Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Sivil ve askeri mahkemeler...

Sivil ve askeri mahkemeler...
 

Alb.Dursun Çiçek, umarız, gerçekten Millet adına yetki kullanan sivil mahkemede yargılanır.


Son zamanlarda Türkiye gündemini en çok meşgul eden konu, "sivil savcılık ve mahkemeleri" ile "askeri savcılık ve mahkemeleri" arasındaki yetki tartışması ve bu konu etrafında yapılan farklı yorumlardır...

Ergenokon davası, sivil savcılık ve sivil mahkemeler tarafından yürütülmesine rağmen, İrtca ile mücadele eylem planı hala hangi savcılığın görev alanına gireceği hususunda bir anlaşmaya varılmış değil...Çünkü her iki savcılığın olaya bakış açısı farklıdır.

Askeri savcılık, İrticayla mücadele eylem planının hazırlayıcısı olan kişi askeri personel olduğu için, doğal olarak(özellikle askerler için) "kendi personelini koruma içgüdüsü" ile hareket etmiş ve eylem planına "bir kağıt parçası" muamelesi yaparak jet hızıyla yapılan bir sorgulama ile ilgili personeli salıvermiştir.

Sivil savcılık ve sivil mahkemeler, askeri olanları kadar özel bir dürtüyle hareket etmezler. Bu nedenle de, sivil savcılık, belgenin gerçeğini(yani ıslak imzalı olanı), bütün taleplerine rağmen Askeri savcılığa göndermek istememektedir.

Sivil mahkemeler ile Askeri mahkemeler arasındaki bu olaylara bakış farkı nereden geliyor?

Bu fark, bana göre askerlerin ve sivillerin demokrasiye olan eğilimlerinin ya da yaklaşımlarının farklılığından kaynaklanmaktadır...Bu farklılık, zaman zaman bazı olumsuzlukların da ortaya çıkmasına hatta biraz da asker-sivil çatışmalarına neden olmaktadır.

Bundan 20-30 yıl öncesinde, "askeri yıpratmayalım!" gibi uyarılar ya da çağrılar kamuoyu gündemine gelmezdi...Kurtuluş Savaşı sürecinde doğan "ordu-millet" özdeşliği, buna imkan vermezdi.

Asker, yaptığı her eylemi "Türk milleti için" yaptığını söylerdi...Halk da buna inanırdı; asker bu eylemi halkın fikrini almadan ya da ona haber verneden yapmış olsa da...

Ancak, geçen zaman içinde, halkın "demokrasi bilinci geliştikçe ve demokrasinin kendisine sağladığı hakların farkına vardıkça", "asker-ordu" özdeşliği, bana göre biraz gevşedi.... Asker, domokrasiye sivillerin olduğu kadar pek sıcak bakmayınca, yukarıda da değindiğim gibi "sivil ve asker arasında görüş farklılıkları belirmeye başladı"... Demokraside hiç yeri olmayan, "askeri yıpratmayalım" uyarısı ve "ordu göreve" çağrısı kamuoyu gündeminde yer almaya başladı.

BAKALIM...HER ŞEY MİLLET İÇİN Mİ ?

* 1961 Anayasası :

Bu anayasanın "başlangıç bölümünde", 27 Mayıs 1960 Hükümet darbesinin(anayasada "devrim" olarak geçiyor.cd.), meşruluğunu yitirmiş bir iktidara karşı direnme hakkını kullanan "Türk milleti" tarafından yapıldığı yazılıyor...

Oysa ki, aynı gün radyolardan yapılan anonslarda Alparslan Türkeş, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime el koyduğunu söylüyordu.

Hükümet darbesini yaptığı söylenen Türk Milleti ise, 26 Mayıs gecesinde ve 27 Mayıs sabahında yataklarında mışıl mışıl uyuyorlardı.

1882 Anayasası :

Bu anayasanın da "başlangıç bölümünde", 12 Eylül Hükümet darbesinin, Türk milletinin çağrısıyla gerçekleştirildiği yazıyor...

