Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Ekim '11

 
Kategori
İnançlar
 

Siyaset ve Ticaretin kıskacındaki Mevlana ile Çanakkale Şehitlikleri

Siyaset ve Ticaretin kıskacındaki Mevlana ile Çanakkale Şehitlikleri
 

Konya’da Mevlana türbesine gittiğimde bir rehberden dinlemiştim: Mevlana vefat edip mezarına defnedildiğinde, aynı yere daha önce defnedilen babası güya ayağa kalkmış… Babası demiş ki, ‘’senin gibi bir alimin yanında ancak ayakta durulur.’’ Elbet rehber bunu daha ağdalı bir dille anlattı. Bu sözleri duyunca gerçek anlamda şok oldum. Çünkü bu sözler Mevlana’nın huzurunda bir rehber tarafından söylenebiliyordu. Dışarı çıktığımızda hemen itiraz ettim ve kısaca anlattım bu olayın gerçeğini; Mevlana defnedildiğinde yapılan ilk tahta sanduka, Kanuni’nin yaptırdığı mermer sanduka yanına konmuştu… Sanırım çok değerli bulunduğundan eski tahta sanduka atılmamış, oraya dik olarak konmuştu… Hepsi buydu… Ancak rehber ‘’İnsanlara mucize lazım, onun için geliyorlar buraya’’ demişti… Sanırım o mantık başarıya ulaştı… Şu anda Mevlana Türbesi, Sema gösterileri hep bu mantıkla çalışıyor…

Tasavvuf ile İslam anlayışını birleştiren bir kişidir Mevlana… Ancak bugün gösterilen Mevlana başka bir şeye dönüşmüş durumda. Onun tasavvufla ilgili sözleri hiç öne çıkarılmıyor. Oysa tasavvuf evrensel bir düşünce sistemi… Bütün dinlerde ortak olan bir inanış… Temelinde insan tanrı ile bütünleşebilir, ona ulaşabilir… Ancak bunun için kendi egosundan kurtulmalıdır… Bu egodan kurtuluş için istemlerini yok etmelidir insan. Sema gösterileriyle tasavvuf kavranılmaz… Tasavvuf kavranılırsa Sema gösterileri anlaşılır.

Bugün evrensel olarak dünyada anlaşılan Mevlana, ülkemiz insanına apayrı bir kimlikle sunulmaktadır… Dünyanın her yerinden ve her dininden insanlar tasavvufla ilgili düşüncelerinden ve onun tanrı ile birleştiğinde/birleşmek istediğinde/evrenle bütünleşmeyi simgelediği sema olayını görmeye geliyorlar. Oysa semazen gösterilerinde hiç de onlar düşünülmüyorlar… Dil olarak ve sunum olarak ‘’iç pazara’’ dönük işler yapılıyor… Son olarak şunu söyleyeyim bu konuda; İyi ki semazen gösterileri var; En azından oradaki mantığı sorgulasa insan gerçek Mevlana’ya ulaşmaya çalışır…

Aynı şeyler Çanakkale şehitlikleri içinde geçerli… Buralarda tarih yeni baştan yazılıyor… Buralar yeniden anlamlandırılıp, yeni düşünceler eşliğinde pazarlanıyor insanlara… Çanakkale benim için bir ulusun kendisini savunma destanıdır. Ayrıca uluslaşma sürecinin başlangıcıdır… Daha da ötesi savaşın ne olduğudur… Savaşın insanlık için ne kadar öldürücü, yıkıcı bir şey olduğunu en iyi Çanakkale anlatır bana göre… O daracık yerde beş yüz bine yakın insan etkilenmiştir bu savaştan. Bu gün o kadar sayıda insanı yan yana düşünün o daracık alanda ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız… Şimdi buralarda gezen insanlara,  ‘’aksakallılar mucizesi’’ anlatılıyor… Erlerimize komuta eden onları koruyan ermişlerimiz, adlarına kadar açıklanıyor… 

Bütün bu anlattıklarımın ne sakıncası var diyebilirsiniz? Bunlar insanları yanıltmak, ayrı bir tarih yazmak, o yazılan tarih üzerinden insanları düşünsel ve ticari olarak sömürmek için yapılmışsa sakıncanın büyüklüğünü daha iyi anlatmış olurum… İnsanları sonsuza kadar kandırmak mümkün değildir…

Hep jakoben olmakla suçlanan Cumhuriyet bu gurupların yanında hiç olmazsa akılcıdır… Tamam kabul ediyorum, Resmi tarih çok hatalar yapmıştır. Ancak dediğim gibi akılcıdır hiç olmazsa… Bu siyaset ve ticaretin oluşturduğu ise komiktir…  Bizler kendi sanrılarımız içinde debelenirken asıl oraların tarihini yabancılar yazıyor… Çok yakında her şey birbirine o kadar karışacak ki, gerçeği göremez olacağız. Mevlana’yı Çanakkale’yi başkalarından öğrenmiş olacağız… Onlar doğal, yalansız halleriyle Mevlana ve Çanakkale oldular bunu unutmayın…

 
Toplam blog
: 615
: 948
Kayıt tarihi
: 25.06.10
 
 

1959 Denizli doğumluyum.. İ.Ü. İktisat Mezunuyum.. Emekliyim ve hala çalışıyorum.. Yaşam bizden önce..