Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Mayıs '11

 
Kategori
İlişkiler
 

Siz hiç öldünüz mü?

Siz hiç öldünüz mü?
 

Selçuk Erdem karikatürü


"Bazen bilmemek, daha iyidir bilmekten" diyor izlediğim filmin görmüş geçirmiş karakter oyuncusu. Ama mümkün mü biz insanoğlu için, bilmek dururken bilmemeyi seçmek? Merakımıza yenilgimizi bilmenin hazzıyla dengelerken, bildikten sonra kolaydır söylemesi "Bilmesem daha iyiydi" diye. Ya öncesinde merak kemirirken bizi, kim söyletebilir bu sözleri bize? 

 

 

Keşif yolculuğunda önümüzü açan da meraktır, başımıza olmaz işler getiren de. Çünkü çeker bizi bilinmezlik, bilinmezi keşfetmekse yeniler. Tıpkı aşk gibi. 

 

 

Aşkı cazip kılan da bilinmezliğidir, keşfetme arzusudur. 

 

Hüsnü Arkan'ın dizelerinin söylediği gibi; 

 

 

"Sevmesen ölürdün, sevdin onu öldün 

 

Sevmesen ölürdün ama sevdin, gene öldün." 

 

 

Sonu ölüm de olsa yaşayarak tecrübe etme dürtüsü baskın gelir. Ferhat’ın Şirin için dağları delmesi de, Kerem’in Aslı için diyar diyar dolaşması da bu yüzdendir. Yaşanmamışlığın merakı yaşanmışlığın hayal kırıklığına dönüşmeden önce, her aşık kapılır aşkın büyüsüne. Mesela Ferhat kavuşsaydı Şirin’e, boy boy çocukları olsaydı delebilir miydi dağları yine? 

 

 

Bütün bu duygulanımlara aşk adını vermek, insanoğlunun doğadan kopma isteğinin sinyalleri bana göre. Biyolojik sınıflandırmada hayvanlar aleminin bir türü olduğumuzu unutmak istercesine, üreme içgüdüsü yerine aşk demeyi tercih ediyoruz bu hormonsal değişime. Böylelikle hayvansıllıktan uzaklaştırıp, modernize ediyoruz yaşadıklarımızı. 

 

 

Halbuki gerçeği kabullendiğimiz anda, aşka anlamından öte anlamlar yüklemeyi de bırakırız. Çünkü biliriz ki hormonlar kadar kısadır aşkın ömrü. 

 

 

Kanımızdaki hormonlar elimine oldukça, bilinmezler bilinene dönüştükçe aşk da yavaş yavaş ölür. Çünkü her aşkın sonu ya ölümdür ya dönüşüm. 

 

 

Aşk adını verdiğimiz uç duygulanımlar azalmaya yüz tutunca alışkanlığa, bağlanmaya, acımaya, umarsızlığa, sevgiye, nefrete ya da başka şeylere dönüşebilir. Ama artık adı aşk değildir, çünkü aşk ölmüştür. 

 

 

Öldürmemek için aşkı, bilmemeyi tercih edip platonik takılmak da bir tercih olabilir. Ancak bu, hayatı ertelemekten başka bir şey değildir. Çünkü er ya da geç her insan, hayatında en az bir kere aşk için ölür. 

 

 

 

Selam ve Sevgilerimle… 

 

 
Toplam blog
: 26
: 4041
Kayıt tarihi
: 06.10.10
 
 

1974 Tunceli doğumluyum. 1996 Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum. Folklorik müzik ..