Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Haziran '08

 
Kategori
Futbol
 

Siz de mi Sayın Başbakanım

Siz de mi Sayın Başbakanım
 

Foto; Milliyet.com.trİngilizce başlık, 'Euro2008' resmi sitesi.


Futbol otoriteleri, dış basın, sayın çok gerekli futbol yorumcularımız derken galibiyetimize yorumlar iktidar partisinin grup toplantısından da geldi. Galibiyet, 2002’den beri yaşamımızın her alanındaki önlenemeyen ve durmak bilmeyen değişimin bir ürünü olarak yorumlandı.

Geçmişimizden aldığımız ‘birlik ve beraberlik ruhu’, ‘omuz omuza başarma’ inancıyla birleşerek karşımıza bir kez daha ‘zafer’ olarak çıktı. Şükür ki, Viyana kapılarını zorlamaya başladığımız o kuşatmalara kadar dayatılmadı geçmişimizin örnekleri, ben duyamadıysam da hiç şaşırmam.

Başlığıma gelince, ‘Ya Rüştü pası atarken ayağı kaysaydı, ya da üç Hırvat’ın arasına Emre Aşık umutsuzca dalmasaydı da gol olmasaydı ne olacaktı?’ Acaba grup toplantısında ne konuşulurdu? Geçmişimizden aldığımız o ruh ve inançlarımızı yansıtamamış mı olacaktı oradaki onbirimiz. Bir spor müsabakasına bu kadar çok anlam yüklemek nedendir. Acaba milli duygularımızı, sadece bir ‘galibiyete’ yüklemek miydi amaç?

Bir millet onca sıkıntı içindeyken bırakın da saf duygularıyla zafer duygusunu tatsın. İstediği yerde klaksonlarla sevinsin, üzerine ‘Viyana’ muhabbetleri yapmadan sadece atılan gole, kurtarılan penaltıya sevinsin. Bir sonraki maça da umutlansın. İsviçre maçında ‘vur oğlum’ seslerinin birleşip de Arda’ya attırdıklarını düşünerek, o gururla sevinsin. Futbolu futbolun dışına çıkarmadan sevinsin.

Derken kafamda bir soru beliriverdi, dedim bu konuşmanın bağlanacağı ‘siyasi’ konu ne? Bir amacı olmalı. Ben bunu içimden geçirirken, 2002’den beri halk arasına belki de ilk kez dahil olup da -ki bizim kadar sevindiğini de gördük- Avusturya’daki milli coşkuyu gördüğünü belirtip, ‘bazı görüşteki insanlar da keşke oradaki coşkuyu görseydi’ deyimi ardından geliverdi. Sonrası malumumuz, ‘Biz yaptık’lar… Gelişimin meyveleri sportif başarıda da geliyor. ‘yarı finale çıkmakta bizim de payımız var’ nidalarıyla, çeşitli illerde yapılan alt yapı çalışmaları, halen devam eden (şu andaki başarıya nasıl yarayacaksa) kapalı spor salonları... Sonrasını dinlemek bile istemedim.

Sormadan edemedim tabi ki, acaba alt yapı çalışmalarından niçin ‘atletizm’ gibi spor dalları da nasibini alamadı da, Türkleştirme çabasıyla olimpiyatlara gidiyoruz. Elimizdeki değerleri niçin harcıyoruz. Yoksa onların da meyvesini alacağımız zaman gelecek mi? Sizin sayenizde!?

Daha söyleyecek çok söz var da, söyleyemiyorum. Korkuyorum. Sildiğim cümleler, geri dönüşüm kutusuna mı gidiyor bilmiyorum. Sonuçta ben neyim ki, yazar çizer de değilim o sıfatıma dava açsınlar. Zaten işsizim de, cezayı da ödeyemem. Haddimi bileyim.

Yine de, grup toplantısında ‘silahla kutlamayı!?’ kınamalarına da deyinmeden edemeyeceğim. Milli birlik ve beraberlik, sadece birkaç günle olmaz. Hele sportif başarının getirdiği kısa süreli mutlulukla hiç olmaz. İki ‘kutup’un sadece ‘yarı finallerde’ bir araya gelmesi, geçmişimizden aldığımız ‘omuz omuza’ ruhunu yansıtmak demek değildir. Yine de bulunduğunuz yere saygımdan dolayı, ‘Sayın Başbakan’ım’ keşke başka bir başlangıçla veya başka bir yolla zaferimizden bahsetmeyi seçseydiniz. Dedim ya, ya başaramasaydık?

Olsun, iyi ki! de başarmışız. Teşekkürler milli takım…

 
Toplam blog
: 70
: 1093
Kayıt tarihi
: 27.01.08
 
 

Çok da eskilerde olmayan bir tarihte doğdu. Kulağına ismini fısıldadılar: İsmail. İsmini büyüyünc..