Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ekim '11

 
Kategori
Siyaset
 

Siyaseti devletten kurtarmak

Cumhuriyet tarihinden bu yana en yüksek temsil yeteneğine sahip meclis, sonunda toplandı. BDP nin yemin ederek meclis çalışmalarına başlaması kuşkusuz demokrasi adına çok olumlu bir gelişme.

Ancak Türkçe yemin sırasında Kürt özgürlük mücadelesine bir yaşam adamış Leyla Zana’nın gözlerindeki hüzün, sanırım en dikkat çekici ve düşündürücü olandı.

Türkçe yemin bir yana, içerik olarak farklı etnik kökenden insanların yer aldığı bir mecliste göreve başlarken; niye bir Kürt, “Türk Milleti adına” diye yemin etmek zorunda kalsın?

Madem bu mecliste halk iradesini temsilen katılan siyasi partilerle aynı haklara sahipler, askerler niye BDP li vekiller yemin etmeye başlayınca meclisi terk ettiler?

Devletin ve onun resmi ideolojinin gölgesi üzerinden kalkmadan, bu meclisin halk iradesini temsil ettiğini söyleyebilir miyiz?

Yeni anayasaya ne gerek var diyenlerin siyasi partiler yasasının 4. Maddesini bir kez daha okumalarında yarar var diye düşünüyorum.

“Siyasi Partiler, demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurlarıdır. Atatürk ilke ve inkilaplarına  bağlı olarak çalışırlar. Siyasi partilerin kuruluşu, organlarının seçimi, işleyişi, faaliyetleri ve kararları Anayasada nitelikleri belirtilen demokrasi esaslarına aykırı olamaz.”

Demokratik ülkelerde siyasi partiler yasasının olmadığı gerçeğini bir kenara koysak, bizdeki bu yasanın mantığı; “ihaleyi daha önceden belirlediği firmaya vermekte kararlı kurumun, ihale şartnamesini o firmanın koşullarına uygun hazırlaması” gibi bir durum.

Hakemliğe yeni başlayan kişilere bile “Atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı kalacağıma” diye başlayan bir yemin töreni yaptıranlardan, Atatürk’ e kötülük ettiklerinin farkında olmayan zihniyetten kurtulmanın zamanıdır artık.

İktidarı her koşulda statükoyu savunacak bir partiye verme amacıyla hazırlanmış bir siyasi partiler yasasının mutlaka yeni anayasadan çıkarılması gerekir.

Keza, halkın değil, liderlerin seçtiği ve bizlerden de bunlara oy vermemizin istendiği seçim yasasıyla, parlamentonun üzerinde bir kara leke gibi duran seçim barajı kaldırılmadan ya da makul bir düzeye çekilmeden oluşacak anayasa; ne yeni, ne de sivil bir anayasa olabilir.

Siyasetin finansmanının da halkın verdiği vergilerden karşılanmadığı bir düzenleme yeni anayasada yer almalıdır.

İşte ancak o zaman; “ağaç kovuğunda savaşın bitmesini bekleyen Japon askerleri gibi” soğuk savaş dönemlerinden kalma yöntemlerle AK Parti iktidarının gitmesini bekleyen modern elitistlerden, darbe heveslilerinden, siyaseti derin devletle buluşturmaya çalışan Ergenekon yanlılarından kurtulabiliriz.

Terörün sona erdirilmesinin de, Kürt halkı üzerinde oluşturulmaya çalışılan vesayetten kurtulmanın yolu da yeni anayasadan geçiyor.

Bir toplumsal antlaşma olarak kabul edeceğimiz Anayasanın; belli bir ideolojinin topluma dayatılmasına son verecek, bireyin hak ve özgürlüklerini devlete karşı koruyacak, bu coğrafyada yaşayan tüm vatandaşları “eşit yurttaşlık” temelinde kucaklayacak bir anayasa olmasını istiyorsak; o renkli çizgilerden, ön yargılardan arınmamız gerekir.

Bir siyasi partinin siyasi angajmanlarını cumhuriyetin temel ilkeleri olarak anayasaya koyup, sonrada siyasi partiler yasasına bunu monte ederek “demokratik, siyasi hayatımızın vazgeçilmez unsurları “ siyasi partileri, devletin ve askerin vesayetinden kurtaramazsınız.

Eski Amerikan kovboy filmlerinde olduğu gibi;” genç ve masum kızı kovboyumuz, kötü adamlardan kurtarır da, çoğu zaman kızı bu sefer kovboydan kurtaramayız.”

Bu ülkede artık ne kötü adamlar olsun, ne de bizi o kötü adamlardan kurtarmaya çalıştığını söyleyerek sonra da onlardan kurtulamadığımız kovboylar olsun!

Siyaseti içinde bulunduğumuz bu kirlenmişlikten kurtarmak, siyasi partilerimizi gerçek anlamda ”demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları” haline getirmek istiyorsak önce devletten kurtarmak gerek diye düşünüyorum.

ayhanongun@gmail.com     04.10.2011/BODRUM

 
Toplam blog
: 396
: 168
Kayıt tarihi
: 13.01.10
 
 

Barış içinde, birlikte yaşayabilmek adına insan ve emek odaklı paylaşımlardan yanayım.   Öğretmen..