Soğanı başucuma koydum!

Ne portakal gibi kabuğunu soydum, ne de yalan uydurdum!

Geçen haftayı sağlık yönünden çok kötü geçirince yakın dostlardan tavsiyeler yağmaya başladı. Meraklıyımdır da üstelik, iyi kötü hangi bitkinin neye iyi geldiğini falan bilirim; hele ki doktor arkadaşlardan aldığım tüyoları mutlaka başkalarıyla paylaşırım.

Mesela, kalp doktoru bir arkadaşın tavsiyesi: Rafine edilmemiş doğal tuz kullan, her sabah bir tatlı kaşığı öğütülmüş çörekotu ye, her gün en azından bir diş sarımsak tüket…

Keten tohumu, ısırgan otu, efendime söyleyeyim zerdeçal konularına girmeyeyim şimdi…

Gripten korunmak için ilk kez duyduğum bir yöntemi öğrendim bugün!

Bir tane kuru soğan aldım, cam bir kasenin içinde başucuma koydum! Siz başka yere de koyabilirsiniz, bakmayın ben işi biraz abarttım!

Bol soğan tüketiminin gribe iyi geldiğini biliyordum, ancak bu haliyle de yapılan deneyler sonucunda soğanın grip virüslerini bünyesinde hapsettiğinden söz edince arkadaşım, aman denemesi bedava sayılır nasıl olsa diyerek soğanın merhametine sığındım!

Bir korkum var ki şimdi, fiyatı zar zor düşen soğan yeni bir atağa geçer mi?

******

Başbakan gittiği yerlerde çocuklara namaz kılıp kılmadıklarını sorar oldu ya, hani bir okula ziyarete gitse, işgüzar müdürün biri topluca namaz kıldırır mı acaba öğrencilere diye düşünmeden edemedim, tören babında…

******

Bu arada aromalı ve şık ambalajlı sigaraların ülkede satışa sunulması için çalışmalar başlamış!

Başka ülkelerin yasakladıkları mallarını bizim gibi ülkelerde pazarlamak istemeleri pek doğaldır bazı şirketlerin, bir pazarlama tekniğidir enikonu da, izin verip vermemek elimizde değil midir?

Mesela bir zamanlar Meltem sigarası vardı, nane aromalı, zararlı olduğu saptandığında üretimi yasaklanmıştı!

Sigara zararlıdır, bu bir gerçek!

Aromalısı daha da zararlıdır, hele ki muz, çilek, çikolata aromalıları sakız gibi bir izlenim vereceğinden ötürü gençler için potansiyel içiciler sağlamak adına çok daha zararlıdır!

******

Tütün işleten ve ihraç eden bir şirkette çalışmış olmamdan dolayı tütünün neden zararlı olduğunu da iyi bilirim, hoş hala deliler gibi sigara tüketirim, o başka!

İşlenen tütünler böceklenmesin diye yılda birkaç kez ilaçlanırlar, depolarda bekleyen tütünlerin kaç kez ilaçlandığını söylemeyeyim isterseniz; bu ilaç kalıntıları tütünün kendisinden çok fazla zararlıdır!

Dikkat ederseniz puro içer zengin kişiler, mesela tütün şirketinin sahibi de sigara içmezdi, puro içerdi! Demek ki tütünün kendisinden ziyade sigara olana kadar geçtiği işlemler, kağıdı falan en zararlısı!

******

Tekel kapatılıp da yabancı sermayeye devredildi ya, hani hep çemkirip duruyorum Türk tütünü yok ediliyor bu uğurda, Türkiye’de tütün piyasası artık British American Tobacco, Imperial Tobacco, Reynolds ve Korean Tobacco’nun elinde, demek ki iyice bastırıyorlar, şimdi de bu olsun diye!

El verildi mi kol da gidiyor; sigarayı yasaklayan zihniyet bunda bir sakınca görmüyor!

İlginç tabii ki, bir samimiyetsizliktir gidiyor!..

******

Neyse… Yazıyı Yonca ile kapatalım!

Keyfimiz yerine gelsin!

Yonca Avrasya maratonunda koştu! Serkan’la birlikte… Serkan omuriliği probleminden dolayı tekerlekli sandalyesinde, Yonca ablası hem kendisini hem de Serkan’ın sandalyesini koşturmak için günlerce hazırlandı!

Kendisi için istediği bir şey yoktu Yonca’nın, o zaten ayakları üzerinde duran güzel bir kadın, başarılı, keyifli…

Yonca çocuklar için çaldı kapıları birer birer, bağış topladı; Serkan’a köprüyü geçirtti, ısrar etme yok değilim diye: “Yonca süper!”

Yonca mı, Hürriyet’in dört yapraklı yoncası, Yonca Tokbaş!

Mütevazılığından dolayı çok seviyorum ben bu genç kadını!