Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '08

 
Kategori
Hukuk
 

Site kapatma cezaları ve temel özgürlükler

Bütün toplumların çağdaş hukuka ve hukuku adil dağıtan yargı organlarına, yani mahkemelere ihtiacı vardır. “ Bir gün size de lâzim olur “ klişeleşmiş söylemini akıldan çıkarmadan, hukuk düzeninin erdemlerini sonsuza dek savunup, değişen koşullara göre, hukuk kurallarını çağdaş dünyaya uyum sağlıyacak şekilde yenilemeliyiz. Konunun ayrıntısını uzmanlarına birakmak kaydıyla, sıradan bir vatandaş gözüyle, demokratik, laik hukuk sistemini yakından izleyen bir kişi olarak, çevremizde gelişen ve bizleri de yakından ilgilendiren site kapatma cezaları hakkındaki görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.(1)

Düşünce ve ifade özgürlüğü, bireyin düşündüğünü ifade etmesi ve insan olmanın yüceliğini göstermesi bakımından çok önemlidir.(2) Aynı zamanda anayasa ile güvence altına alınan insanın en temel haklarından biridir. Ancak, düşünce serbestçe ifade edilemediği sürece, soyut bir kavram olarak hiçbir anlam taşımaz. Açıklandığı zaman değer kazanır ve aksiyona dönüşerek varlığından pozitif veya negatif söz ettirerek yaygınlaşır. Ya kendine taraftar bulup kabul görür veya tepki görerek reddedilir. Bu özelliği ile ifade özgürlüğü, demokratik toplum düzeninin zorunlu unsurlarından biri olup, yeni ve daha değişik fikirlerin varlığını ancak onun sayesinde tanır ve öğreniriz. Bu özgürlüğün kullanılması, basın ve yayın hürriyeti ile de yakın ilişki içindedir.

Geçmişten günümüze gelinceye değin, insanlar hep ileri sürdükleri fikirleri ile öne çıkmış, doğruluğu toplumca kabul gören yeni fikirlerin sosyal hayata geçirilmesi için, büyük mücadeleler vermişlerdir. Bazı internet sitelerinin ülkemizde kapatılması, düşünce ve ifade özgürlüğünün tartışmasını yeniden gündeme getirmiştir. You Toube, Blogger, Blogstop. com sitelerinin kapatılmasını, düşünce ve ifade özgürlüğünü savunma mücadelesini başlatma adına, yeterli bir sebep olarak görüyorum. Nobel ödüllü yazarımız sayın Orhan Pamuk da Frankfurt uluslar arası kitap fuarının açılışında yaptığı konuşmada ifade özgürlüğünden söz ederek, törene davetli olan Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’e YouToube’in kapatılması konusunda serzenişte bulunarak, mücadeleyi çoktan başlatmış bile…(3). Bu durum, site kapatma yasaklarının kalkması için çıkış noktası olup, verilen mesajla uluslar arası siyasetin önemli bir aktörü tarafından başlatıldiğini göstermektedir. Artık bizim de dünya siyasetini etkileyecek güçte, ödüllü bir yazarımız var. Böylesine dünyaya açık bir platformda konunun dile getirilmesi bile, ifade özgürlüğü adına kayda değer bir gelişmedir. Bütün bireylerin sahip olduğu bu özgürlük hakkı, demokratık toplum düzeninin olmazsa olmazlarından biridir. Düşüncelerin açıklanmasının yanısıra, ifade edilmeye konu olabilecek bütün ilkelerin diğer dış dünyaya aktarımına firsat tanıyan, geniş kapsamlı bir özgürlüktür. Bu aktarım işlemi kitle iletişim araçları vasıtasıyla, yazılı ve sözlü olabileceği gibi, görsel iletişim araçlarıyla da olabilir.

Bizde ve tüm demokrat dünyada, benzer nedenlerle düşünce ve ifade özgürlğüne sınırlamalar getirilmektedir. Bunlar olağüstü dönemlerde kamu düzeni, kamu güvenliği, ulusal güvenlik, ülkenin bütünlüğü ve genel ahlak konularını içeren sınırlamalardır. Havadan sudan sebeplerle bu özgürlüklerin kullanımı engellenemez. Düşünce ve ifade özgürlüğu demokratik gelişmenin ve yenilenmenin de temel dayanağıdır. Yazı yazarak görüş ve düşüncelerini ifade eden bir gazeteci bu haktan nasıl yararlanıyorsa, ayni anda gazete okuyucularının da yararlanabileceği bir özgürlüktür. Düşünceyi ifade etme yoluyla yapılan toplumsal ve bireysel etkileşim, öğrenmenin temel kuralı olup, toplumsal gelişmenin dinamiği olan kültürlenmenin de temelini oluşturmaktadır.

