Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '12

 
Kategori
Siyaset
 

Siyasi üslub!

Siyasi üslub!
 

Siyasi Üslub ve Recep Tayyip Erdoğan


4+4+4 Eğitim Sistemi, “Kürtaj”, “Başkanlık Sistemi” ve Genel Olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın Üslubu Üzerine…
 
http://www.ahmetkaryagdi.blogspot.com 31 MAyıs 2012 'de yayımlanmıştır.
 
Başbakan ortaya bir fikir atıyor… Hem de uzun uzun derinlemesine tartışılması ve toplum tarafından özümsemesi gereken bir konu hakkında… Mesela geleceğimiz şekillendirecek eğitim sisteminin 4+4+4 şeklinde değiştirilmesi… Mesela “pek yakında” “Kürtaj” konusu… Biraz daha sonra “başkanlık sistemi”… 
 
Bu konular daha herkes fikrini söyleme aşamasındayken birdenbire yasa meclise getirilip kabul ediliyor. 4+4+4 sistemi böyle oldu. Vatandaşa ve hatta konu hakkında az çok bilgi sahibi olan, gazete – televizyon takip eden eğitimli insanlara bile sorsanız, daha bu eğitim sisteminin ne getirip ne götüreceğini, faydalı olup olmadığını bilen çok azdır. ( Ben rastlamadım mesela ama “hiç yoktur” diyecek te bir araştırma yapmadım doğal olarak.)
 
Kürtaj konusu da böyle olacak. Daha “dün” konuşulmaya başlandı. Bugün neredeyse yasalaşacak. Artıları ve eksileri neler olabilir, ya da “yasaklansın-yasaklanmasın” arasında bir seçenek olabilir mi tartışamadan…
 
Başbakan, katıldığı tüm seçimleri tek parti olarak kazanmanın, son genel seçimde %50’nin üzerinde oy almanın ve hatta karşısında rakip olacak bir muhalefet ve lider olmamasının verdiği rahatlıkla, “her istediğini yapabileceği” yanılgısına kapılıyor. Aslında şunu gözden kaçırıyor ki; en tehlikelisi “azınlığın diktatörlüğü” değil, “çoğunluğun azınlığı ezdiği diktatörlük” tür.
 
Bir sistem, kendine oy vermeyenlerin haklarını tarafsız ve adil bir şekilde savunabiliyorsa idealdir. Sayı olarak az olan, etnik ya da dini köken olarak farklı olan sosyal gruplar kendilerini ne kadar rahat hissedebiliyorsa o ölçüde gerçekten eşitlikçidir.
 
Şimdiye kadar tüm sistemsel ihtiyaçlarımızı hep başka ülkelerden transfer ettik. Medeni hukuk sistemi İsviçre’den alındı. İsviçre halkının ve kültürel yakınlığı olan Avrupa kültürünün yüzlerce yılda tartışıp şekillendirip özümsediği hukuk sistemi “kopyala-yapıştır” yöntemiyle transfer edildi. Belki bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Ana konu bu olmadığından, tartışmıyorum. Ama biz kendi hukukumuzu üretip geliştiremediğimiz için “örnek ve model alma” seviyesinin bir basamak üstüne çıkarak, orada olan her şeyi aynen alma yöntemini kullanıyoruz.
 
Hukuk nasıl üretilir? Tabii öncelikle özgürlükçü bir tartışma ortamının olması gerekir. Fikirlerin açıklanması, bunlara itiraz edilmesi ve karşı fikir sunulmasının normal karşılanmasına imkân sunan, huzurlu ( ki terör belasıyla uğraşıyoruz her şeye ek olarak ) bir toplumsal ortam… Tam bir hayal…
 
“Fikirlerin çatışması” nı “çatışma”, “tartışma” yı “kavga”, “başkalarının da haklı olabileceği ihtimalini” de “kendine hakaret” olarak gören bir toplumuz.
 
Başkanlık sistemi tartışmasında da durum aynı. Bu sistemin bize uygun olduğunu savunanların gerekçesi nedir bilemiyorum. Doğru da olabilir. Zaten “olabilir” dememizin sebebi de bu, ihtimal tabii ki vardır ama toplumun tüm kesimleri fikrini söylemeden, konu enine boyuna tartışılmadan böylesine köklü bir değişikliği, sırf meclis çoğunluğu olmasına dayanarak getirilmek istenmesi, etik değildir, demokrasi hiç değildir. Çünkü çoğunluk olmak tek başına her şeyi yapabilme hakkı vermez, partide muhalefet olmaması, hatta ve hatta karşısında rakip hiçbir organize muhalefet gücünün olmaması, size, ağzınızdan çıkan her sözün emir olarak algılanacağı yanılsamasını hissettirebilir. Ama gelişmiş demokrasilerde bunu değil uygulamak, düşünmek bile mümkün değildir. Hatta kâğıt üzerinde krallık/kraliçelik ile yönetilen Avrupa ülkelerinde bile. Demek ki, sistem denen şey, o topluma özgüdür, o toplum tarafından geliştirilir ve özümsenir.
 
Şimdi biz ABD Başkanlık Sistemi’ni örnek alacağız ya, iyi ki Hollanda’nın ya da İngiltere’nin monarşi sistemine özenmedi sayın başbakan. Çünkü o görünen sistemin altında, yüzyıllar boyunda, çeşitli savaşlar ve çatışmalarla, devrimlerle oluşturulan bir sistemi kopyalamanız mümkün müdür? Bizce değil… Zaten ABD Başkanlık sistemi denen şeyin sadece ABD’de uygulanıyor olması, diğer birkaç ülkede de benzer ama aynı olmayan yarı başkanlık sisteminin uygulanıyor olması, hatta Fransa gibi belki birkaç ülke dışında genelde totaliter görüntü vermesi de bu yüzden. Güçlü bir devlet başkanı, ancak demokratik haklarını çok iyi bilen ve kullanabilen, STK’ların gelişmiş ve organize olduğu, bununla bağlantılı olarak da hukuk sisteminin gelişmiş ve işler olduğu toplumlar tarafından kontrol edilebilir ve dizginlenebilir. Ancak bu kontrol mekanizmaları ile başkana totaliter rejime kaymadan, hızlı ve etkili karar alma mekanizmalarını kullanma şansı verilebilir. Bazı yazarların da dikkat çektiği gibi, şuanda uygulanan parlamenter sistemin uygulamadaki pürüzlerini gidermeye çalışmak varken, böylesine köklü bir değişikliği düşünmek kazanma şansı muallak olan bir kumar oynamaktan başka bir şey değildir.

 
Toplam blog
: 22
: 358
Kayıt tarihi
: 09.10.12
 
 

  >İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi ULUSLARARASI İLİŞKİLER 2000 Mezunu, >Beykent Ü..