Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasi liderlerimiz ve partileri

Bizin ülkemizde değişimler hep sancılı olagelmiştir. Alışkanlıklarımızdan kolay vazgeçmeyiz. Ve başarısızlıklarımızı asla kabul etmeyiz. Sanırız ki bir işi bizden daha iyi yapan yoktur. Bu algı pek çok yanlışı beraberinde getirir ne yazık ki.

Siyasal yaşamımız da bundan nasibini almıştır. Siyasi liderlerimiz kendi iradeleriyle ayrılamazlar sahneden. Kimi zaman halk darbesiyle kimi zaman askeri darbelerle nadiren de siyasi örgütlerince uzaklaştırılmışlardır . İşte bunun için ülkemiz siyasi parti mezarlığı gibidir. Siyasi parti örgütleri kendi içlerinde demokrasiyi bir türlü hayata geçiremediklerinden karizmatik bir lider partiyi kurar geliştirir ve ölür. Partilerin ve siyasi liderlerin ömürleri birbirine denktir. Oysa olması gereken partinin kurumsal kimliğinin devam etmesidir. Liderler gelip geçici ancak kurumsal kimlik kalıcı olmalıdır. Bu durum millet olarak bireyselleşemediğimizin de bir kanıtıdır ayrıca. Sokaktaki insandan bilim adamına siyasi liderlere kadar hepimiz için geçerlidir malesef. Okul’da Öğretmen, Cami’de İmam, İşyerinde amir, siyasal partide lider tarikatlarda şıh vs. hep dokunulmaz, eleştirilmez sonsuz bağlılık gösterilmesi gerekendir. Yukarıda saydığım liderlerin hepsinde sonsuz bir yetki vardır ayrıca. Atamaya yetkili amirin iki dudağının arasındadır memurun geleceği ya da siyasi liderin desteklemediği kişi yok olur gider böyle olunca da eleştiri yükselemez alttan. Lider bunu güç olarak görür bu güç elinde olduğu sürece mutlak olcağını düşünür. Yanlışların da kaynağıdır bu yapı. Ancak tarih bunların aksini ispatlamıştır onlarca örnekle. Bunu da göremez lider. Etrafındaki dalkavuklar etten bir duvar örerler bir adım öteyi göremezler.

Hatırlayalım Çiller, Demirel, Mesut yılmaz, Erbakan Özal ve daha diğerleri mutlak liderdiler örgütleri için ve hemen hemen hepsi halk zorlaması ile silindiler sahneden ve hemen hemen hepsi hiç kimsenin aklında bile yok. AKP’nin sonu da bundan farklı olmayacak. Lider partileri liderle birlikte yok olmaya mahkum.

Türkiye’deki siyasal yaşamda CHP’nin yeri başkadır. Bir tek CHP kendi içimde liderler yetiştirebilmiştir sancılı da olsa. İsmet İnönü’yü Bülent Ecevit, Bülent Ecevit’i Deniz Baykal tahtlarından indirmişlerdir. Şimdi sıra Deniz Baykalda. Bir parti onlarca yıl içinde lider değişimi yapamıyorsa eninde sonunda yok olmaya mahkumdur. CHPnin kurumsal kimliği olmasa çoktan silinmişti. Halkın defalarca ihtar vermesine rağmen deniz Baykal ısrar etti. Baraja takıldı istifa etti kısa süre sonra döndü. Lider sultası en kötü dönemlerde bile yeni lider yetiştiremedi. Nihayet yine hiçte olağan olmayan olaylar sonucu değişebildi. Bakmayın Baykal’ın istifa etmesine, kafasında yeniden gelmenin hesaplarını yapmaya başladı bile. “Zamanı gelince hepsinin hesabı sorulacaktır” cümlesi başka nasıl okunabilir ki. Yaşanan süreç bir başka şeyi de gösterdi CHP’de, o da tüm teşkilatın aslında Deniz Baykal’ı istemediği. Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladığı daha ilk gün yetmişe yakın il başkanının, atmış milletvekilinin ve parti önde gelenlerinin destek açıklamaları bunu kanıtlıyor.

Bu kadar değişim isteğine rağmen normal yollardan gerçekleşmemesi yukarıda anlatmaya çalıştığım olguları kanıtlıyor. Demokrasinin belkemiği olan siyasi partilerimiz ve demokrasi denilen mekanizma sayesinde koltuklara sahip olanlar kendi içlerinde Demokrasiyi sindirememiş görünüyorlar. Böyle olunca da kör topal ilerleyen ikide bir duvara toslayan demokrasiye sahibiz malesef.

 
Toplam blog
: 7
: 772
Kayıt tarihi
: 25.09.07
 
 

1970 doğumluyum Anadolu Üniversitesi mezunuyum. Kamu görevlisiyim...