Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

24 Ağustos '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sis

Sis
 

insan hep yarımlardan oluşur, içinde saklı.

her yaşam;

giderken, yarım kalmış bir erken gitmelerse,

meraktır, ondandır, ondan sonrasındadır

aklı.

doğmak için iki ayrı bedenden geldik bir araya,

tek geldik belki ama anlaşarak çoğalabilirdik

köprünün çürük tahta ayakları sereserpe önümüzde,

karşı da hayat, sıkışan bizdik araya.

birincilerin kral ve kraliçeleri,

sayılarını eşitlediler ve geldiler içeri

bir kız doğmuşsa dağların üzeri,

bir oğlan doğurur yengeç dönencesi.

***

Garip bir odaklanmalardır gidiyor. İnsanlarda garip bir yenilginin ve zaferin; daha ne olduğu anlaşılmamış hislenimlerinin içindelerken, dünya çevrecileri gezegenimizin bizi taşımaktan, kaderini taşımaktan artık yorulduğunu söylüyorlar.

Bundan yaklaşık 5 yıl kadar önce, Akdeniz gibi bir yerde, günlerce yağmurlar yağmıştı. Çocukluğumu birleştirdiğim anılarımdan da yola çıkarak, böyle delice yağan yağmurlara ilkkez rastlamıştım.

Bana ilk çağrıştırdığı derin şüpheler içindeydi hislerim; ölmekte olan bir limon ağacının son sezonda, yapraklarından çok meyve yüklendiğiydi. Ne de olsa bir limonun içindeki çekirdeklerinin yeniden başka bir bedenle toprakta yer açması, eşelemesi, çekirdeğin çatlaması, ilk toprakla temas, su, yükseliş ve ilk gökyüzüne merhaba, bir yıl sonra güzel bir fidan olacaktı ya; işte o yüzden doğanın boşalmasını benzetmekti o hislerim.

Ardından meyve ve sebzelerin tatları bozuldu. Ben ki, taze ve temiz olmayan bir sebzeyi tüketmezken, en taze meyvelerin dahi tatlarının bozulduğunu, kokularının azaldığını fark ettiiğimde, bu yıl üretilen veya evimize getirip tükettiğimiz karpuzlarda da aynı değişimi gördüm. Bunu tam olarak kuraklıkla açıklamaya kalksak, damla sulama tekniğinin artık çiftçimiz tarafından yaygın kullanımını da göz ününe aldıığımızda, başka faktörleri de aklıma getirdi.

Değişim, biz insanlar için de geçerliydi.

O yüzden midir, insanlar arasındaki ilişkilerden toplumsal ilişkilerimize kadar bir şüpheciliktir gidiyor. Kaostan düzen doğurmaya çabalıyoruz. Halbuki unuttuğumuz bizim dışımızda kocaman bir dünya var. Artık herkesin kendi işine gücüne döneceği günlerdeyiz. Bakın, İran Kuzey Irak'ı vuruyor. Ama biz hala ince ince seçimlerdeyiz.

Ayrıca sayın Gül'ün eşinin nasıl giyinmesi gerektiği ile ilgili yapılan yorumları ve önyargılı gözlemleri, o insanın "konuşma ve kendini savunma hakkını" hiçe sayarak yapılmasından ötürü samimi bulmadım. Ayrıca eklemeliyim, demokrasinin sınırları içinde tartışmaların yaşandığını düşünüyorum. Resmi törenlerde giyilebilecek yöresel kıyafetlerimizde gayet güzel örtünme görünümleri var. Hem geleneğimiz, hem de bize ait olana dair olacaktır deyip eklediğim de;

kendimle çelişmemi bilerek yazdım belki; hem yapılan yanlı yorumları eleştirirken, kalkıp, ben de bir öneride bulundum.

Bildiğim benim şudur; kişi kendisine en uygun giyimi kendi seçer. Bu, kişinin kişisel hakkıdır. Özgürlüğü değil, hakkıdır.

Özgürlük; yenen, yerine geçilen, dairenin büyürken diğer halkaların eğilmesi gibidir. Bir hakka da dayanır çünkü. Örneğin, çocuğunuz sınavda iyi bir derece almışsa, bir yanındakini bir adım geri ötelemiştir.

....

***

En son önemlidir.

***

not: bugünkü seçkimi yorum yazımı yayına almayan, ama sevdiğim yazar sayın babaoğlu'na gönderiyorum...

http://www.youtube.com/watch?v=7GDvXoYgx4U

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..