Sn. Kılıç siz nerede Anayasa Mahkemesi Başkanısınız, T.C. mi yoksa MUZ. C. mi?

Dün gece(15 Haziran 2013) Gezi Parkı’nda meydana gelen ‘toplumsal olaylar’ ile‘yargının’ ve ‘temel hak ve özgürlüklerin’ ne kadar önemli ve vazgeçilemez ’unsurlar’ olduğu bir daha kanıtlanmıştır.

Burada ‘Anayasa Mahkemesi’ demokrasinin ‘olmazsa olmazı,’ rejimin ‘alfabesidir.’

Amacı Anayasa’da yazılı temel hak ve özgürlükleri korumakve TBMM tarafından çıkarılan yasaların başvuru üzerine Anayasa’ya uygun olup olmadığını denetlemektir.

Anayasa Mahkemesi eski Başkanı Yekta Güngör Özden; ‘Demokrasilerde en sağlıklı güvence yargıdır. Gerçek demokrasilerin temeli, dayanağı hukuk, kaynağı insan haklarıdır. Özellikle cumhuriyetin kurucusu, koruyucusu ve kollayıcısı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) “alanına çekildikler” söylentilerinin yapıldığı günümüzde yargının ulusal varlığımız, hak ve özgürlüklerimiz için yadsınamaz önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Yanlı yargı güvencenin yoksunluğudur’ demiştir.

Diğer yanda Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç yüksek yargıyı kendi perspektifinden değerlendirmiş, bir anlamda ‘öz eleştiri’ yapma gereksinimi duymuştur; ‘Yargı gücünü vesayete dönüştürerek, bunu yargı bağımsızlığıyla meşrulaştırmaya çalışmanın hukuk devletinde yeri olamaz’ demiştir. 

Demokratik ülkelerde ‘yargının bağımsız’ ve ‘yargının bağımsızlığının’ kaynağı da KUVVETLER AYRILIĞI ilkesi olmuştur.

Demokrasilerde yürütme organının her  eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir.

Her ülkede yargı vardır ama sadece ileri demokrasilerde ‘bağımsız yargı’ vardır.

Anayasa Mahkemesi  tarafından ‘yürütme organının’ (T.C. Hükümeti) icraatının ‘hukuka,’ ‘toplumsal normlara’ ve ‘evrensel standartlara’ uygunluğu ‘denetim’ dışı bırakılmaktadır..

Anayasa mahkemesi Başkanı ‘muhalefeti‘  uyarmayı ihmal etmemekte ve ‘sübjektif’ davranış örneğini göstermektedir: “Bu konuda verilmiş anayasal haklar, sonuna kadar kullanılabilir. Ancak, hakların kullanılması yargıya meydan okumayı, onu tehdit etmeyi ve şiddete başvurma hakkını kimseye vermez” demektedir.     

Anayasa Mahkemesi Başkanlığı günlerdir bu ülkedeolup bitenlere duyarsız kalmakta, ülkenin içinde bulunduğu ‘sosyo – psikolojik ve ‘hukuksal’ sorunların giderilmesi aşamasına hiçbir katkıda bulunmamaktadır.

Böylece ‘denetimden uzak,’ hatta ‘yüksek yargıyı’ ‘baskı’ altında tutan bu ‘iktidar’ ‘monarşist’ rejim şeklini benimsemiş olmuyor mu?

Yürütme’nin  ‘eylem’ ve ‘işlemlerinin’ ‘yargı denetimi’dışında tutulduğu rejim, ‘demokratik rejim’ değildir.’

Gezi Parkı Eylemi’ne destek veren avukatlar gözaltına alınma sürecinde 16’sı kadın 49 avukat polisler tarafından ‘avukatlık cübbesi’parçalanırken;  yoğun saygısızlığa maruz kalmış ve yalnız bırakılmıştır.

Ne yazık ki; dün gece(15 Haziran 2013)Gezi Parkı Eylemi’ni yaşattığı ’korku’ ve ‘terör’ eylemi ile sonlandıran Güvenlik Güçleri son müdahalesinde Park’ı yarım saatte boşaltmıştır.

Sayın Başbakan’ım neden sabır göstermediniz?

Başbakan’ım neden sözünüzde durmadınız?

Günlerdir vatandaşlarımızın T.C. Anayasası’ndan kaynaklanan ‘temel hak ve özgürlükleri’ ‘koruma görevini ’Anayasa Mahkemesi Başkanlığı neden yerine getirmemiştir?

Sayın Haşim Kılıç, Sizin göreviniz “üç maymunu oynamak” mı?

Yoksa Siz  MUZ. C.’nde mi Anayasa Mahkemesi Başkanısınız?  

16.06.2013, Türkiye