Siyah İnci Eski Türk Filmlerinin Çakması Gibi

Kerime Nadir romanlarından senaryolaştırılmış gibi hatta!

Ki kendisi ellili yılların  bir numaralı aşk romanları yazarı olup, otuza yakın eseri yetmişli yıllarda beyaz perdeye aktarılmıştı.

Siyah İnci'de Hande Erçel ve Tolgahan Sayışman'ı görünce; Son Hıçkırık' ta Hülya Koçyiğit ve Kartal Tibet'i izliyor gibi oldum.

Geçmişte dizilerin yayın günü, saati, süresi belliydi.

Bir diziyi sadece bir kere izler, gelecek hafta devamını beklerdik.

İzlemeyi kaçırdığımız zaman, tekrar imkanı yoktu.

İnternet çıkınca mertlik bozuldu.

Bir de bunun üzerine kanalların dizileri yeniden yayınlamaya başlaması, iyice izleme karmaşası yarattı.

Hafta sonu neredeyse bütün dizilerin tekrarları var kanallarda.

Bilhassa yeni başlayan diziler belki izleyici çeker, takipçi yaratılır diye defaten ekranlarda.

Siyah İnci dizisinin ikinci bölümü imiş denk gelen şahsıma. Yarım saat içinde Kerime Nadir romanının sayfalarını iki binli yıllarda çeviriyor gibi oldum nedense.

Ki Kenan ismi de onun kullandığı isimlerdendir!

Melodram yüklü bir atmosferde evlilik hazırlığı içinde hazin bir iğfal olayı, fakir ama gururlu esas oğlan,  çaresiz bir esas kız, saplantılı aşık zengin bir çocuk, fettan kardeş, paragöz üvey baba, gariban anne sarmalında dolanan bir senaryo.

Araya gizem katmak adına bir yanda öldürülmüş kız kardeş, hapisten çıkan belalı abi ve kızı; tabii ki üçlü saç ayağı olarak birbirine bağlanacak olaylar sarmalı.

Neler olacağını söylemeli miyim?!

Belliiii, hem de ayan beyan.

İzlenir mi?! Sanmam.

Bir sezon belki o da  ortalarda ancak.

Yine  şöhret yüzü olan medyatik iki kişiye biçilen rol üzerine yazılan bir dizi. Kusura bakmayın hiçbir albenisi yok. Üstelik  rolleri üzerlerinde sığ kalmış oyuncuların, ikincil  roller daha uyumlu maalesef.

Siyah İnci deyince, aklımıza güzel bir at gelsin. İyi insanları ve hayatın zorluklarını  kitap sayfalarında öğrenmek daha büyüleyicidir her zaman!