Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Mart '12

 
Kategori
Güncel
 

Sivas, bir "Alevi davası" değildir!

Sivas, bir "Alevi davası" değildir!
 

1993 yılında Sıvasta olanlar Alevi-Sünni çatısması değildi. Böyle gösterilmek istendi ya da böyle sonuçlandırılmak istendi ama başarılamadı.

Alevi-Sünni çatısması başarılamadı ama sanki başarılmış gibi propaganda edildi. Sanki olayın bir yanında Sünniler, bir yanında Aleviler varmış inancı bugün bile bazılarında sürüp gidiyor.

Oysa, asla öyle değil... Olayın bir yanında, Alevi-Sünni çatısmasından sonuç elde etmek isteyen bir "yönetim anlayışı", öbür yanında ise, içinde Alevilerin de bulunduğu bir kısım insan...

O gün Madımak otelinin önünde toplananlar Alevileri yakmak için toplanmıyorlar. Resmini verdiğim gazete manşetinde görüldüğü üzere, o gün orada toplananlar( yani provoke edilenler) Aziz Nesin'in Peygamberimiz ve Kuran için söylediği hakaret dolu sözler için oradalar.

Ne var ki, bu kalabalıkları proveke ederek oraya toplayan "kuvvet", işin sadece protesto ile kalmasını istemiyor... Şundan anlıyoruz ki, o günün görünen devletinin başında bulunan Erdal İnönü bile by-pas ediliyor, etkisizleştiriliyor...

1993 Yılı aslında bu türden pek çok "derin eylem"lerin yılı... Pek çok ses getirici cinayet işleniyor; sonra anlaşılıyor ki, bu kanlı olaylarla "derin hakimiyet"  sürdürülmek isteniyor. Ne var ki, bunlar bile Refah iktidarını engelleyemeyince derin güç yüzeye çıkıp 28 Şubat darbesini gerçekleştiriyor.

Bugün bu katliamın zaman aşımına uğraması vicdanları kanatıyor... Ancak, o günün meri kanunlarının zorunlu gereği olan bu durumu, bugünün iktidarlarını yıpratmak için kullanmanın da iyi niyetle bağdaşır yanı bulunmuyor.

Hatta, Sivas'ta katliamın fitilini ateşleyenlerin bir kuzudan "iki post" çıkarmak niyetinde olduğu anlaşılıyor bugün. O zaman bu cinayetler üzerinden iktidar devşirenler, şimdi aynı cinayetler üzerinden iktidar "devirmeye" çalışıyorlar kısacası...

Mahkeme, olayda dahli bulunan "kamu görevlisi" tesbit edemediği için suçu, "insanlık suçu" içerisinde değerlendiremediğini ifade ediyor. İşte, zurnanın zırt dediği yer burası... Bu suçta "kamu görevlisi" her hangi birinin sorumluluğu tesbit edilemiyor... Yani tam bir "fail-i meçhul" durum...

Peki, buna karşı bugünün iktidarın yapacağı bir şey var mı?... İktidar yapacağını yapmış 2005 yılında çıkan kanunla zamanaşımı uzatılmış, ancak hukukun evrensel kuralı, sanık aleyhine durumlarda kanunların geriye doğru işletilememesi gerçeğidir. Hal böyle iken, birilerinin AKP iktidarını suçlaması ya adamakıllı safdilliktir ya da yukarda değindiğim gibi bir kuzudan iki post çıkarma çabasıdır.

O günün davalı avukatlarının bazılarının bugünün AKP si içinde olmasının da şaşılacak bir yanı yok... Çünkü, Sivas katliamından sonra, prove edilerek orada toplanan insanlar Sünnilerdi... Bunların mahkemelerinde yine Sünni avukatların savunma yapması da çok tabiidir. Kaldı ki, suçu ne olursa olsun, her insanın savunma hakkı vardır.

Sivas yangını, bir "Alevi davası" değildir. Sivas yangını, bu ülkenin tebasını birbirine kırdırarak idare etme anlayışı içerisindeki "derin güç"lerinin çok sayıdaki eylemlerinden biridir. Nitekim, Sivas yangınından iki gün sonra Başbağlar'da 33 masum insan vicdansızca katledilmiş ve bunun da Sivas'ın intikamı olduğu özellikle katillerin ağızlarından dillendirilmiştir.

Demek ki istenen yüzlerce yıldır bir arada yaşayan Alevi ve Sünni insanları birbirine düşürerek aradan güç devşirme çabasıdır. Bugün Alevilerin, Sıvası bir Alevi katliamı gibi gösterme çabaları, aslında farkında olmasalar da bu tezgahın müsebbibi "derin güç" ün işine gelmektedir.

Sivas'ta Aziz Nesin, Peygamberimize ve Kurana hakaret edici laflar ettiği için protesto eylemi düzenlenmiş( bu arada Peygamber ve Kuran sadece Sünnilerin değil Alevilerin de peygamberi ve Kuranıdır) ve bu eylem özellikle bir katilama dönüştürülmüştür.

Dersim'den başlayarak pek çok vahim hadisenin gün yüzüne çıktığı şu zamanda hala bu tür olaylardan dersimizi almayacak mıyız?

Biz bu dersi almazsak, aynı olayları, aynı şekilde tezgahlamaktan geri durmazlar... Çünkü, derin planlar işe yaradağı sürece  projelendirilir ve uygulanır; işe yaramayan planlar ortadan kaldırılır...

İnşallah bu ülke, bir daha böyle acılar yaşamaz!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..