Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Temmuz '11

 
Kategori
Felsefe
 

Sisifos söyleni

Sisifos söyleni
 

Binlerce yıllık bu kefende, geçmişin büyük hesaplaşmalarıyla koyun koyuna solumak

Tanrılar öncesinden kalbime bir fısıldanış; ''yazgım mahkumluğumdur''

Şah!

Dünyanın anlamsızlığından ve gelip geçiciliğinden yakınan birçok insan için hayat, yazgıların bireyden bağımsız örüldüğü üflenmiş bir tin olarak kabul görür. Zamanın değişkenliği karşısında bireyin bu değişmeye karşı koyma durumu ise ancak bir ütopya oluşturur. Birey bu noktada, ömrü boyunca karşılaştığı durumlarla ya kendini özdeşleştirir yahut yabancılaşma duygusuyla kendisinden uzaklaşır. Birey ve toplumsal yaşamın birbirinden kopmasından kaynaklanan ya da daha bireysel zemine indirgemeyle, başkalaşma ve bu başkalaşmaya uyum sağlayamama süreci bireyi intihara yöneltmektedir. İntihar;başkaldırı, tutku ve özgürlük üçlemesinin insan aklına üstün gelme durumu bir bakıma. İntihar, Durkheim tarafından farklı ayrımlarla toplumsal nedenlere dayandırılsa da bireysel bir sürecin basamaklarının ürünü. Güçsüzlüğün olmadığı gibi, hapsolmuş bir çaresizliğin de tanımı altında düşünülmemeli. Hayat, ne kadar boş ve anlamsız olursa olsun;onun size ait kılınan yönünden çekip gitmek kolay olmamalı.
Sisifos Efsanesi... Tanrılara kurnazlığıyla kafa tutan Sisifos, ölümü zincire vuracak kadar zeki bir yöneticidir. Tatanos'un tutsaklığıyla sonsuzluğu halkına bahşeder. Bolluk içinde günler geçmekte, insanlar ölümsüz tanrılara kafa tutmaktadırlar. Fakat yeryüzündeki bu durgunluk, Cehennem Tanrısı Hades'i de işsiz bırakmıştır. Zeus'a ait bir sırra sadıklığını göstermediği için tanrılar tarafından yeraltına alınır Sisifos.Tanrıların gazabına uğrayıp sonsuzluğa mahkum edilmekle birlikte bir cezaya çarptırılır. Ağır mı ağır bir kayayı dağın tepesine kadar çıkartacak fakat kaya ağırlığından dolayı tekrar aşağı yuvarlanacaktır. Sisifos kayanın yamaçtan aşağı yuvarlanışını izlemekte ve tekrardan onu yukarı taşımaya çabalayacaktır. Tanrılara göre, bu görev tekrarlandığında boş ve yararsız bir işin sürekliliği sağlanacaktı.
Albert Camus saçma-absürd- kavramını tanımlarken, Sisifos'un kayanın aşağı yuvarlanırken onu izlemekte olduğu duygu durumuyla ilgilenir. Yararsız ve umutsuz bu görevin Sisifos'u mutlu ettiği kanısındadır. Bu temellendirmeyi ise Sisifos'un tanrılara başkaldırmanın bilincinde olduğu ve bu cezayı elbet bir gün yeneceği umuduyla oluşturmasına bağlar. Kuşku götürmez;kinler bile sapa bu evrende. Bilakis gürültülü bir yazgıdır Sisifos. Eski kaynaklarda güneşin doğuş ve batışının koşulsuz devirliliğinin ve bilginin peşinde boşa çaba harcayan insanın da temsilcisi bir bakıma. Sorular yanıtlardan daha çok şey ifade eder çoğu kez.''Umutsuz ve saçma bir çaba insanı nereye ve ne kadar mutlu edebilir?'' Sisifos, yanağını dayayıp kavradığı kaya parçasını kendi kaderine, benliğine aitlemiş olabilirdi. Bir yazgının küçümsenerek benimsenmesi-koşulsuz bir kabulleniş-saçma kavramını çürütebilir miydi? (u)mutlu hayat, Sisifos'un yüzyıllık yanıltgısı. İnsanın kendine ait olmayan bir yazgıyla uyumu ne derece tatmin edici olabilirdi... 

 
Toplam blog
: 3
: 1230
Kayıt tarihi
: 05.06.11
 
 

Ankara'dan bir yazar. Hacettepe Üniversitesi'nde psikoloji eğitimine devam ediyor. Felsefe ve edebiy..