Bilginin, eğitimin ve kültürün iletişim araçlarıyla serbest dolaşımına bağlı olarak dünya genelinde paylaşılması, halkların eğitiminde gelişme sağlamakla kalmaz, farklı kültürlerin etkileşimiyle kültürel zenginleşmeye ve dünya barışına da katkı yapar. Ayrıca, ifade özgürlüğünün kullanılması halinde, kişiler fikirlerinin doğruluğunu veya yanlışlığını test etme olanağına da sahip olacaklardır. Bu da yanlışların dışlanarak, bilimsel doğruların hakim olduğu daha demokratik, daha çağdaş bir toplum düzeni kurulmasına imkan sağlayacaktır. İçinde bulunduğumuz yüzyıl her ne kadar düşünce ve ifade özgürlüğünü en geniş biçimde kitlelere sunuyor olsa da, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini kullanma kararlılığına karşı, iktidarların da öteden beri kullandırmama hususunda direnç gösterdikleri bir gerçektir. Oysa, T.C. Anayasası’nda yer alan düşünce ve kanaat hürriyeti, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, haberleşme hürriyeti, basın hürriyeti gibi temel hakların sınırlandırılacağı yukarıda ifade edilen olağanüstü haller, yasalarda gösterilmiştir. Kaldı ki, ülkemizin de taraf olduğu birçok uluslar arası insan hakları belgesinde ve imza attığı AB’nin birçok sözleşmesinde de güvence altına alınan bu haklar, Türkiye’yi olduğu kadar, tüm demokratik dünyayı da bağlamaktadır. Tam da İlerleme Raporu’nun yayımlanacağı bir sırada, AB Komisyonu’nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn’in Ankara Antlaşması’nın 45. yılı nedeniyle bir konferansta yaptığı konuşmada, “ vatandaşların hak ve özgürlüklerinin genişletilmesini sağlamak amacıyla yargı ve anayasa reformu yapılması gerektiğini ifade etmesi ve ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü de bir başka reform önceliği olmalı “ değerlendirmesi, ülkemizdeki siyasilere önemli bir uyarı niteliği taşıdığı izlenimi vermiştir. Konuşmasının devamında, “Giderek ciddi bir endişe kaynağı haline gelen, basına yönelik olumsuz atmosferi ya da internet sitelerine uygulanan yasakları düşünüyorum “ demesi ise, basın özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü alanlarında AB standartlarından çok geride kaldığımızı göstermektedir. (4)

Sınırları belli olmayan, sanal bir ortam olan internette yer alan web sayfalarına dünyanın her yerinden erişilebilir olması, internette işlenen suçların da mekan belirsizliği olduğu gerçeğini gösterir. Genel olarak suçlar işlendikleri mahalde dava konusu oldukları için, bilgisayar aracılığıyla işlenen suçlarda da bir başka belirsizlik ortaya çıkmaktadır. Acaba işlenen suçta, yayının girdiği yer mi, yoksa suç işlenen her ülke mi dava konusu yapılacaktır. Bu durum ülke boyutlarını aşan uluslar arası bir hukuk sorunu ile karşı karşıya olduğumuzu göstermektedir. Dünyadaki demokratik uygulamalar da dikkate alınarak, sorunun çözümünü hukukçulara birakırken, üzerinde dikkat çekilmesi gereken bir konu, site kapatma kararı ile suçun ve cezanın şahsiliği ilkesinin ihlâl edilmiş olmasıdır.. Ceza hukukunun en önemli kurallarından biri olan “suçun ve cezanın şahsiliği” ilkesine uyulmayarak suçludan başkası, yanı suçlu olmayan bir kitle de cezalandırılmıştır.(5) Birkaç kendini bilmezin kişisel kusuru yüzünden kapatılan web sitesi, yine ayni sitede sayfası bulunan on binlerce internet kullanıcısının ifade özgürlüğünü yok sayarak cezalandırmıştır. Yanlış hesap Bağdat’tan dönerse, yanlış karar da bir gün mutlaka Yargıtay’dan dönecektir. Yeter ki, hukuka olan inancımızı ve güvenimizi kaybetmeyelim.

İstanbul, 5 Kasım 2008

1.) ://www.tbmm.gov.tr/Anayasa.htm

2.) ://www.egm.gov.tr/egitim/dergi/eskisayi/32/web/makaleler/Mustafa_KARABAL.htm

3.) ://www.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&hn=10880&kn=12

4.) //www.milliyet.com.tr/Siyaset/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&Kategori=siyaset&KategoriID=&ArticleID=1011852&Date=06.11.2008&b=Olli%20Rehnden%20basin%20ozgurlugu%20vurgusu&ver=48

5.) ://www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/178.doc
 
Toplam blog
: 72
: 1140
Kayıt tarihi
: 09.12.07
 
 

Rize merkez ilçeye bağlı Yiğitler Köyünde doğdum. Lise bitinceye kadar ilk gençlik yıllarımı geçird..