Bırakın Türk milletinin çağrısını, bu hükümet darbesinin olacağını, general seviyesinin altındaki askeri şahıslar bile bilmiyordu...Doğu Anadolu'da ise halkın büyük çoğunluğu (özellikle köylerde ve kırsal kesimlerde), darbeyi ancak bir hafta sonra öğrenebildi...

Askeri darbelerin, darbe teşebbüslerinin ve darbe girişimi gibi algılanan askeri muhtıraların da "Türk milleti adına" yapılıp yapılmadığını sizlerin yorumlarınıza bırakıyorum.

Şimdi de, anayasanın daha altındaki yasalara bakalım...

Ben hukukçu değilim, ama sivil "Ceza Muhakemeleri Usülü Kanunu"nun eskisinin ve yenisinin herhangi bir yerinde, bu mahkemelerin, "millet adına" görev yaptıklarınını belirten bir ibareye ya da nota rastlamadım.

Ama yine de bir açık kapı bırakıyorum; belki gözümden kaçmıştır diye...Burada, mesleği hukuk olan arkadaşlarımın devreye girmesini isterim doğrusu...

Ama bildiğim bir şey var; o da, genel olarak "askeri şahısları" yargılayacak olan Askeri Mahkemelerin, bu yetkisini "Türk milleti" adına kullanmasıdır.

NOT : Bakınız: Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanunu'nun(Tarihi:25 Ekim 1963; kanun No:353) Birinci Bölüm. Md.1

İlginçliğe bakın... Bütün ülke halkını yargılayan, suçluluğu ve suçsuzluğu hakkında karar veren "sivil mahkemelerin", "şu anda bildiğim kadarı ile", kuruluş ve yetki kanununda, Türk milleti adına görev yaptıkları ya da yetki kullandıkları notu bulunmazken (hukukçu arkadaşlarımın bilgi vermesini bekliyorum) genel nufüsun ancak 1/80'ini teşkil eden askeri şahısları muhakeme eden Askeri Mahkemeler, kuruluş ve yetki kanunlarında belirtildiğine göre bu yetkilerini Türk milleti adına kullanıyorlar...

SİVİL VE ASKERİ ŞAHISLARIN, SİVİL VE ASKERİ HAKİMLER VE SAVCILARLA İLİŞKİSİ...

Askeri personel, genelde, sivil yaşama fazla katılmayan kapalı bir birlektilik içinde yaşarlar. Görev anındaki ast-üst ilişkileri, askeri gazinolarda ve orduevlerinde arkadaşlık kavramı içinde sürdürülür... Birbirlerine olan sevgileri, saygı sınırları içinde abartılmadan yaşanır. Bu yaşamda, muharip subay ve idari subay sınıflaması arkadaşlığı etkilemez. Bir topçu ya da bir piyade sınıfı subayı ile aynı birlik içinde görev yapan, askeri doktor, askeri savcı, askeri hakimler aynı masada briç oynarlar, aynı masada yemek yerler ve mesailere aynı servis aracı içinde gider ve gelirler...

Bir askeri hakim ya da bir askeri savcı, aynı masada yemek yediği ya da içki içerek dertleştiği bir arkadaşının suçlu olarak karşısına geldiğinde acaba nasıl tavır içine girer? Elbette yasaların gereğini yapacaktır; yapacaktır ama bu yasalarda onu kurtaracak ya da daha az ceza almasını gerektirecek arayışlar içine girmez mi acaba?

Aynı durumun sivil yaşamda da olduğu söylenebilir... Ama, toplam nüfus içinde, yukarıda değindiğim gibi 1/80 oranındaki iki kesim arasındaki arkadaşlık ilişkilerinin ve yakınlığının aynı oranda olmayacağı da kesindir... Bir şehirdeki insanların çoğu birbirlerini tanımazlar ama bir köy içindeki insanların hepsi birbirlerini yakından tanırlar...

Son cümlem şu olsun :

Askeri Mahkemeler, yargılama yetkisini TÜRK MİLLETİ ADINA kullanıyormuş...

cdenizkent

 
Toplam blog
: 979
: 1425
Kayıt tarihi
: 11.12.07
 
 

İstanbul doğumluyum. İlk, orta ve lise öğrenimi İstanbul'da tamamladım. İstanbul Üniversitesi'nde..