Skor, yönetimin aynasıdır

Nasıl ki ''gözler kalbin aynasıdır'' diyor isek, taraftara göre de ''skor yönetimin aynasıdır''.

Taraftarlar, kulüplerinin başarı veya başarısızlığını mali tablolarından önce, takımlarının

çeşitli branşlarda aldıkları skorlara göre değerlendirirler. Bu değerlendirme bizim toplumumuzda daha belirgin bir haldedir.

 

Bizim gibi hayatının akışını dahi tuttuğu takımın maç günlerine göre şekillendiren insanların yoğun olduğu bir toplumda, takımımızın o hafta aldığı sonuç, haftamızın iyi ya da kötü geçmesine de bir etkendir.

 

Eğer takımımız oynadığı müsabakada iyi bir sonuç elde ettiyse, o haftamız psikolojik olarak mutlu geçer. Hele bir de yendiğimiz takım ezeli bir rakibimiz ise, bu mutluluğumuz gerek okul, gerekse çalışma yaşamımıza etki eder. Çünkü o haftayı başımız dik ve arkadaşlarımıza takılarak, onları kızdırarak geçiririz.

 

Ama eğer takımımız o hafta sonu kötü bir sonuç elde etti ise, önümüzdeki hafta çok da mutlu geçmez. Hele bir de yenildiğimiz takım ezeli bir rakibimiz ise, o ezeli rakibin taraftarı olan okul arkadaşlarımızdan, ya da çalışma arkadaşlarımızdan kaçacak delik ararız. Tüm hafta boyunca onların takılmalarına ve laf atmalarına maruz kalırız.  Gazete okumak, spor haberi izlemek istemeyiz.

 

Düşünün ki bu yenilgi psikolojisi eğer tüm sezon ve nerede ise her branşta karşımıza çıkmış ise, işte o zaman tüm senemiz moralsiz geçmiş demektir. Ve bu moralsizliği bize yaşatan sporcular ve onların yöneticilerine karşı düşünsel dünyamız hiç de iyi olmaz.

 

İşte benim gibi Galatasaray taraftarlarının da bu sene yaşadıkları duygu tam da bu. Sezon başından beri aldığımız sonuçlar, bizlerin canını fazlası ile yakmaya yetti. Örneğin ülkemizde en çok tercih edilen spor dalı olan futbolu örnek alır isek; şampiyonluk parolası ile başladığımız sezonun sonunda geldiğimiz durum hiç de iç açıcı değil.

 

Kendi sahamızda oynadığımız 16 müsabakada tam 6 mağlubiyet almışız ki, bu bizim hiç de alışık olduğumuz bir durum değil. Toplam mağlubiyet sayımız ise 10. Bu sayı ortalama bir süper lig takımının aldığı yenilgi sayısıdır. Üstüne üstlük tüm sezonun kötü gidişatını tolore edecek olan Fenerbahçe maçını da yine kendi sahamızda 1-0 kayıp etmişiz.

 

Fenerbahçe maçı demiş iken, bu sezon Fenerbahçe ile tüm branşlarda oynadığımız müsabakalarda aldığımız toplam galibiyet  sayısı ise sadece 1. Bunun bir Galatasaray taraftarı üzerinde yaratacağı psikolojik etkiyi düşünebiliyor musunuz?

 

Basketbola geldiğimizde ise, Euroleague' de geldiğimiz durum ortada. Az daha zorlasak sonuncu bitirecektik. Normal sezonu 6. sırada bitirdiğimiz Türkiye Basketbol ligi play off larına ise Anadolu Efes mağlubiyeti ile başladık.

 

Dolayısı ile biz taraftarlar bu kadar kötü bir sezonda elbetteki bir günah keçisi arar olduk. Çünkü gerek basketbol, gerek futbol ve gerekse diğer tüm branşlarda taraftar olarak üzerimize düşeni yaptık. Forma aldık, atkı aldık, kombine aldık, maçlara gidip takımımızı destekledik. Karşılığında ise tümden kaybedilmiş bir sezon ile karşılaştık.

 

Ve bu sezonki mağlubiyetlerin, hakem hatalarının, tahkim kurullarının verdiği emsalsiz ve hakkaniyetsiz kararların göğüsleyicisi olarak gördüğümüz yönetimimiz maalesef bizi hayal kırıklığına uğrattı. Vizyonsuz ve sinik bir duruş sergiledi.

Masaya yumruğunu vuramadı. Camianın gücünü ve heybetini kullanamadı. Yanlış transfer politikaları uyguladı. Mali olarak ise biz taraftarların hala anlayamadığı Riva ve Florya projelerini hayata geçirdi. Aldığımız başarısız sonuçlar ile birlikte de  taraftarın büyük bir kısmını karşısına aldı.

 

Sonunda ise geldiğimiz nokta, başlıktaki resimde görünen durumdur. Bu sezon her branşta acı çeken taraftar ve bizim bu durumumuza gülen diğerleri...

 

İşte bu yüzden bence de Galatasaray yönetimi değişmeli, daha dinamik, vizyon sahibi, karizmatik ve spor yönetimini bilen kişiler başa geçmelidir. Yoksa kulübümüzün önümüzdeki sezonları da pek parlak görünmüyor.