki' ye niyet, Atabarı' na kısmet

Sirtaki' ye niyet, Atabarı' na kısmet
 

Yunan Bağımsızlık Bayramı 25 Mart’ın bir gün öncesinde; Osmanlı Hanedanlığı zamanında Tepedelenli Ali Paşa’nın yaverliğini yapmış, sonraları Yunanistan’ın bağımsızlık mücadelesi için savaşmış ve 1827’de Osmanlı askerleri tarafından öldürülmüş Georgios Karaiskakis’in adını taşıyan stadyumda karşılaştığımız Yunanistan’ı 4 golle mağlup ettik. Maç öncesinde karşılaşmayı “milli dava” şablonuna sokmak ve bir gün sonraki kutlamaları daha şoven bir havada gerçekleştirmek isteyen Yunan tarafının hevesleri kursaklarında kalırken; milli takımımız eksik, sakat ve gergin gittiği Atina’dan galip, mağrur ve şen dönüyor.

Karşılaşma öncesinde Milli Takımlar Teknik Direktörü Fatih Terim’in açıkladığı kadro üzerine yorum yapanlar, hocanın çılgınca bir kadro çıkardığı ve daha kontrollü bir on birin sahada yer alması gerektiği konusunda hem fikirdiler. Ancak maç içerisinde açıkça görüldü ki, Fatih Terim’in üzerinde düşünülmüş ve her saniyesi hesap edilmiş bir oyun planı vardı. Yunanistan’ın şampiyon olduğu Euro 2004’den bu yana oyun stratejisini hücum yönünde zenginleştirmeye çalıştığı saptanmış ve millilerin onbiri buna göre şekillendirilmişti. Plana göre milliler sahaya geçen sezon Eric Gerets’in Galatasaray’a oynattığı 4–1–3–2 şablonuyla yayılacak, orta sahada yer alan Aurelio, Tümer, Tuncay ve Sabri ile rakibe teknik üstünlük sağlanacaktı. Yunanistan’ın topa sahip olmada ve oyunu yönlendirmede milli takımımızdan bir gömlek aşağıda olduğunu, rakip orta sahada Karagounis dışında top yapacak oyuncu olmadığını iyi etüt eden ay-yıldızlı teknik kadro, skor üstünlüğünü ele geçirene kadar defansı ileri çıkardı ve alan daralttı. Otto Rehhagel’in Samaras ve Charisteas’tan oluşturduğu ikili kule zaten kontratak tehlikesini minimuma indirdiğinden skorun 2–1 olduğu dakikaya kadar Fatih Hoca’nın planı kusursuz işledi. Maçın daha başında Aurelio’nun arkası dönük oyuncuya yaptığı gereksiz faul bir yan top olarak değer bulunca, Yunanistan’da zaten en büyük gol ümidi olan bu yan top ikramını geri çevirmedi. Milli takımımızın bu pozisyonda yine yerleşim ve adam paylaşma hatası yaptığı umalım Fatih Terim’in gözünden kaçmamış olsun. Yediği gol sonrası kısa bir süre bocalayan ay-yıldızlılar daha sonra toparlanarak taktik tahtasındaki plana sadık bir oyun sergilemeye başladılar. Hamit, Gökhan, Servet ve İbrahim (Volkan) ‘den oluşan defans bloğu ileri çıkarak oyunu rakip sahaya yıkıyor, dar alanda sıkışan Yunan milli takımı da çoğu kez isabetsiz paslarla topu kaybediyordu. Milliler kazandığı topları biraz daha garanti oynayabilse, ilk yarıda galibiyeti yakalamamız işten bile değildi. 27. dakikada sağ kanattan Tümer’in kullandığı atışı, kaleci Nikopolidis yumruklarıyla uzaklaştırmak istedi ancak top Sabri'nin önünde kaldı. Sabri'nin uzaktan vuruşunda ceza sahasında topu kontrol eden Tuncay, düzgün bir vuruşla meşin yuvarlağı ağlarla buluşturarak, Nikopolidis’in kararacak gecesine gala yaptı. Bu dakikadan sonra Yunanistan’ın 37.dakikada Charisteas’ı kaçırma girişimini saymazsak, top ve oyun kontrolü sürekli milli takımdaydı. İleri uçtan başlayarak yapılan pres etkili oluyor, Yunanlı futbolcular çareyi topu şişirmekte buluyorlardı. Otto Rehhagel’den milli takımımızın defansına sızma talimatı alan Giannakopoulos, Aurelio’nun çektiği sette kaybolunca ilk 45 dakika 1-1’lik beraberlikle sonuçlandı.

