Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Şubat '07

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Sistem yaklaşımı

Sistem yaklaşımı
 

Hakkari'nin içinde bulunduğu şartları olabildiğine irdeledik. Her biri başlı başına bir mahkumiyet yaratan sorunlarımızın çözümü için ilk yapmamız gerekenin kendi içimizdeki değişim olduğu üzerinde durduk. Bu değişimin geleneksel bakış açısından kurtulmakla gerçekleşebileceğini iyi kavramamız gerekir; özellikle bunu vurguladım.

Hakkari özelinde var olan eğitim, sosyal, kültürel ve ekonomik tabanlı sorunların bize özel bir yapısı olduğunu iyi biliyoruz; ama asıl önemli olan bunları bilmek değil: Bunları değiştirebilecek bir girişim sermayesine sahip olup olmadığımızdır.

Sermaye deyince hepimizin aklına ilk gelen kavram elbetteki maddi güçtür; ama sermaye derken asıl değerinin bilgi ile ölçüldüğü ve iktisadi literatürdeki adıyla entelektüel sermaye dediğimiz bilgi hazinemizi kastediyorum.

Entelektüel sermaye, sahip olduğumuz bilginin değeri ve bu bilgiyi nasıl bir stratejiyle kullandığımızdır. Bu günün rekabet koşullarında katma değer yaratmak, yararlı ve gerekli bir çıktı üretmek , ancak ve ancak bilgiyi girdi olarak kullanmakla mümkün olabilir. Sahip olduğumuz bilgi ve bunu kullanmakta izlediğimiz yöntem entelektüel sermayenin ta kendisidir.

Entelektüel sermayenin kullanıldıkça dallanıp budaklanan bir yapısı vardır. Günümüz rekabet dünyasında bilgilerimizle yarışırız. Bilgi birikimine, araştırmaya, değişip gelişmeye değer vermeyen -birey, grup, şirket vs.- her kim olursa olsun gerekli verimi yakalayamadığı için kaybetmeye mahkumdur.

Günümüzde güçlüyle güçsüz arasındaki tek fark bilgiye nasıl yaklaştıkları ve bunu ne kadar kullanabildikleri olgusudur. Bilginin gücünü kavrayabilen ve kavrayamayanlar:

''21.yüzyılda kaybedenle kazananlar arasındaki fark bu kadar büyük ve bu kadar küçüktür.''

Hep sorguladığımız ve çoğunlukla bu sorguyu isyanlaştırdığımız mevcut sorunlarımızın ancak bir bilgi birikimiyle ve uzun vadede çözülebileceğini iyi kavramamız gerekiyor. Bilgiye verdiğimiz değerle doğru orantılı bir değişim gösteririz ki bu da gelişebilmek için bir zorunluluktur.

Sistemler karakteristiklerine göre ikiye ayrılırlar: girdilerini kontrol edebildiğimiz ve edemediğimiz sistemler. içinde insan olan sistemler çevreye duyarlıdırlar. Yani çevreyle bir etkileşim içinde ve kendini koşullara göre uyarlayabilen sistemlerdir. Gelişme ve değişmeye açıktırlar.

Hakkari'nin içinde bulunduğu sistem kendi içinde tutarsızlık barındırabilen bir sistemdir ve nihayetinde içinde insan olan bir sistemdir. Hep karamsar bir tablo yaratılarak, değişen bir yapısı olduğu göz ardı edilmiştir. Bu karamsar tablo ise sistemden rant sağlayan ve gözümüzde çok büyüttüğümüz köhne bir zihniyetin eseridir. Bu zihniyet değişim göstermez çünkü bir stadyum dolusu beyaz bereli var bu ülkede.

Yapmamız gereken şey ise köhne zihniyetlere kurban olmamak için kendimizi donanımlı bireyler yapmaktır.

