Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mayıs '09

 
Kategori
Güncel
 

Sivas Kampı Sürgünleri

Sivas Kampı Sürgünleri
 

milliciler..


27 Mayıs 1960 ‘ı nerdeyse son 10 yıla kadar bir darbe değil ilerici bir gelişme olarak bilirdim. Ezberdi, babam Dil Tarih Coğrafya Fakültesi mezunu o yılları anlatırdı, nasıl bir devrim! olduğunu o günkü olayları. Babam solcuydu yani CHP’li.. Babadan oğla ezber halkçı Ecevit'ten ben de solcu oldum sonraları.. Babamın kemikleri sızlıyordur yattığı yerde benim CHP’ yi artık bir nazi partisi olarak tanımlamam nedeniyle..

Memlekette en ileri demokratik anayasa da o dönemde yapıldı diye algılamıştım ...
27 Mayıs deyince hep akıllara Menderes ve arkadaşlarının idamı gelir, ben Sivas Kampı sürgünlerini son yıllarda öğrendim. Nedir ne değildir, en azından benim gibi uzun yıllar kendini solcu sanan ya da benimle aynı nesil ezbercilerin de atlamış olacağını varsayıyorum.

Geçmişte bir çok olay Cumhuriyet Gazetesi tezgahından fışkırmış. Bu sivas sürgünleri meselesi de öyle gözüküyor.

Cumhuriyet gazetesinde “Milli Birlik Komitesi’nin yakında yayınlayacağı belgelere dayanılarak DP grubu içinde bir Kürdistan hükümeti kurulması yönünde çalışanların varlığının ispat edildiği ileri sürülüyor. DP iktidarının, Şeyh Said’in oğlunun Rus yapısı ciple Doğu’da propaganda yapmasına göz yumduğu ” şeklinde bir haber çıkıyor. Yine o günlerde Hakkari, Van, Siirt, Mardin, Diyarbakır gibi sınır illerinde Molla Mustafa Barzani hareketine destek eylemleri yapıldığı yönünde iddialar ortaya atılıyor. Bölünme ve Sovyet komünistlerinden kaynaklı bir tehdit algılaması yayılıyor.

Basın her dönem aynı vatani görevi yerine getiriyor. Bugün Ergenekon ve benzeri meselelerde olanlara şaşmamak gerekir. Şaşkınlığımız yakın tarihi bilmemekten kaynaklanıyor. Hep aynı oyunlar. Medya, bürokrasi, yargı..

Darbeden dört gün sonra, 31 Mayıs 1960’ta, Cumhuriyet gazetesinde yukardaki haberin yayınlanmasının ertesi günü, 1 Haziran 1960’ta, bölgelerinde etkili olan toprak ağalarından, aşiret reislerinden, şeyhlerden ve Kürt milliyetçisi olduğundan şüphelenilen toplam 485 kişi tutuklanarak Sivas-Kabakyazı’da açık arazide kurulan bir kampa kapatılıyor. O günün gazetelerinde bu konuda hiç bir haber çıkmıyor.

Olay ortaya çıktığında gerek Milli Birlik Komitesi (MBK) adına yapılan açıklamalarda, gerekse de gazetelerde yazdırılan yazılarda, sürekli ‘ağalık ve şeyhlik düzeninin yıkılmasına’ vurgu yapılıyor. Örneğin 19 Ekim 1960 tarihli Öncü gazetesinde Genelkurmay eski Başkanı Ragıp Gümüşpala’nın şu sözleri yer almış: “Şarkta, ağa, bey, şeyh denilen 35-40 kadar köye sahip kişiler, derebeylikler hâlâ mevcuttur. (...) Bölgelerinde Türk harfleri ile tedrisata muhaliftirler. Köylüyü her surette baskı altında tutarlar. ... Köylülerimiz Türklüklerini müdriktirler. Kürtlük propagandası sırf derebeyliklerinin devam edebilmesi için şeyh ve beyler tarafından halka yayılmaktadır.” MBK bildirisindeki şu satırlar ise adeta 1930’daki ırkçı tezlerin tekrarı gibiydi: “Türkiye’nin bütünüyle yalnız Türklerin vatanı olduğu, başka gayeler taşıyan birkaç kişiye benimsetilecektir.”

