Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '11

 
Kategori
Güncel
 

Sizden bekliyorum sayın başbakan!

Sizden bekliyorum sayın başbakan!
 

BAŞBAKANI SICAK BULDUĞUM RESİM OLDUĞU İÇİN KULLANIRIM BU RESMİ (RESİM INTERNETTEN ALINMIŞTIR)


Öküz kafasını salladı sanırım. Yer yerinden oynadı. Her tarafta bir karmaşa ve kaos. Savaşlar, kıtlıklar. Ekonomik buhranlar. Halk ayaklanmaları.  

Sonuç aynı; ölüm ve göz yaşı. Ne yetenekli bir öküzmüş dünyayı boynuzunda taşıyan “ÖKÜZ” Nereyi isterse oraya… 

Komşularımızda ve dünyada yaşanan olaylara seyirci kalmamamız gerektiğini düşünüyorum. Fakat, coğrafyanın diğer yerlerinde meydana gelen olaylara yetişmek kaygısıyla içerde yaşananların gözden kaçırmaması isteğindeyim. 

Yaşadığımız olayların topluma yansımalarının iyi analiz edilmesi ve yaratacağı sonuçların getireceği yıkımın engellenmesi açısından faydalı olacağını düşünüyorum. 

Şunu diyorum kısaca; ülkemde garip olaylar oluyor. Başbakan yurt dışındaki gelişmelerden içeride yaşananlardan pek haberdar olamıyordur belki. Kendisine vatandaş olarak iletmek istediklerimi ifade gayreti içindeyim. 

Sayın başbakan, yoğunluğunuz ve dünya barışına yapmaya çalıştığınız katkılar var şüphesiz. Bulunduğumuz coğrafyanın yaşadığı sıkıntıların yansımalarından ülkemizi korumak için çaba gösteriyorsunuz.  

Sayın başbakan, içeride olanları anlatmak ve sizden cevap beklemekten başka çare kalmıyor bu durumda. “Bana gelene kadar, yetkililere ve sorumlulara anlatsaydınız” diyecekseniz? Bunlarla kimse ilgilenmiyor. Sorularımıza yanıt alamıyoruz. Daha doğrusu kimse bir açıklama yapıp içimizi soğutmuyor. 

Siz demediniz mi? “Oy veren de, vermeyende benim vatandaşım. Hepsine aynı yakınlıktayım.” Tamam işte bende sizi kendime yakın hissettim ve sizden medet umuyorum. Yoksa durumu pek iç açıcı görmüyorum. Nereye gidiyoruz? Korkar oldum gelecekten. Özellikle de çocukların geleceğinden… 

Kimsenin giyimine kuşamına karışılmadan, düşüncesi sorgulanmadan ve özgür yaşam vadeden yaklaşımları bekliyorum. Siz karşısınız ve mazlumun yanındasınız. 

Toplu taşıma araçlarına kadar siyaret etmiş bir saldırganlık yaşıyoruz. Geçenlerde bir genç kız otobüste saldırıya uğradı. Dudağı patlatıldı. Sebebi şort giymesiydi. Yahut bacaklarını uzatması vs. bunların hiç birisi bir insana saldırma ve darp etme hakkını vermez karşısındakine.  

Bakın, kız karakola gitmiş ciddiye alınmamış. Rapor istemiş ciddiye alınmamış. Saldırgan elini kolunu sallayarak otobüsten inmiş, kamu hizmeti veren otobüs şoförü müdahale etme gereği bile duymamış. Başımız belaya girmesin diye insanlar seyretmiş. 

Kutuplaşmalar oluşuyor. Siz bunu istemezsiniz. Haberiniz olsun diye söylüyorum. Basında konu dönüyor, halk tepki gösteriyor. Ama nafile. Hiçbir açıklama yok. Siz biz devam… Bütünlenmek için sizden açıklama bekliyorlar sanırım.  

Kimse çıkıp demiyor “Bunu yapanlara hoş görü gösterilmeyecek. Yapanlar cezalandırılacak.” 

İlgilenmeyen polisler hakkında bir açıklama yok. Doktor neden rapor vermiyor açıklama yok. 

Bunu yapanı yakalamak istiyorlar mı? İstemiyorlar mı? Bir karışık durum var ortada. Bu ilk değil zaten. 

Olaylara sizin müdahale etmeniz gerekecek zira kendini yetkili bilip açıklama yapan da yok. 

Üniversiteye baş örtüsü ile giremeyen geç kızın durumunda gösterilen tepkiden farklı bir yaklaşım beklentisi içinde değilim. Kişisel hakların engellenmesi için yapılan her türlü baskı suçtur. Yani ben suç olduğu düşünüyorum.  

