Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Soğuk bir İstanbul gününde İnönü’de İsveç maçı..

Soğuk bir İstanbul gününde İnönü’de İsveç maçı..
 

Ahmet Aydın üstad..


Soğuk bir İstanbul günü, İnönü Stadı’nda, soğuk insanın yüzünü yalıyor, üşüyorsun, ama bazen insanın, vucudu değil içi üşüyor, ruhu üşüyor, yüreği üşüyor, galiba öyle bir geceye denk geldi bu maç. İşte gerçek soğuk ozaman seni üşütüyor. Soğuk yüzünü yaladıkça iç üşümelerinin yanında yüzüne vuran soğuk değilde, ılık bir meltem gibi gelir insana dalıp gidiyorsun. Keşke şimdi yanımızda olsada bir birimize sokulup, ısıtsak deriz. Telefonu çaldırırsın ama ulaşamassın, çünkü planlı değildir maça gideceğimiz, iş güç var, olmaz tabi..yada başka bir şey...

Neyse milli takımın sponsor firmalardan birinde çalışmamızdan dolayı, ama son dakikada gelen biletler nedeniyle hazırlıksız yakalanıyoruz. Hava soğuk, sıkı giyimek gerek ama malesef bir bere (şile hatırası) palto ile çıktık yola. Tabi yanımda Ahmet Aydın, merhum ağbisinin biricik kızı Deniz, ne heycan, ne enerji, maçta belkide en çok o bağırdı. Tabi bunun sebebi biz onu evden aldığımızda Taksim’e kadar ikimiz de arabada bir uyumuşuz, onca yolu nasıl geldik, İstanbul trafiği, akşam saati banamısın demedi, çünkü biz uyuyorduk.

Yolda tabi bu arada uyandığımda Ahmet “ya Feyhan çoktandır yazmıyor galiba”dedi. Ben de “doğru yazmıyor sanırım” diyerek “telefonu var bir bakalım ne yapıyor” deyip pat diyerek aradık. O da tam servisten iniyormuş, sevgili Feyhan’ın sesini duymak, sağlam dostumuzun iyi olduğunu bilmek bizi mutlu etti..

Daha önce de sevgili Dr Hakan (Akdenizli ) ile bir sohpetimiz oldu. Malum çıkardığı o nefis Roman “ZALİMDİ ZAMAN” onu hakkında paslaşıyorduk, okuduğum bölüme kadar gerçeketen bana göre çok güzel. Ben çok anlamam yazmaktan, ama okuyup da hoşuma gidiyorsa roman, sürüklüyorsa beni, o romanda kendimi bulduğum, bulmak istediğim kahramanlar varsa benim için esas olan budur.Akıcı, sade ve sürükleyici vallahi bravo Akdenizliye..zaten bitirelim tam yorumumu yapacağım...Ama roman yazmak başlıbaşına bir iş sanırım...

Maça gelince, hazırlık maçları milli takım için çoğunlukla vasat hatta hep hüzünle bitmektedir. Ama artık 2008 Avrupa Şampiyonası için ciddi hazırlıklar yapılmalı, teknik ekipte bunun farkında sanırım. Kuvvetli rakiplerle iyi maçlar yapmak gerek. Ama hafta içi olması, hafta sonu lig maçları, her iki ülkeninde milli futbolcularının bu tür maçları sadece antreman havasında geçmesine sebep olmaktadır. Brezilya-İrlanda maçında olduğu gibi, girilen bir kaç pozisyon, onlarıda çömertçe ya harcarsın, yada kaleciler kurtarır. Ama milli takımın burdaki esas amacı uygulamayı düşündüğü taktiği böyle maçlarda sahaya yansıta bilmesi sanırım ilk hedef.. Bu bağlamda baktığımızda milli takım daha hazır değil, ama defans blogundaki sorunları çözer ve herhangi bir sakatlık belası başına sarılmazsa bu milli takım bence iş yapar..Zaten milli takımın İsveç hazırlık maçından çıkan sonucu, gazeteporttaki yarışmada daha detaylı yazacağım..(şimdi link filan koyacağım f.h yine sallayacak, boşver)

Maç sonu yukardan aşağıya şöyle bir kaç kare yakalaylım derken, bir de ne görelim, tanıdık birkaç yüzle selamlaştık. Eee sponsor firmayız ya.. Hele tüm Beşiktaş maçlarını çarşi tirübünden seyreden Boyahanenin postabaşısı Fuat Ateş ağbimi görünce bir başka sevindik, hemen bastık deklanşöre, gerçi bana yaptığı “Yunanlı espirisi tutmadı, tutsa sakata gelirdik sanırım..)) Zaten maçta etrafımızdaki ilginç yüzleri kareye yansıtmaya çalıştım. Bu kareler hayatın ta kendisi değilmi? Bir milli maçta olsada.

Milli takımın bir hazırlık maçı da bitti. Zamanda hayatlar biterken, yaşam sağ olanlar tarafından devam ediyor. İçimiz, yüreğimiz, ruhumuz üşüse de, sımsıcak bir sarılmanın, hoş bir tebessümün, tene kondurulacak bir öpücüğün hasretiyle.. yaşam devam ederken..(senin için)...

 
Toplam blog
: 319
: 6405
Kayıt tarihi
: 14.06.06
 
 

25.08.1963 İstanbul doğumluyum. A.Ö.F İşletme mezunuyum. 8 sene profesyonel kalecilik yaptım. (Ey..