Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '10

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasetin dili ve rüzgarı

Siyasetin dili ve rüzgarı
 

"Ayakkabıcılık gibi yalın işlerde bile, ancak özel eğitim görmüş birinin bu sektörde işe yarayacağına inanırken, siyasette oy toplamasını bilen herkesin devleti yöneteceğini sanırız.

Hastalandığımızda en yakışıklı ya da en güzel konuşan hekimi değil de, bu konuda özel eğitim görmüş en yetkili ve usta bir hekimi çağırırız da devleti yönetecek kişilerin en yeteneklisini, en beceriklisini , düzenbazlığı önleyecek birisini seçmeyi akıl edemeyiz." Platon'a atfen/ William James Durant, felsefenin öyküsü, iz yayıncılık, 2009

1950 yıllarının sonu, 60'lı yılların başlarında, ülkede değil televizyon, doğru dürüst radyo bile yok. Ancak kimi kişilerin bataryalı radyoları var. Köylerde, bir iki hane sahibinde bulunabilen bu radyolardan dünya ile bağlantı sağlanıyor. Köy erkekleri "oda" adı verilen bu yerlerden radyo dinleyebiliyorlar. Kadınlar odalara gidemediklerinden dünyadan habersizler. Zaten öyle bir merak ve ilgileri de yok.

Özellikle akşam haber (ajans) saatlerinde ve seçim öncesi propagandalar sırasında odalar tıklım tıklım köy erkekleri ile doluyor. Herkes pür dikkat politika liderlerinin radyo konuşmalarını veya demeçlerini dinliyor.

Bir seçim öncesi, köyden, Fakı amca, radyodan Osman Bölükbaşı'nın konuşmasını dinler ve çok etkilenir. Radyosu olmayan ve köy halkının oturduğu başka bir köy odasına gider, orada bulunanlara; "Yahu arkadaşlar, Bölükbaşı bir konuştu, bir konuştu ki, yer yerinden oynadı " deyince köylüler sorar,

"Ne konuştu?"

Fakı amca, omuz silker ve,

"Anlayamadım ki" diyerek cevaplar sorulan soruyu. Oysa, Bölükbaşı çok açık ve net konuşurdu

Ne dersiniz, siyaset alanında, Türk halkının çoğu, Fakı amcanın bulunduğu yerde mi daha?

Yazının başında alıntıdaki yakınma, yaklaşık 2500 yıllık.

Bakın şu Anayasa referandumuna, kaç kişi neye hayır, neye evet diyeceğini biliyor?

Araştırın, evetçilere niçin evet, hayırcılara niçin hayır sorularını sorun, ne cevaplar verecekler.

Siz de, " kimse anlamasın düşüncesi ile, taslak, bu şekilde acele ile hazırlandı ve böyle referanduma sunuldu, " şeklinde bir açıklama getirebilirsiniz.

Siyasetin dilinden mi, halkın futbol takımı tutar gibi parti tutup seçimi ciddiye almamasından mı, yoksa önüne getirip dayatılan listedeki parti adaylarını seçmek zorunda oluşundan mı kendi iradesi ile bilinçli oy kullanan sayısı az.. Bir rüzgardır gidiyor, nereden eserse.

Özal rüzgarı, Çiller rüzgarı, Tayyip rüzgarı ve şimdi de Kılıçtaroğlu rüzgarı.

Yaşasın demokrasi! Hüseyin Seyfi

 
Toplam blog
: 498
: 1546
Kayıt tarihi
: 12.08.07
 
 

Öğretmen Okulunu ve İktisat Fakültesi Kamu yönetimi bölümünü bitirdim, eğitimciyim, İyi derecede ..