Düşünceleri yahut yazdıkları için hala demir parmaklıklar ardında bulunan yazarlar ve gazetecilerin durumları açıklık kazanmış değil. Suçlu mu? Değil mi? Kanıtlanmamış. 

Hala yatıyorlar. Bu da bir çeşit özgürlük kısıtlaması değil mi? Ben hukuktan pek anlamıyorum ama insani ölçülerde bakınca üzüntü verici geliyor. Kendimi o insanların eşleri ve çocukları yerine koyuyorum. 

Siz de yaşamıştınız. Anlatıyorsunuz hapiste yaşadıklarınızı. Bir düşünün şimdi ne yaşadıklarını? Şimdilerde çok moda biraz “Empati” lütfen. 

İnsanların biraz hoş vakit geçirmek ve hava almak için kendini attığı yerler var İstanbul’da. Yani vardı sayın başbakan. Artık yok. 

Bakın, Beyoğlu ve hatta Galata Meydanı’na her yerden dışarıda hizmet için kullanılan masalar kaldırıldı. Tamam kaldırılmasının haklı yanları vardı. Bana göre haksız yanları ve belirsiz tarafları da var. 

Sayın başbakan, işgaliye ödeyip yıllardır kuralına göre kullanım içinde bulunan işletmelerinde masaları da toplatıldı. Sizin ilk yaptığınız açıklamalara bakınca; kurunun yanında yaşın da yanması mı gerekiyor? 

Kaldı ki Galata meydanı trafiğe de kapalı. Anlamadım neyi engelliyorduk oturunca. Keşke aynı keyfi yaşayabilsek birlikte ve huzurla. 

Bunun kasıtlı yapıldığını düşünür olduk. Çünkü buralarda içki servisi de vardı. Nasıl içen varsa içmeyen de var. Yani bu da bir kişisel özgürlük değil midir? 

Kapalı mekanlarda sigara yasaklandı. Bir anne olarak bundan memnun oldum. Çocuklarımla istediğim yerde yemek yiyebiliyorum. “Aman sigara dumanı var! diye mekanı terk etmek zorunda kalmıyorum. 

İsteyen dışarıda oturup sigarasını içiyor ki ben de sigara kullanıyorum. Çocuklar ve içmeyenler için yerinde bir uygulama olduğunu düşünüyorum. 

Şimdi; sanki içki ve sigara içenleri cezalandırmak maksadıyla bir uygulama yapılmış kanaati oluşmak üzere. Sanmıyorum sizin düşünceniz bu değil, haberiniz olsun diye yazıyorum. 

Belediye ve zabıtaya yapılan tüm başvurular sonuçsuz kalıyormuş. Hatta esnaf toplanıp anahtarlarını belediyeye teslim etti. Ses yok. Cevap hiç yok. 

Masa toplama uygulamasının neticesi hakkında bilgi vermeye kimse kendini yetkili görüp açıklama yapmıyor. Ne bekliyorlar? Meçhul… 

Garip geldi sayın başbakan. Onca yetkili ne yapacağını bilemiyorsa bunu bilen ün üst mevkii “Başbakan”dır dedim. Size geldim. Kusura bakmayın. 

Yazdıklarım basit meseleler gibi gelebilir. Yaşarken pek basit algılanmıyor.  

Sonra çözümleri de basit aslında. Yaşarken öyle geliyor.  

Bunlardan başka nice sorunlar kafamı kemirip duruyor. Hepsini bir günde yazıp kafanızı şişirmek ve sizi meşgul etmek de istemiyorum. 

Ülkemde siz, biz olmadan yaşamak istiyorum. Sizin de bunu istediğinizi düşüncesiyle size “Başbakan”a soruyorum. 

Lütfen kimse kendini yetkili görmüyor ama siz komşunuzda yaşanan olayları kendi meseleniz olarak görebilen bir başbakansınız. 

Ben de sizin vatandaşınız olarak yaşanan tatsız olayların bizleri ayırmasına izin vermeden bir çözüm ve iyi niyet bekliyorum. Sizin de düşüncenizin bu yönde olduğuna inanmak istiyorum. 

Sayın başbakan, bir cevap verin lütfen… 

Yazımı okuyanlar “Hadi len. Sana mı cevap verecek başbakan” diye kulaklarımı çınlattılar belki. 

Böyle bir yanım var, niyet eder ve inanırım. Gerisi… 

Sağlıkla ve mutlu kalın 12/08/2011 

 
Toplam blog
: 247
: 709
Kayıt tarihi
: 11.03.09
 
 

Buradayım işte. Yaşamın tam içinde. Her anın benim olduğunu bilerek. Yaşamın sadece "Şimdi" olduğun..