Siyaset ve sadakat üzerine...

İnsana ve emeğe saygı, ahlakidir ve onurlu insanların da, tartışılmaz erdemi ve sermayeleridir.

Aksini iddia etmek, boşuna zaman kaybıdır. Ayrıca, hem emeğe, hem de onurlu insanlara saygısızlıktır.

İlişkilerde, insana saygısız davrananların ve bunu yaşam tarzı haline getirenlerin başvurdukları yöntemler bellidir.

Fırsat kollamak, yanlış davranmak, yalan söylemek ve ihanet etmek; onlar için bunlar, sıradan davranışlarıdır.

Tabii ki, iş bununla da sınırlı değil. Bu fırsat kollayıcıların, başka meziyetleri de vardır.

Örneğin; bu gün ‘evet’ dediklerine, ertesi gün ‘hayır’ diyebilirler. Ya da, iki adım sizinle yürürken, üçüncü adımda, yanınızdan ayrılabilirler.

Yani saf değiştirme, döneklik ve yarı yolda bırakma, onlar için ahlaksızlık sayılmaz. Aksine, bunları ulaşılması güç bir maharet gibi görürler.

Öte yandan, bulunduklar ortamlarda, kendilerine farklı davranılmasını beklerler. Umulan ilgiyi bulamadıklarında, tuhaf hareketler sergilerler.

Gerekirse, kimseye görünmeden, ortamı terk edebilirler. Şayet bunu beceremezseler, fazla sıkıntıya da gelmezler.

Sıkboğaz edildiklerinde, kendilerini alıkoymak isteyenlere, umulmadık mazeretler beyan edebilirler.

‘Günlü işim vardı, şimdi aklıma geldi...’

‘Telefon geldi, arkadaşlar bize geliyorlar... ‘

‘İlaç saatim geldi... ‘

‘Bir yere uğrayacaktım...’ Vs...

Durup, dururken tüm bunları neden anlatıyorum?

Nedeni ortada...

Yakın zamanda yoğun bir seçim sürecine gireceğiz. Süreçte, adaylar yukarıda belirtilen olumsuzlukların benzeri durumlarla karşılaşacaklar.

Bu nedenle, sonuç alıcı çalışmalar için deneyimlere ve öngörülere dayalı sağlıklı analizler, önem arz edecekler.

Esasen siyasetçinin siyasi arenada, 'evet'lerin ve 'hayır'ların gerçek manada anlam ifade etmediklerini, daima aklında tutması gerekir.

Yoksa siyasi zeminde sıkça saf değiştirenler, basit hamlelerle, onların hesaplarını alt-üst edebilirler!