Sizce İstanbul başka hangi şehirle aldatılabilir ki?

Avrupa, Avrupa, Avrupa… Belki de birçoğu için artık çok sıradan! Avrupa deyince akla gelen belki iki cadde, iki meydan, bir de metro istasyonları! Oysa emin olun ki, Avrupa’nın içinde de gizli bir hazine saklı. Klasik Avrupa şehirlerinin dışında, nispeten değişik bir atmosferde seyahat etmek isteyenlerin son yıllardaki gözdesi, Orta Avrupa ülkeleri. Yıllarca Türk seyahat severlerin gönlünde ilk sırada yer alan İtalya’nın, neredeyse tahtını sarsacak kadar iddialı şehirler…

İçleri eğlencelerle, hayatın değişik güzellikleri ile dolu, yeme içmesi ile iddialı bir o kadar da, coğrafyasının tümünde, birbirinden güzel turistik yerleri ile sevgilim Orta Avrupa.

Bu güzel coğrafyanın en ilgi çekici şehri, Masal Kent Prag. Gerçekten de şehre girdiğinizde, kendinizi bir Ortaçağ masal diyarında; kanatlanmış uçan, Peter Pan gibi, Tinker Bell’ gibi hissediyorsunuz. Adeta hayallerinizde düşündüğünüz Ortaçağ tablosunu, baktığınız her yerde görebiliyorsunuz.

Ünlü Alman edebiyatçı Goethe ne güzel tanımlamış bu masal diyarını “Dünya tacının en güzel mücevheri” diye… Arnavut kaldırımlı, dar sokakları ile son yıllarda birbirinden güzel Hollywood filmlerinin platosu olmuş, Gotik sanatının en güzel eserlerinin bulunduğu Prag.

Sadece Gotik mi? 13.yüzyıldan itibaren günümüze gelmiş yapılarının yanı sıra, kalesi, göğe doğru yükselen kuleleri, köprüleri ile Gotik ve Barok mimarisinin de en güzel örnekleri oracıkta! Yapıların üzerindeki rengarenk süslemeler ile Rokoko sanatını taçlandıran, büyüleyen Prag. 19.cu yüzyılın sonunda başlayarak Avrupa’ya damgasını vuran Art Nouveau sanatının da güzel tasvir edildiği binalarıyla tarih kokan Prag.

Dünyaca ünlü Çek yazar Franz Kafka’nın, zorlu yaşamında, zaman zaman kaçmak zorunda olduğu, ama kısa zamanda özlemle geri döndüğü, ilham kaynağı şehri Prag. Kafka’nın, Aşk ve nefret ilişkisini birlikte yaşadığım yegane kavram olarak nitelendirdiği şehir.

Güzelliği anlatılamayacak kadar derin bu güzel kenti, yaşamak lazım… Peki bu güzel kentte ne tür keyifli aktiviteler var? Biraz da onlardan bahsetmek gerek.

Vltava nehri üzerinde tekne ile romantik bir akşam yemeği yemek, Atatürk’ün tedavi gördüğü ve konakladığı evin de bulunduğu Kaplıcaları ile meşhur, şirin kent Karlovy Vary’i ziyaret etmek, Prag sokaklarında Vltava nehri kıyısında, Charles köprüsü, Yahudi Mahallesi ve kaleden şehre inen Altın Yolda salına salına şehri keşif yürüyüşleri gerçekten çok keyifli… Hele Mala Strana’daki Ortaçağ hanları ve şehrin rengarenk parkları! St.Vitus Katedrali ve Hradcany kalesinin büyüleyici aydınlatması sonucu, geceleyin Vltava nehri üzerindeki yansıyan silueti… Charles Köprüsü üzerindeki ressamlar ve şehrin su değirmenlerinin romantik görünüşü.

Karlovy Vary’de ve Prag Old Town’da dolaşırken, çikolata-fındık ve Vanilyalı taze kağıt helva ve tarçınlı tatlıların sıcacık leziz kokusu sizi baştan çıkaracak.

Kültür-sanat ile ilgiliyseniz çok şanslısınız! Şehrin her yerinde, sanatsal müzelerden, ulusal müzeye, yahudi müzesine, komünizm müzesine kadar ilginç birçok müze var. Don Giovanni operası, Avrupa’da isim yapmış Laterna Magica’daki opera ve klasik müzik dinletileri, sadece Çeklere özgü gölge ışık oyunları ile ünlenmiş Black Light tiyatroları keyfinize keyif katacaktır.

Gerçek ortaçağ atmosferini size iliklerinize kadar hissettirecek Detenice’deki restaurantta, samanlar üzerinde, dans eden kızlar, ortaçağın o meşhur dilencileri masanıza kadar gelip sizden para dilenecek, kafese kapatılan cadıları, kaba ve tahta masalarda, ellerinizle kopararak yediğiniz etler, tahta bardaklarda içtikleriniz, kılıç dövüşlerinin masanızın üzerine kadar çıktığı, ateş yutan adamı ile Ortaçağ keyfine keyif katan bir akşam yemeğine ne dersiniz?

Hadi uyanın, çalıştığınız yerden kalkın, şimdi iş yapmanın zamanı değil! Prag’a gitmek, nasıl bir fikir sizce?

Paris’i ezecek kadar romantik, güzelliğiyle ağlatacak kadar da inanılmaz bir şehir…