Siz hiç ''Şİ'' börek yediniz mi?

Daha önce mutlaka taklitlerini tüketmişsinizdir ama ben size Kırım Böreğini merkezinden yemenizi önereceğim.

Bayramyeri’nde, mahalle arasında bir dükkana giriyoruz. Önce gözleriniz büyük tabelayı arıyor ama tabelaya gerek olmadığını mis gibi börek kokusu bizi sokağın başında karşıladığında anlıyoruz. Dükkana girdikten sonra, güler yüzlü Bülent Bey ocağın karşında karşılıyor bizi. Hemen sohbete başlamayalım, diyoruz. Önce meşhur böreklerin tadına bakmak istiyoruz. Müşterilerini bekletmeden hemen geliyor börekler. “Dikkat çok sıcak” uyarılarını dinlemeden başlıyoruz böreklerin tadına bakmaya. Bir tane yetmiyor tabii ikincisi ve üçüncüsü derken aslında neden geldiğimizi hatırlıyoruz.

150 yıllık lezzetin sırrını soruyoruz, “bizim ailenin genlerinden geliyor” diyor Bülent bey. Asıl sırrı ise 150 yıllık kazanları ve incecik hamurun içine yerleştirdiği kıyma, karabiber, soğan ve tuz harcı. Kalitesi kıymasından hamurun açılışına kadar kendini belli ediyor. Tezgâhın üzerindeki hamur açma makinesi dikkatimizi çekiyor, Bülent Beyin kendi tasarımı olan bu makine bize biraz da olsa hamurun sırrı ile ilgili bilgi veriyor.

Mekan sabah 07.30’dan öğleden sonra 15.00’e kadar müşterilerini ağırlıyor. Kırım geleneğini devam ettiren Bülent Bey, Cuma günleri kapatıyor ama Cumartesi ve Pazar günleri servisleri devam ediyor. Şibörek Pazar kahvaltılarının da vazgeçilmez bir parçası özellikle Pazar sabahları kuyruğa takılmak istemeyenler önceden telefon açıyorlar.

Şibörek, Erdem Ailesi için hiçbir zaman ticari bir meta olmamış. Ne franchising vermeyi kabul etmiş ne de şube açmayı. Bülent Erdem “fastfood bize özümüzü unutturdu. Gençlerimiz kendi ülkemizin öz yemeklerini neredeyse artık bilmiyorlar” diye yakınıyor. Değişen yemek kültürüne rağmen Bülent Bey, Bayramyeri’ndeki o samimi ve sıcak dükkânın da kalmakta kararlı. “Dedelerimiz 1893 yılında İzmir’e Bayramyeri’ne yerleşmişler. Biz üçüncü kuşağız ve bizden sonra gelenlere de bu geleneği bozmadan aktarmak istiyoruz. Amacımız kendi özümüzü kaybetmeden, dedelerimizden bize yadigar kalan mirasımıza sahip çıkmak” diyor, Bülent Bey.