Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '10

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Sivil Postal’ın şifreleri

Sivil Postal’ın şifreleri
 

Postal sesine âşık heveslilere önemle duyurulur.


Despotizmi savunan insanların çirkin emellerine alet ettiği,

Uyduruk, ama çok da yeni bir darbe şeklidir sivil postal.

Kan ve getirim üzerine palazlanan efendilerin birikimleri biraz azalınca;

Sivil darbe, sivil faşizm ve sivil vesayet’in olduğu iddialarını ortaya attılar.

Öncelikle, bunların hepsi ısıtılmaktan altı tutmuş temcit pilavıdır.

Altyapısı iyi hazırlanmamış, işçilikten mahrum, sahteliği çok da aşikar,

Düşünce ve analizden yoksun, manipülatif sosyal mühendislik icadıdır,

Sivil Faşizm veya darbe.

Bu darbe Türkiyeliler tarafından asla benimsenemeceği bilinmesine rağmen ortaya atılmaktadır ki,

Asıl niyet, asıl istek ve asıl destek askeri bir darbeyi teşvik etmek.

Demokratik standartların yükseltilmesi, temel hak ve özgürlüklerin geliştiriliyor olması,

Birilerinin canını fena halde sıkıyor olmalı ki,

Teksir kâğıdını fotokopi makinesine takıp aynı telden çalan onlarca yazar öne sürülmüştür.

Aynı beyince düşünülmüş ve aynı kalemle gazete köşelerine serpiştirilen, servis edilen bu proje ilk değildir elbet.

Ancak son da olmayacaktır.

Bugün iktidarda olan mevcut parti;

2002 Genel Seçimlerinde; %34, 29

2004 Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde 41, 06

2007 Genel Seçimlerinde; % 46. 58

Ve son olarak da 2009 Mahalli İdareler Seçimlerinde; 38.08 oranında

Aldığı oyla iktidar.

Mecliste bugün, İktidar partisi,

Ana muhalefet, Muhalefet ve Grubu bulunan muhalefet partileri bulunmaktadır.

Tüm komisyonlar milletvekili sayısına veya aldığı oy oranında teşekkül ettiğine göre,

Ve tek partili sistemden bahsetmenin mümkün olmadığı da aşikâr olduğuna göre,

Söylenenlerin çok daha farklı şeyler olduğu ortadadır.

Bunların çok önceden çalışılmış,

Sahteliği de hemen fark edilen,

Mantıki hiçbir tutarlığı olmayan, özüyle çelişen iddialardır.

Tek partili diktatörlük,

Veya polis devletine doğru sürüklendiği gibi nakıs düşüncelerin temelinde;

Türkiye’nin hızla demokratikleşmeye doğru gitmesindendir.

Son yıllarda yapılmak istenen iyileştirmeler, gelişmelerle,

Sahaları daralan nakıs ve kem düşünce ürün sahibi kişi veya kişilerin ortaya attığı,

Bir iddia olarak tarihteki yerini alacaktır.

Zira bu, darbe yolunu açmak için hazırlanan sinsi planın devamıdır.

Eğer darbe istiyorsan halkın teveccühleriyle iktidara gelen partinin meşruiyetini sorgularsın.

Görünen ara farkla önde olması kimin umurunda.

“%90 oyla gelseniz bile muktedir olamazsınız” sözleri hala hafızalarda tazeyken,

Bugün meşruiyeti sorgulanması planının günü birlik olmadığı çok öncelerden,

Ancak acemice hazırlandığını görüyoruz.

Kimden gelirse gelsin;

Nasıl gelirse gelsin,

Demokrasiyi rayından çıkararak oluşturulmak istenen tüm yapılaşmalar

Halka rağmen halk için istenen ucube isteklerdir.

Despot ve faşizm dipçiği altında ezilen onurlu milletlere bunu reva görenler,

Tarihin karanlık sayfalarına gömüleceklerdir.

12 Eylül zulmünü bu halka yaşatanların sorgulanması,

Kanun önünde hesap vermeye zorlanması konuşuluyorken,

Demokratik haklarını demokrasi alanında kullanan siyasi bir partiye “darbeci” isnatları düşündürücü değil midir?

Sivil postal saçmalığına kanıt gösterenlerin,

Ajandalarında “basın susturuluyor” tezi bulunmaktadır.

Basın susturuluyor değil de, sakın “basın bölüştürülüyor ve tek seslilikten kurtuluyor” olmasın.

Ve sakın duyulan asıl rahatsızlığın;

Ahmet Çalık, Akın İpek, Ethem Sancak, Fettah Temince ve Albayrak’ların medya sahibi olmalarından kaynaklanmasın?

12 Eylül karanlığında halka zorla imzalatılan bir Anayasayı değiştirmenin konuşulduğu günde,

Bu milletin yarısının teveccühünü alan bir partiye Sivil vesayet, sivil faşizm yakıştırması yapanların aslında yeni anayasayla Türkiye’nin aydınlığa kavuşacak olmasından kaynaklanan kaygılarının eseri olmalı.

Paranoyak korkular oluşturarak,

Korkularına herkesi ortak etmek istiyorlar.

Bunu yaparken aslında geçmişte yaptıkları gibi tek ses ve tek renkle darbe çığırtkanlığı yapıyorlar.

Bugün gelinen noktada;

Din ve inanç özgürlüğüne sonuna kadar cevaz verecek bir anayasa tartışılıyor.

Kürt realitesi tanınıyor ve haklarının verilmesi gündeme geliyor,

Alevi halkımızın haklarından bahsediliyor ve Alevi Çalıştayı serileri düzenleniyor,

Ahmet Yesevi'siz, Hacı Bektaş'sız, Pir Sultan'sız, Hacı Bayram Veli'siz Türkiye'nin öksüz ve dayanaksız kalacağı,

"Yunus Emre'siz Türkiye dilsiz, Mevlânâ'sız Türkiye’nin ruhsuz kalacağı,

Sebahat Akkiraz'a kulak vermeyen Türkiye türküsüz kalacağı,

Tatyos Efendi'yi yok sayan besteler yarım kalacağı,

"Hoşçakalın İki Gözüm" diyen Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen şarkıların eksik kalacağı, Mehmet Akif'siz bir Türkiye tahayyül edilemezse,

Nazım Hikmet'siz Türkiye’nin eksik sayılacağı,

Ahmed-i Hani'siz, Bediüzzaman Said Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatının noksan kalacağı”

Gibi görüşü farklı olan çok sesliliği bizzat devletin iki numaralı resmi ağzından dinlediğimiz halde,

Bugün siyasi vesayet veya tek tiplilik anlamında kullanılan sivil faşizm yakıştırması ne kadar doğru olur?

Türkiye artık darbe çığırtkanlığı yapanlara fırsat vermeyecektir.

Postalın sesi nereden gelirse gelsin,

Aynı mukavemetin, aynı kıyamın, aynı dik duruşun sergileneceğinden hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Türkiye artık rutinin dışına çıkamayacak kadar demokratikleşme arzusu taşımaktadır.

Postal sesine âşık heveslilere önemle duyurulur.

http://www.servetbeki.com/

bekiservet@hotmail.com

 
Toplam blog
: 77
: 765
Kayıt tarihi
: 03.05.09
 
 

1968 Bingöl Merkez Ilıcalar Içpınar Köyünde doğdu. Aslen Bingöl Merkez Çukurca köyündendir. İlk v..