Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Eylül '13

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Şizofren kocamdan evdeki bıçakları saklıyorum

  • Tüm okur ve yazar dostlara selam olsun,

Önceki yazılarımı okuyanlar duygusallığımı, anneliğimi, kadınlığımı, terk edilmişliğimi, hırpalandığımı bilirler. Benim yazılarımda sadece ben varım çünkü. Sevgili dostlarım arada sırada mesaj gönderiyorlar 'Sesin çıkmaz oldu Limon Çiçeği' diye...

Sessizliğimin sebebine gelince önceki yazılarımdan birinde Ayrıldık cebren ve hile ile, diye bahsettiğim eski eşimle tekrar birleştik. Benden kaçırdıkları zorla ayırdıkları iki çocuğumun babasını eşimi buldum. Psikiyatri polikliniğinde yatıyordu, aldım eve getirdim. Bana üç yıl her türlü işkenceyi çektiren ailesi bakmakta zorlanınca çareyi, onu bana vermekte buldular. Çünkü artık işleri bitmişti, tüm malını mülkünü, enerjisini, ruhunu aldıktan sonra eşimi bana geri verdiler. Yedi kardeşi, birde annesi sahip çıkamadılar bana iade ettiler. Evet benim eşim şizofren. Ayrılık sebebimiz eşime göre benim ihanetimdi!!! O kadar çok yalvardım ki ailesine eşim hasta lütfen yardım edin diye... Ama beni dinlemediler, hatta aldığım tüm doktor randevularına eşimi göndermediler. Zaman zaman benden kaçırdıkları bile oldu. Manevi ve maddi şiddete maruz kaldım zaman zaman. Hatta bir ara töre cinayetine bile kurban gidecektim az daha, Allah tan eşimin atak dönemi çok uzun sürmedi de hala hayattayım. Cehalet deniyor adına bunların ama ben kabul etmiyorum bu devirde cehaleti. İletişim araçları o kadar güçlü ki bu devirde, insanın cahil kalabilmesine ihtimal veremiyorum. Çıkar çatışması, menfaat girince işin içine yapılan kabahatin özrü sonradan cahillik oluyor. Olayın özü aslında eşimin trilyonluk  şirketine el koydular, hiç sesimi çıkarmadım. Benim yuvam yıkılmış, adım namussuza çıkmış, eğitim camiasından gelen anne ve babamın gururu incinmiş, maldan mülkten  bana ne... Parayla çocuklarıma babamı alacaktım? Bir kuruş talebim olmadı, durdurabilirdim, yasal haklarıma dayanarak ama yapmadım. Yaşasınlar görsünler istedim. Onlar akbaba gibi benim eşyalarımı bile talan ederken ben kendime üç kişilik bir dünya kurdum. Çocuklarımla birlikte onlardan ayrılmadan evden de takip edebileceğim bir şirket kurdum. Elbette zorlandım ama benim toparlanmam çocuklarıma da iyi geldi. Ta ki bir sabah eşimin yine demir parmaklıklı bir hastane koridorunda sessiz çığlıklarını duyana kadar. Onu gördüğümde içim acıdı, biliyorum ki tek çaresi benim. Benden başkası bakmaz ki ona. Kimse sahip çıkmaz. Çocuklarımın babasına bu hali yakıştıramadım. Beni görünce çocuk gibi sevindi. Çocuklarıma uygun bir dille anlatıp ziyaretine gittiğimizde ertesi gün tıraş olmuş, duşunu almış, tertemiz giyinmişti.

Bu ani iyileşme doktorların ve tüm hastane personelinin dikkatini çekmişti. O  güne kadar eşimin ailesinden saklanarak gittiğim ziyaretine doktorun reçetesinde yazmam sebebiyle rahat rahat gidiyorduk artık. Sonrasında taburcu oldu. Şimdi de birlikteyiz.

Ailem hariç çevremdeki herkes karşı çıktı bu birlikteliğe, belki de haklılardı. Ama yapamadım, onu orda bırakıp hayatıma devam edemezdim. Anneyim ben. Çocuklarıma model olacak olan babayı biçare bırakamazdım. Belki de en önemli nedeni: Bu hastalık genetik geçişli bir hastalık, ve belki çocuklarımda hasta. Onu terk etmem demek bir gün aynı şeyin çocuklarımın da başına gelmesi demek olmaz mıydı. Çok fazla düşünmeden kabul ettim birlikteliği. Şimdi ki mevcut durumu soracak olursanız, beş aydır eşimi iyileştirmek için uğraşırken, ortağım tarafından dolandırıldım, eşimin ailesinin herhangi maddi ve manevi desteği yok. Evin geçimini üstlenmiş durumdayım, çok sıkıntılı bir süreç yaşıyorum. Nasıl hissettiğimi sorarsanız duygularım bazen çok karışıyor. Çoğu insanın cesaret edemeyeceği şeyi yaptım.

Bu şekilde yaşamak gerçekten çok zor. Hiçbir konuda güvenemeyeceğiniz bir adamla evlisiniz. Akşam eve gelince derdini sıkıntını anlatabileceğin biri yok ki. Çocuklar için beraber karar verebileceğin biri de yok. Kadın olarak yaşamak istediğin bir çok şeyi yaşatabilecek biri de yok... Bir sürü yokun arasında ne var biliyor musunuz? Yatmadan önce evdeki bütün bıçakları saklamak var, korku var korku ve endişe...

Ve birde hepsinden daha önemli bir şey var ki oda dünyalara bedel: ÇOCUKLARIM ÇOK MUTLU...

Kalın Sağlıcakla

 

 
Toplam blog
: 8
: 1170
Kayıt tarihi
: 18.02.12
 
 

1976 doğumluyum. İktisat eğitimi aldım, iki çocuk annesiyim. Doğaya uyumlu olan her şeye hayranım..