Sizden habersiz arabanızı satan hayat arkadaşınızı…

…Hayatınızdan çıkarmayı düşünür müsünüz?

Yetmezmiş gibi, size; doğum gününüzde; bilmem kaç katlı sağlıklı tencere seti ve kablosuz buharlı ütü hediye ederse?

Soluklanmak için girdiğiniz pastanede: Raket büyüklüğünde mumla süslenmiş pasta, ardından aşina dostlar masanızda şıp diye yerlerini alırlarsa…

Otuz küsur senelik evliliğinizin göbek bağını kesmek istemez miydiniz?

Devenin nalı!

Tabii ki istemezsiniz; olmaz, çünkü misilleme yapma fırsatını kaçırmış olursunuz.

Farzı misal benim de başıma böyle bir şey gelmiş olsa; önce karşılık vermek sonra da hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam etmek isterim; istemesine de…

Bir motosikletimiz var.

Şimdi ondan habersiz aracı satsam gıcır gıcır yenisini almaya kalksam; şu sıralar cebim: Kevgire dönmüş durumda.

Sürprizleri sever miyim sevmez miyim? Çözemedim.

Yine farzın misalinden yola çıkalım;  adamımın beni havalimanında karşıladığını varsayalım. Hiç tanımadığım arabaya bavullarımı yerleştirsin.

Üstü açılıp kapanan, buzzz mavisi, cibimsi şakır şakır parlayan bir afet…

Plakasının numarası bile kışkırtıcı… Bir iki üç…

Yolculuk uykusuzluktan yarı kapalı gözler fal taşı gibi açılsın ve oldukça tıslayan bir ses tonu: Gece yarısının uykusunu kaçırsın!

---Nerde benim on iki yaşındaki kızıl kısrağım? Bu maviş de nereden çıktı?

…Beğenmedin mi?

---Soruya soru ile yanıt! Ya adamım nerde benim emektarım?

…Sattım!

---Keşke bana da sorsaydın.

…Üç senedir soruyorum ve sen yeniliğe hayır diyorsun. Kısrağımızı sattım üstüne de dört senedir biriktirdiklerimi ekledim; korkma borç kredi falan da yok ama şimdi güvenli bir aracın var. Sevinsene be hatun!

Sevinmesine sevineceğim lâkin aklım kırmızıda; yeni sahibi ona iyi bakar mı?

Biz birbirimize çok alışmıştık; yollarımızı ezbere bilirdi; ben de onun benzinini suyunu aksatmazdım. Şimdi bizi ayırdılar;  n’apcam ben bu yeni moda Dizel kızla?

 Ya üstünü kapatmayı unutursam; yağmur yağdığında…

 7 Ekim 2012 Pazar

Alev Meisel/ Merhaba sıcakkanlı güzel İzmir’im ben geldim.