- Kategori
- Gündelik Yaşam
- Okunma Sayısı
- 124
Siz boşa konuşuyorsunuz

O değil de;
Bayram sabahı olmasına rağmen güne sönük başladım. Ne odasından çıkıp gelerek, ‘ANAM, bayramın kutlu olsun’ diye elimi öpen oğlum, ne de kapıyı tıklatıp karşıma dikilerek gözlerinin içi parlayan ve koro eşliğinde, ‘bayramınız kutlu olsun’ diyerek avucunu açan bıcırıklar vardı.
Tüm bu eksiklikler ve oruçtan yeni çıkmanın verdiği rehavetle bütün uyuzluğum üstümdeydi. Saçma bir şekilde ocağa çay koydum. Hemen ketilda su kaynatıp çayı demledim. Kahvaltı masasını da hazırlayıp o önemli görevi ifa ettim. Tabii bu arada nerdeyse günü yarıladım…
O an anlamıştım, bayram bizim eve gelmeyecekti…
Gelen biyere gitmeyi uygun gördüm ve babamlara gittim. Bayram tam da babamlara gelmişti. Annem babam kardeşlerim yeğenlerim…
Mevzu, baklavanın tadından dolmanın ustalıklarına, yeni açılan Kartal- Kadıköy metro hattından bizim memlekete giden yol güzergahında butik otel yapmaya, bayram sonrası gidilecek tatil yöresinden CHP ve AKP’ye kadar geldi. Bazen sesler yükseldi. Aşiret gibi olduğumuz için her kafadan farklı bir ses çıkıyordu.
Kadınlar olarak konuyu değiştirme çabalarımız da sonuç vermemişti. Gençlerin çabaları da sonuçsuz kalınca onlar da kendilerini siyasetin içinde buldular. Uzun süre vatan kurtarıldı. Olaya son noktayı annem koydu,
- Siz boşa konuşuyorsunuz, onlar şimdi kimbilir nerde eğleniyordur…
O değil de;
Gidilecek başka büyükler var. Amcalara gidilecek… GİT!
Daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. Bi Musti amcam var. Ne vakit gitsem beni görünce sarılıp ağlar. Dönerken de yine sarılıp ağlar. İzmir’de kaldığım beş yılı hiç kabüllenmedi. Sık sık telefon açıp ‘hadi kızım daha dönmüyor musun!’ derdi. Bazen de yengemi bahane edip telefon açar, ‘yengen rüyasında seni görmüş, çok sıkılmışsın’ diyerek konuyu ‘İstanbul’a ne zaman dönüyorsun’a bağlardı.
Bu vukuattan sonra yengemi arayıp beni merak etmemesini iyi olduğumu söylerdim. Yengem yarı hiddet yarı duygusala bağlamış bir şekilde ‘ben miii merak ediyomuşumm, asıl ne zaman adın geçse çocuk gibi hüngür hüngür ağlayan kendisi’ diyerek konuyu, ‘hadi kızım artık dön’e getirirdi.
Amca ziyaretlerinde sonra mezarlık ziyareti de yaptım. Artık her şeyi bahane edip ağlayacak kıvama gelmiştim. Bu arabesk durumu daha fazla uzatmadan annemlere geri döndük. Ev yine kalabalıktı. Annem misafirler patlayana kadar yedirmekte kararlıydı.
Bu kargaşanın içinde annem ve babamın gözlerinin içi gülüyordu. O gözleri gördükten sonra bütün yorgunluğum geçti…
O değil de;
İyi Bayramlar…
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.

Bayram dediğin böyle olur.Tatil köyünde bayram mı olur? Tatil köyü her zaman var. Ama topu topu iki tane dini bayramımız var. Çok klasik bir açıklama oldu ama gerçek bu. Biraz bayram geyiği yapayım dedim. İyi bayramlar sayın yazarım :))
yılmaz çetingöz 20.08.2012 16:47- Cevap :
- Klasik bir açıklama olsa da net ve doğru bir açıklama... :) İyi Bayramlar Sayın Yazarım. Sevgilerimle. 20.08.2012 21:29
O değil de ne ? Bayram da gittikçe çocukların sayısı azalıyor.Sabahın erken saatlarinde kapımızı çalayan ve bizleri güleç bir yüzle kucaklayan ve ellerimizi öpen nerde o sevimli,tatlı çocuklar? Onlara hasret kaldık. Haydi iyi bayramlar.
Abdülkadir Güler 20.08.2012 10:43- Cevap :
- o sevimli çocukların aileleri artık korkuyor, çocuklarını kapı dışarı göndermiyorlar. bence haksız da sayılmazlar.gözümüz yollarda kalıyor ama galiba en doğrusu bu. :) Sevgiler sayın Yazarım. 20.08.2012 21:50
Daha ne? Anneniz babanız sağ, salim... Yüzleri gülüyor; sizi envai türlü yemeklerle karşılıyorlar...Yani... daha ne? Bilmem?
Erdal Ceyhan 20.08.2012 10:26- Cevap :
- :) Şükürler olsun. Allah onları başımızdan eksik etmesin. O değil de; :))))) İyi Bayramlar Sayın Yazarım. 20.08.2012 21:36