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan buraya getirilen 485 kişi arasında ı Dengir Mir Mehmet Fırat’ın dedesi Zeynel Turanlı, günümüzün önde gelen Alevi liderlerinden İzzetin Doğan’ın babası Hasan Doğan , eski DYP Milletvekili Sedat Bucak’ın babası Hakkı Bucak ve amcası Mehmet Bucak, Hak ve Özgürlükler Partisi (HAKPAR) Genel Başkanı Sertaç Bucak’ın babası ve dönemin Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi (T-KDP) Başkanı Faik Bucak (1966’da suikasta kurban gitti), Deniz Gezmiş davasının savcısı Baki Tuğ’un babası, Şeyh Said’in oğulları (ailenin o sıradaki reisi Abdülmelik Fırat da Yassıada’da idi), Van’dan Kartal, Hakkâri’den Ertuş, Diyarbakır’dan Ensarioğulları ailelerinin üyeleri ve Said Nursi’nin 22 müridi varmış.

Getirilenlerin tümünün menkul ve gayrimenkul mallarına el konulmuş. Sivas Kampı sakinlerinden bir bölümü, 7 Ekim 1960 günü, yürürlükteki 2510 Sayılı İskân Kanunu’na ek olarak çıkarılan ve “Sosyal birtakım reformları yapabilmek, ortaçağın Türkiye’de yaşayan düzenini yıkmak, ağalık ve şeyhlik gibi müesseseleri yıkmak” gayesi ile çıkarılan 105 Sayılı Kanun’la Kürtlerin adeta bağışıklık kazandığı sürgünle tekrar karşı karşıya gelecekti. Sürgüne gidecek 54’ü DP’li, biri Cumhuriyetçi Köylü Millet Parti’li 55 kişiyi “Babam Şarkın cellâdıydı, ben de sizin cellâdınız olacağım” diye övünen İçişleri Bakanı Muharrem İhsan Kızıloğlu seçmiş. Bu 55 kişi, Aralık ayında Antalya, İzmir, Burdur, Muğla, Afyon, Isparta, Manisa, Çorum ve Denizli’de zorunlu ikamete tabi tutulmuşlar.

21 Kasım 1960’ta 193 kişi tahliye edilmiş. Geriye kalanlar dokuz ay kampta kaldıktan sonra, üç aylarını sekiz vilayetin nezarethanelerinde geçirip, üstüne de iki buçuk yıl sürgün hayatı yaşadıktan sonra, 55 sürgünle birlikte Ekim 1963’te çıkarılan genel afla serbest kalmışlar. Devlet kendilerinden özür dilemediği gibi, kamptan ayrılırken, yemek parası olarak 400 liralarını kesmeyi de ihmal etmemiş.

Bu politika günümüzde de hâlâ devam ettirilmeye çalışılıyor. Somut olarak barış çabalarının öne çıkmaya başladığı ve her Türk asker doğar sloganları ile asker sevklerinin yapıldığı günün ertesi Çukurca kırsalında arazi arama tarama çalışması yapan askeri araç, önceden döşenen mayına çarpıyor. Olayda 6 asker şehit olurken, 8 asker de yaralanıyor. Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçakları Irak'taki PKK mevzilerini bombalıyor. Söz edilen ateşkesin bitimi dahi beklenmeden olanlar oluyor. Yani buna bu ülke halkları birlikte kitlesel tepki vermeli artık..

Barış isteyenler birlikte yaşamı savunanlar kendini daha fazla göstermeli. Henüz vakit varken..


kaynak : Musa Anter, Kımıl, Avesta, 2000.
Ayşe Hür / taraf

 
Toplam blog
: 444
: 1284
Kayıt tarihi
: 13.09.07
 
 

MB zengin kültürel bir eksen; düşüncelerimizin buluştuğu, tartıştığımız, birbirimizi etkilediğimi..