Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Mart '12

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasette tek adam zaafiyeti !

Siyasette tek adam zaafiyeti !
 

Fatih


Sayın bakan’ın “Milletimiz kimin milletvekili, kimin il başkanı, belediye başkanı, kimin bakan olup olmadığına değil; sadece Recep Tayyip Erdoğan`ın olup olmadığına bakıyor. Allah Başbakanımıza uzun ömür versin" sözünü okuyunca irkildim ve bu aşamaya nasıl gelindiğini merak ettim.

Ülkemizde Cumhuriyetle birlikte Padişahlık Yönetiminin değiştiğini, seçimli demokrasiye geçildiğini ve bu sayede halkın kendi kendini yönetmeye başladığını varsayarız. Kitaplarda da böyle yazar. Altmış yıldır seçimler yapılır,meclisler oluşur,hükümetler kurulur ve ülkemizde güllük gülistanlık yaşarız.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, tek partili dönem sürerken  parti içinde farklı düşünceler gruplaşınca çok partili uygulamalara  geçmişiz.Yeni partiler kurulmuş, yeni liderler çıkmış, hükümetler değişmişti.

İlk yıllarda bölgelerinde sevilen, liyakatına, yeteneğine güvenilen yaşlılar köy ve mahalle  yönetimlerinde görev almışlar, partilerden milletvekilliklerine aday olmuşlar, seçilip hizmet üretmişlerdi.

1960’ lı yıllardan itibaren parti yönetim kurullarına, meclislere seçilmek isteyenleri köylüler veya mahalleliler yerine, siyasi partilerdeki görevlerini “meslek” olarak görmeye başlayan ve bu görevden maddi , manevi yarar sağlayanlar   belirlemeye ve  etki alanlarındaki adamlarını önermeye başladılar.

Bazen manevi, bazen maddi menfaatlerin cazibesi siyaset sahnesinde seçim rekabetini gündeme getirince siyaset “profesyonel iş” görünümüne büründü. Gelinen aşamada köylü ve mahalleli  köyüne, mahallesine hizmet üretecek beğendiği, benimseyip güvendiği hemşerileri yerine, siyasi partilere ve onların listesindeki bazen hiç tanımadıkları, “siyaset mesleği”ni seçen  adaylara oy vermek zorunda bırakıldılar. Seçim ve tercihler somuttan soyuta dönüşmeye başladı. Böyle olunca mazinin bazı liderleri kendileri yerine şapkalarını bile  aday koysalar seçileceğini itiraf ederek, durum saptayıp  seçmene gizliden hakaret etmeye başladılar. Günün seçmeni bu tutum ve davranışları da alkışladı, iktidara getirdi.

Bu anlayış sihirli ekranın da yaşamımıza girmesi ile birlikte insanların beyinlerini uyuşturmaya başladı. Gözleri perdelenen seçmenler  perde gözeneklerinden şapkayı görünce alkış makinasına dönüştüler. Alkışlar şapka sahiplerinin ruhlarını öylesine okşadı ki, “ben neymişim” edası ile kendilerini gücün merkezindeki atom çekirdeği saymaya başladılar. İstisnasız  her siyasi kanatta etkisini gösteren bu durum, gelişen ülkede büyüyen menfaatlere ulaşmak isteyenlerin rekabetini artırınca; ancak ve ancak ekonomik gücüyle partilere katkı sağlayabilenler ve seçim öncesi reklama yatırım yapabilenler ve liderin gözüne ve emrine girebilenler vekil adayı olabildiler,parti kademelerine yerleştiler.

Bu gerçek “siyaset mesleği” nin tüm meslekleri, bazen de kişilerin  sahip olup uzmanlaştıkları kendi mesleklerini bile geride bırakarak ilk sıralara yükselmesini sağladı. İşte bu nedenledir ki bazılarının onlarca yıldır ülkenin gençliğini ve gelişen insan potansiyelini hiçe sayarak  bu  diplomasız, sözde siyaset mesleğini bazen de farklı, farklı görüşlerdeki partilerde sürdürmeye çalıştıklarını görüyoruz.

Ekonomik dengelere benzer şekilde, siyaset işine talep arttıkça  güç kurullardan ve heyetlerden ziyade tek kişide toplanmaya, ve her geçen gün daha da güçlenen “tek adam” anlayışı tüm siyasal kanatlarda hakim olmaya başladı.  Bu sonuçlar “ömür boyu liderlik”  anlayışını ve  hoşgörüsünü topluma yerleştirdi,olağanlaştırdı. Sermaye gücüyle desteklenen siyaset  ve seçim barajları farklılıklara ve ekonomik gücü olmayan yurttaşlara  şans tanımadı. Şans bulanların çoğunluğu  da liderlerinin  emrine girdiler.

Gelinen nokta liderleri yeniden padişahlığa özendirir mi,  özendirmez mi, zaman gösterecek. Ancak sayın bakanımızın  Karaman il kongresindeki sözlerinin  daha somut ve özgün bir saptama olduğunu düşünüyorum. “Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, `Milletimiz kimin milletvekili, kimin il başkanı, belediye başkanı, kimin bakan olup olmadığına değil; sadece Recep Tayyip Erdoğan`ın olup olmadığına bakıyor. Allah Başbakanımıza uzun ömür versin` dedi.” (kaynak: kgrt.net)

Sayın bakanın saptaması doğru ve itibar görüyor ise oy veren seçmeninin gözünde sayın başbakan tek adam ve bir anlamda padişah algısındadır. Sayın başbakanımız da bu görünümü ve algıyı onaylarsa ve yönetimde tek karar sahibi ise yeniden tek adam yönetimine dönülüyor anlamındadır ki o zaman yönetimin adı cumhuriyet ve demokrasi olarak anılsa da  uygulama ve sonuçlar farklı olacaktır. Alkışlayanlar farklı beklentilerde olabilse de sayın Başbakanımızın tek adam zafiyetinde olmadığını, olmayacağını, zor görevini demokrasimizin çağdaş gelişimine katkı yaparak sürdürüp tamamlayacağını  düşünüyorum.

Dilerim sayın bakanın tanımı kapsamında olan “Milletimiz” seçmenler çevremizdeki tek adam yönetimlerinin geldikleri son durumları görerek, kimin milletvekili, kimin il başkanı, belediye başkanı, kimin bakan olup olamayacağına  bakarak oy kullanırlar. Böylece genç demokrasimiz her geçen gün daha da güçlenerek ülkemiz çağdaş dünyanın gelişen örnek bir üyesi olarak yoluna devam eder.

orhan.yuksel@mmo.org.tr

 
Toplam blog
: 43
: 567
Kayıt tarihi
: 28.06.11
 
 

 Karaman E.M.lisesi ilk öğrencilerindenim. ikinci sınıftan itibaren Antalya Makine Teknisyen okulun..