Ekonomik her türlü yatırımlarımızın başarı yakalayabilmesi için donanımlı bireyler olmalıyız. İçinde bulunduğumuz ve bizim devamlılığımızı sağlayan her düzene bir sistem gözüyle bakabilmeliyiz. Bu sistemde nasıl bir yer tuttuğumuzu ve hangi noktalarda onu beslediğimizi iyi kavramalıyız. Seçimlerimizi içinde insan olan her sistemin değişebildiğini bilerek yapmalıyız.

Neyi bildiğimizi ve neyi bilmediğimizi iyi bilmeliyiz. Hep bir iş isteriz. İstihdam yaratılamadığı için hep şikayet ederiz. Ama biz hangi işi yapabilir seviyedeyiz? Bunu hiç sorduk mu kendimize? Toplumda kendini bir ihtiyaç olarak gösteren hangi dalda ve ne oranda uzmanlığımız var? Ya da uzmanlık bir yana az da olsa bilgimiz var mı?

Çok iyi bildiğimiz kavramlardan başlayıp hiç bilmediğimiz kavramlara doğru gidelim. Çok iyi bildiklerimiz:


İddia oynanacak tüm bayileri. Bilmem hangi ülkenin kaçıncı ligindeki hangi takımın nasıl oynadığını. Tüm takımların en golcü futbolcularını. Hatta ve hatta forma numaralarını,

En gereksiz gazeteyi: yani futbol haberlerini en iyi veren gazeteyi,

En iyi zaman öldüren mekanları: mesela okey, batak gibi oyunların vazgeçilmez yeri olan kahveleri,

Ganyan bayilerini, dolayısıyla en iyi koşan atları,

internetin en yararsız kullanım alanlarını: örneğin sabahtan akşama kadar sohbet edilen internet sitelerini,

Hangi sigaranın derdimize sözde derman olduğunu çok iyi biliyoruz.

Sonu gelmeyecek bir liste yazmak mümkün: bir de hiç bilmediklerimize bakalım:

Günümüz bilgiyi depolama, bilgiye ulaşma ve bilginin kullanımıyla ilgili her türlü kolaylığı sağlayan bilgisayarın temel programlarını,

Gene günümüzün her türlü bilgi ulaşımına olanak sağlayan interneti olması gerektiği gibi kullanmayı,

Batak, okey gibi zaman öldüren meşguliyetlerin sosyalleşmeyi baltalamakla birlikte kişisel gelişimin de önüne geçtiğini,

Bayıla bayıla seyrettiğimiz çoğu tv programının şiddete yönelimi arttırdığı ve zeka geriliğiden başka hiçbir işe yaramadığını,

Yatırım amaçlı her girişimin bir bilgi sermayesi gerektirdiğini,

Yönetim, pazarlama, finansman ve üretim kavramlarına çok yabancı olduğumuzu hiç bilmiyoruz.

Bilmediğimiz bunca şey varken nasıl bir iş yapabileceğimizi bir daha düşünelim. Çevremizde gözümüzden kaçan çok fırsat var. Buna Hakkari özelinde hızla yapılanan kooperatifleşmeyi örnek verebiliriz. Bu kooperatifleşme hepimizin yararına olacaktır. Ama asıl önemli olan bu girişimleri nasıl bir bilgi donanımıyla yaptığımızdır. ileriye dönük iyi bir sonuç alabilmek için olabildiğine araştırmaya, gelişmeye ve geliştirmeye zaman ayırıyor muyuz? Bu girişimlere dahil olmak ve gerekli insan gücünü sağlamak için profesyonel anlamda değişim şart olmuştur. Bunu böylece bilmek gerekli ve yeterli tek koşuldur.

Hepinize huzur dolu günler diliyorum.

 
Toplam blog
: 19
: 772
Kayıt tarihi
: 05.12.06
 
 

İstanbul'da oturuyorum. Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü 3. sınıf öğrencisiyim. Tabi bu iktisadi ..