Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

E. Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Öztürk

http://blog.milliyet.com.tr/emeklibirsubay

16 Ekim '06

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sizin şansınız nasıl?

Sizin şansınız nasıl?
 

Ben kendimi çok şansli sayardım...

Ne istersem olurdu?

Arkadaşlar, ulan sende şeytan tüyü mü var, derlerdi...

Şanslıydım...

***

Çocukken, Ankara ve Anitkabir'i görmeyi çok isterdim... Sivasli Mübaşir'in oğlu için çok büyük bir hayaldi... Ankara'nin ışıklarını uzaktan, Bursa'ya giderken ilk gördüm... Kamyonumuzun şöförü, şu çok ışıklı yer Anıtkabir, dedi...

Ankara ile ilgili hatıralarım çoktur...

Anıtkabir'in her köşesini Azim Agabey bana göstermiştir...

***

Subay olmak dı düşüm...

Otel Köşk'de ki şefimize anlatırdım... Birgun subay olup geleceğim... Bana da servis yaparsin!... Sen bir subay ol hele, derdi...

Subay oldum. Gittim.

Patronumuz, ben ve şef birlikte yemek yedik...

***

Kutahya'nin uzerinden, cok yukseklerden yolcu ucakları gecer. Egitim alaninda kafami kaldirip, arkadaslara soylenirdim... Ben de bir gun bunlar da olacagim...

Oldum. Tam bir dunya turu yaptım. Dev gibi ucaklarla...

***

Kurmay subay olacagım, dedim. Gulduler... Cok zordu bir hava piyade subayi icin sinavi kazanmak...

Ilk hakkım da Akademi sinavlarini kazandim...

***

Sevgilimle aksam yemegi yedik... Evime gidiyoruz... Birlikte oturduğum arkadasım anahtarı paspasın altina koymayı unutmuş...

Kızdı sevgilim... Gecemi berbat ettin... Bu kadar da tedbirsizlik olur mu?

Caresiz, o nun ev anahtarini denedim...

Kapi acıldı!...

***

Bilecik'e gitmiştim. Görevli. Aksam beş gibi işim bitti. Bursa'ya gidecegim... Araba bulamazsınız bu saate Yüzbasim, dediler...

Ben sanslıyımdır, dedim. Beni yol kavşağina kadar götürür müsünüz?

Polis memuru ile bekliyoruz...

Uzulmeyin, dedim... Simdi bir mersedes gelir... Beni Bursa'ya kadar goturur...

Gulumsedi polis arkadas...

Üc dakika sonra simsiyah bir mersedes... Bursa'ya gidiyorum, yolcunuz var mı?

Bu kadarı da olmaz, dedi saskin polis memuru...

***

Kutahya'da Ingilizce calışıyorum. Aksam gezmelerine gitmiyorum. Calisiyorum, diye... Guluyorlar bana... Buradan 15 gunluk yurtdisi kursuna bile kimseyi gondermezler!

Amerika'ya tainimiz cıktı...

Çoluk, çocuk...

***

Esenboğa Havaalani'nda pasaportlarimizi kontrol eden polis saskin.

Üc cocuk. Anne, kardes. Tam yedi kisiyiz...

Allah yardimciniz olsun, dedi...

Ankara, Paris uctuk.

Paris'ten Chicago'ya uçacağiz.

Air France yetkilileri uçakta yedi kisiye yerimiz yok, dediler.

Ama; uçunuzu birinci, dordunuzu ikinci kat ta uçurabiliriz!

Bizi first klas (Birinci Mevki) ucurdular...

Parasi cebimizden ciksa, adam basi 3- 4 bin dolar!...

***

1992 yilinda hanimi dort cocukla Amerika'da birakip Turkiye'ye geldim!

Sansima guveniyordum...

1993 yilbasi sonrasi.

Sivil Memur Huseyin Bey Sordu:

-Yarbayim biletinize baktiniz mi?

Bakmamistim. Huseyin Bey'e uzattim.

-Size ikramiye var!

Bileti Huseyin Bey alip gitti. Ikramiyemizi dolara cevirip, cocuklara havale etmis!

