Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mayıs '11

 
Kategori
Deneme
 

Sitemsizim

Sitemsizim
 

sitem


Dans ederek inen kar taneleri
Düşmeden yok oluyor
İçimin karanlığında… 

Dışarıda yağan karı seyrediyorum hüznüm gözlerimden akarken, içimdeki gri hüznü, kederi yok etmesini bekleyerek. En azından şehrin çirkin görüntüsünü kapatıyor yoğun kar. Beyaza bulanıyor yer gök. Dans edercesine düşen kar tanelerini seyretmek kasvetimi azaltsa da içimin kuyusuna düşmeme engel olamıyor. Elimde değil… 

Seyrediyorum dışına savrulduğum hayatı akıp giderken penceremden. Hayatımla beraber, beden fonksiyonlarım da duruyor adeta. Acı veriyor nefes almak, her nefes de sensiz nasıl yaşadığıma şaşarak. Beynimin her kıvrımında sen yüklüyken sensizliğe alışamıyorum, düşünemiyorum. Kalbim yokluğuna isyanda. Gözlerim güzellikleri görmek istemiyor; güneşe bakarken bile zifiri karanlıklardayım. Yaşam belirtilerim düz bir çizgi, ölüm anımı işaretleyen. Ölüm saati, 23.30. dııııııııııııttttttt……….. 

Araf’ta kaldım; bedenim burada, ruhum gitti çoktan. Dönmem veya ölmem için, elimden tutup nereye çekseler giderim, ikisi de benim için farksız birbirinden. Yaşarken ölmek bu mudur? Bilmiyorum… Acının şiddeti öyle büyük ki çıkamıyorum şoktan. Kardan medet ummuştum, o da işe yaramıyor. Tane tane özlem yağıyor gökten kar yerine. Boğuluyorum yokluğunla. Sensiz geçen her an derin bir yara açıyor yüreğimde. Kanım akmak istemiyor damarlarımdan. Hiç durulmuyor gözyaşlarım, kuruyor göz pınarlarım. İçime akan damlalar buz parçalarına dönüşüyor. Dışarıdaki kıştan daha soğuk sensizlik. İçim de dışım da kış şimdi.
Gece, katran karası, ay bile yok. Yıldızları, damı götürdün ışığınla birlikte. Onları bana bıraksaydın. Yıldızımıza bakar, “orda, benden uzakta, ama yine ışık saçıyor” diye avunurdum. Karanlıktan kokan küçük bir kız çocuğuyum yokluğunda. Gece bitmek bilmiyor. Uyku adresimi unutmuş. Yatağımda kokun kalbimde sen. Gözümü kapasam sen, açsam yine sen. İlişkimiz, teninde mahsur kalışımın efsanesiymiş meğer. 

Yoksun artık, öyle mi? İnanamıyorum ne kadar mutluydum oysa. Çiçekler açardı gülünce yüzümde. Bulmuştum diğer yarımı. İçimde bir yanardağ harekete geçerdi dokunduğunda, alev alırdı tenim. Gözlerinde kaybolurdum bana baktığında, erir akar yok olurdum. 

Giderken bunu düşündün mü hiç? Sahi neden gittin? Ne zaman yabancı oldum yüreğine? Sorular öylece cevapsız bakıyor bana, hırpalıyorum kendimi. Sinsice nasıl tükettiysek sevgimizi, hiç hissedemedim şimdiye dek... Kızmıyorum sana, gittiysen bir sebebi vardır kendince mutlaka.
Artık yoksun, baş başayım yokluğunla … 

 
Toplam blog
: 3
: 315
Kayıt tarihi
: 08.05.11
 
 

Okula başladığım andan itibaren tutkum olmuştur okumak. O zamanlar elime ne geçerse okuyordum. Sonra..