Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '09

 
Kategori
Güncel
 

Sivas'ın yollarına, yurdumun yarınlarına ...

Sivas'ın yollarına, yurdumun yarınlarına ...
 

Madımak otelinde 2 Temmuz 1993’te yaşanılan trajediyi yüzeysel olarak anmakla yetinmek, neye yarar? Can ve can’andılar... ‘ekmeklerini paylaşır gibi, Türkülerini yakmaya gelen-de” ölürken de insandılar.. -kadın, çocuk, ozan- el ele göğe yükselende…

O gün yaşanılanlarla sınırlı değil ortak acılarımız... “Yaşanılanlar” ile Sivas’ımızı, olup bitenlerle uygarlığımızı ayrı tutan sağduyu anlayışıyla ağıtların yakılmasında teselli payı buluyorum... Öyle yazanlar olmasa yine yazmayacaktım...

Madımak olayı ne bir kente, ne bir zaman kesitine indirgenebilir ne de siyasi görüş veya Alevi-Sunni, gerici-ilerici, sağcı-solcu ayrımıyla açıklanmaya çalışılarak, içimize gömülebilir. Acısı gibi belki derindedir.

Bu toprakların uygarlık envanteri, halkımız, kendi haline bırakıldığında, “faşizm ve ırkçılığa” çok uzak bir gönül olgunluğuna sahip olduğunu kayıtlar.

Diğergamlık içinde yaratılanı “hoş görmüştür”; Musevi, Süryani, Ermeni ayırmamıştır, zencileri ya da çekik gözlüleri tanımadan da sever halkımız; beraber ağlamaya beraber gülmeye daim hazırdır, Anadolu. Nerede kaldı ki, alevi-sunni ayrışa ve vuruşa…

Onun için Sivas’ta, Madımak Oteli’de, ondan önce Çorum, Kahramanmaraş’ta, sonrasında dağlarında yaylalarında benzer ağlatılar; olayların arkasındaki kışkırtıcı ellerin parmak izleri aranmadan- kolayca anlaşılamaz. O izleri de bizler, sıradan insanlar, ortaya çıkaramaz.

“Bizi birbirimizden değil, birbirimize düşürmek isteyebileceklerden esirgemek”, gerçekleri bilmeyi de zorunlu kılmaktadır… Ne ki gerçeğe giden yolda, Uğur Mumcu gibi bir aydınlanmacı da, aynı yılın Ocak ayında, bir tuzakla koparıldı aramızdan. “Çok sayıda benzer olaylardan” biri olarak düştü tarihe.

Ve 2 Temmuz, daha sonrası Solingen'de, Mölnn'dekine benzer gibi, TV ekranlarındaki haliyle, sanki 11 Eylül gibi, alev alev gözümde.. Yazarları okuyorum “devlet neredeydi saatlerce?” diye haklı olarak soruyorlar...

Anılar...

Ya yarınlar?..

Okullarda, sosyal etkinlik ve yapılarda, tarihimizin doğru öğretilmesi… inancımızı yaşarken ayrışan geleneklerin bizi kardeş olmaktan çıkarmadığı; “farklılıklarımızın” zenginliğimiz olduğunun özümsenmesi ve özümsetilmesi çok önemli...

Türkiye’nin tümünde ve Sivas’tan daha çok sayıda Türkü, şarkı, şiir üretilmesi, tiyatroya, sinemaya giden, arada bir bile olsa ibadetin kapısına olsun ailece de gidilen bir yaşam.

Daha fazla sayıda kızların okuduğu, bilim dallarına spor alanındakilere denk yatırım yapılan bir belde…

Yiğitlerin diyarı.

Diyarların barışı.

İşte o zaman bir daha Madımaklar kundaklanamaz. O zaman –gereğinde imeceyle bile olayın geçtiği yerdeki lokantaya –hemen- başka bir yer gösterilir, kimse de bundan gocunmaz.

Sivas okurdur. Sivas, yazar.. “kurban olam kalem tutan ellere” diyen o tek dizelik evrensel ansiklopedi yaşama daha çok yansır; Türkiye, yaşar.

Ozanlar dirilmese de eserleriyle yenileri gelir yerlerine.

Anılarıyla, acılarıyla ama daha çok umutlarıyla ve güzel yarınlarıyla yaşar Anadolu.

 
Toplam blog
: 374
: 491
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Merhaba! Toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel olgularla ulusal ve evrensel düzlemde ilgilenme..