İkinci yarıya çıkarken Otto Rehhagel’in Yunanistan adına oyuncu ve taktik değişiklikler yapacağını tahmin edenler yanıldılar. Alman teknik adam ilk 45 dakikadaki kadroyu korudu ve takımının 2–1 geride olduğu 63.dakikaya kadar oyuna tek müdahalesi Giannakopoulos’a verdiği talimat oldu. Yunanistan adına sağ bek Seitaridis ve sol bek Fyssas oldukça kötü bir görüntü çizerken bu oyuncuların zaaflarından Tuncay ve Sabri’nin nasıl güzel yararlandığını tasdik edenler son dakikalarda Seitaridis ve Fyssas’ı ıslıklayan Yunan taraftarlar oldu. Maç boyunca rakibin sağ ve sol kanadını çökerten Sabri ve Tuncay, zaman zaman içeri kat ederek Yunan defansını yerleşim hatalarına zorladılar.

55.dakika maçta Yunan tarafının “kaş yapayım derken göz çıkarmak” deyimimizi uygulamalı olarak öğrendiği dakika oldu. Maç öncesi karşılaşmayı fizik mücadeleye çevirmek amacıyla sahayı bolca sulayan Yunan tarafı, bu sayede millilerimizin teknik ayaklarını susturmayı ve oyun kurmalarını zorlaştırmayı amaçlamıştı. Ancak 55.dakikada ani gelişen milli takım atağında, Gökhan Ünal’ın çıkardığı sürpriz şutta kaleci Nikopolidis tek ayak üzerinde yakalanıp, o ayağı da ıslak zeminde kayınca, milli takımımız 2–1 öne geçti. Bu golle Yunan tarafı “tatlı su kurnazlığı”nın bedelini öderken, aynı zamanda 2004’ten beri oynamaya alışık olmadığı atak futbola dönmek zorunda kaldı. Golden hemen sonra Fatih Terim yaptığı Gökhan Ünal – Hüseyin değişikliği ile takımı 4–4–2 sistemine döndürüp, Hakan’ın yanına Tümer’i partner olarak verdi. Bu dakikalarda rakip baskılı oyun oynamaya çalışıyor, gol öncesine göre defansını daha geride kuran milli takım da başarılı bir şekilde direniyordu. Topa sahip olunan anlarda top dolaştırılarak, hem kontrolü elde tutan hem de Yunan savunmasının arkasına adam kaçırmayı düşünen milliler, 70.dakikada Tümer’in Nikopolidis’i avlayan vuruşu ile farkı ikiye çıkardılar. Bu arada hemen belirtelim, maç sonrası bakıldığında bu maçın Yunanistan tarafındaki sonuçlarından birisi de muhtemelen 36 yaşındaki kaleci Nikopolidis’in milli takım kariyerinin tartışmaya açılması olacak.

3-1’lik skor üstünlüğü yakalandıktan sonra 3 puanı garantiye alan ay-yıldızlılar, kalan dakikalarda zamana oynamaya ve rölantide top dolaştırmaya devam ettiler. 80.dakikada yorulan Tümer’in yerine oyuna Gökdeniz’i alan Fatih Terim ise, Bosna önünde son on dakikada 3 gol bulan Yunanistan’ın imkânsızı deneyeceğini bildiğinden Gökdeniz ile bir gol daha bulma peşindeydi. Nitekim Gökdeniz de hocasını doğrularcasına 82.dakikada aldığı topla Yunanistan ceza sahası içinde attığı enfes çalımları golle süsledi, skoru 4-1’e getirdi. Kalan dakikalarda oyun kontrolünü kaybetmeyen milli takım, Rehhagel tarafından Gekas ve Amanatidis ile 4–3-3’e döndürülen Yunanistan karşısında çok rahat top dolaştırarak tarihi bir galibiyete imza attı.

Maç sonrası değinilmesi gereken iki önemli konudan birincisi; maçın yıldızı Fatih Terim’in verdiği beyanatta yardımcılarını ön plana çıkarmasıydı ki, izleyen herkese “Fatih Hoca’ya bravo!” dedirtti. İkincisi ise, Ulu Önder hakkında açtıkları tek kelimeyle “adi” pankarta aldıkları cevapla 25 Mart bayramları zehir olan Yunanlı fanatiklerdi. Türkiye önünde alacakları galibiyeti 25 Mart bayramında sirtakiyle kutlamaya heves eden aklıevveller, umarım maç sonunda “Atabarı” nı öğrenerek evlerine dönmüşlerdir. Ne de olsa Gökdeniz 82.dakikada hızlandırılmış kurda bir parça öğretti değil mi?

 
Toplam blog
: 235
: 717
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Yazar 1976 yılında İstanbul'da doğdu. Tüm eğitim ve öğretim hayatını burada tamamlayarak, 1999 yı..