Galiba 3750 Dolar. En sıkışık zamanımızda!

***

Şansımıza çok güvendik...

Taa ki emekliligimizi isteyene kadar...

Emekli Ikramiyesine siddetle ihtiyacimiz var...

Cocuklar Amerika'da. Para lazim...

Bizim hesabimiza gore 30- 40 bin dolar arasi bir ikramiye aliriz...

Eh o da yeter...

Ayda da 800 dolar civarinda maas...

Idare ederiz...

Emekli olduk.

Çiller hukumeti...

Bir gece de, Turk Lirasi dolara karsi yuzde bilmem kac deger kaybetti!

Bizim emekli ikramiyesi kuş oldu...

Emekli maasimiz 300 dolara bile kavusamadi...

Ne yersin? Ne icersin?

Geriye donusu de yok!

Ben vazgectim, diyemiyorsun...

***

O gun, bu gundur iflah etmedik...

Süründük...

Iki yil oncesine kadar...

***

Iki yil once, Amerikali gorevliler mahkememiz devam ederken, coluk cocugu buradan zoraki atmaya kalktilar...

Kaçtik Mississippi'den. Hakkimizi aramaya...

Minnesota'ya geldik...

Ne ev, ne esya, ne is, ne para...

Dört cocuk, bir koroglu ve ben...

***

Kardasimiz kapisini acti.

Ne kadar?

Ev bakiyoruz...

Ora senin, bura benim dolasirken bir ev gordum...

Iki katli. Agaclarin icinde...

Evin etrafinda tavsanlar, sincaplar, geyikler cirit atiyorlar...

Evet geyik!

Kirasina gucumuz yetse, depoziti elimizde yok...

Ah dedim icimden, ah... Bu eve bir tasinabilsem...

Kirasini odemek icin, tuvalet temizlemeye bile raziyim...

Tuvalet temizledik... Eve tasindik...

Esyamiz, yatagimiz yok...

Yerlerde yattik...

Ama, ben evimi cok sevdim...

***

Cocuklar is buldu...

Daha iyisini aradilar...

Benim bilgisayarim yok. Hergun kutuphaneye tasindim...

Ama evimi cok sevdim...

***

Umut yazdigi ikinci kitabini gosterdi.

Masal gibi. Güzel de, kim okur?

Kitabi iki dile çevrildi! Her üc ay da bir harcligimiz gelir...

***

Kanat evlendi. Yeni evine tasindi...

Anam sıkıntılarından kurtuldu. Sirin bir apartman dairesinde oturur...

Bulut Universite'ye yazildi...

Kiz okulunu cok sevdi...

Ben kutuphaneye gitmeye devam ettim.

Evimi cok sevdim.

Şansim döndü artik, diye dusundum.

Şansim döndü...

***

Uc ay kadar once Umut bir bilgisayar aldi.

Kitabindan kazandigi paradan.

Kucaktan kuca dolasiyor. Sevgili.

Ben de Milliyet Blog'u buldum...

***

Amerika Adalet Bakanligi Savcisi bizim tarafa gecti!...

Bu insanlarin haklari var!

Itiraz mahkemesi savciya uydu... O kadar inattan sonra!

Konu yeniden gorusulsun...

Dort yil oncesine donduk...

Kasim da mahkememiz var!

Sansimiz dondu...

***

Cocuklari futbol kulubleri antronorleri olsun diye kapismaya basladilar...

Ben de sarap icmeye...

***

Derken...

Gecen hafta sonu, Umut'un bir bobreginin olmadigini ogrendik...

Bir de, olmayan bobregin yerinde bir "ur" var!...

***

Ben, olamaz, diyorum...

Bu beyaz evde...

Kuslarin, geyiklerin, sincaplarin...

Sevdiklerimin arasinda,

Benim sansim donemez!...

***

Sizin sansiniz nasil?

 
Toplam blog
: 798
: 2506
Kayıt tarihi
: 25.07.06
 
 

Harp Okulu 1974 mezunuyum. 1983'de Kurmay Subay olarak mezun oldum. 1987 yılında Silahlı Kuvv..