Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Eylül '08

 
Kategori
Öykü
 

Soğuk kış patikası

Karlı patika

Yürümesi gereken en az bir km'lik yolu daha vardı. Araç onu köyün girişine kadar getirebilmiş daha fazla gitmesine yoğun tipi izin vermemişti. Hüseyin'in ilk tayiniydi burası. Doğunun küçük bir köyü. Öğretmenlik onun ideali değildi ama bu zamanlar ideale pek uygun zamanlar değildi daha çok yaşam gereksinimleri ideallere yön veriyordu. Bu sene kış mevsiminin sert geçeceği söyleniyordu fakat kimse bu kadar sert geçecegini tahmin edemezdi, lakin Hüseyin gibi sıcak iklim çocuğu birisinin böylesi kış mevsimine alışabilmesi hiç te kolay degildi. bir yandan adımlarını atıyor, diger yandan soğuk havaya yenik düşmemek için şarkı söylüyordu. İlk bakıldığında çok anlamsız gelen bu görüntü aslında onu meşgul ederek soğuga yenik düşmesini engelliyordu. Esen rüzgar her adım attığında ve her nakarat tekrarlamasında daha da şiddetleniyor Hüseyin'i yolda bırakmak için elinden geleni yapıyordu. Hüseyin adımlarını daha hızlı atmaya başladı sanki bu yenilmez doğa ile mücadeleye girdiğinin daha yeni farkına varmıştı. Artık nefes almakta da güçlük çekmeye başlıyordu. Ayağındaki botun ve elindeki eldivenlerin etkisi bir hayli azalmış bu uzuvlarının sızladığını hissediyordu, yolun daha çeyreğini bile yürümemişken. Artık adımlarını daha hızlı atmaya çalışsa bile bunu başaramıyor, nefesi daralıyor, adımları seyrekleşiyordu. Bir an durup dinlenmeye ihtiyaç duydu, bu kadar çabuk mu? Durdu ellerini ovuşturdu elleri ısınır diye, zor da olsa saatine baktı henüz dersin başlamasına yarım saatten fazla vardı ve dinlenmek için süresinin olduğunu düşündü. Oldugu yere oturmayı düşündü, sonra vazgeçti. Esen rüzgar şiddetini bayağı artırmış, rüzgar kucağına aldığı kar tozlarını Hüseyin'in gözlerine ve agzına dolduruyordu. Gözleri kapanıyor nefesi onu bir hayli zorluyordu ve biliyordu ki donmak üzere olan bir insanın bitmek bilmeyen bir uykuya dalacağını. Olduğu yerden doğruldu birden gücünü toplayarak bir kaç adım daha atmaya çalıştı, tek bir adım atabildi ve bu onun atabileceği tek adımdı. Kulağına gelen tek ses kendi nefesiydi başka ses duymuyordu. Başını kaldırıp etrafına bakma ihtiyacı duydu hiç birşey göremedi bundan mıdır mı bilinmez ayaklarının ve ellerinin sızısı bir kat daha arttı.Arkadaşları onu uyarmıştı gitmememesi için hem de idealist arkadaşları! Şimdi olduğu yerde diz kapaklarına kadar karın içinde kalakalmıştı. Ölüm ona çok uzak bir kelime olmasına karşın şu an beyninin içerisinde bu kelime fazlasıyla dolaşıyordu. Artık nefes alışverişi bir hayli azalmış adeta vucudu doğa ile mücadele içerisindeydi ne kadar acıdır ki kazanan hep güçlü taraf olurdu. Hüseyin sessiz sakin bir şekilde teslimiyet içerisindeydi. Ayaklarındaki sızı diz kapaklarına ulaşmış, elleri işlevini yitirmişti bile. Yine de adım atmayı düşündü ama bu düşünceden ileriye gidebilmiş değildi. Sıcacık bir oda düşledi o kadar sıcak sıcaktı ki bir aile sıcaklığı gibi hani. Bu sıcak düş gözlerinde baktığı her yeri ateş koru gibi görmesine neden oluyordu. Artık ayakları ve elleri hissizliğe yenilmiş vücudundaki sızıltılar onu rahatsız ediyordu yine de uykusunun gelmesine mani olamıyordu bu acılar. Sadece düşünceler ve düşler onu meşgul ediyor zaman zaman ögrencileri ve sınıfı görüyor ve bu kısa görüntüler tekrar kayboluyordu. Bu hayaller bir kaç kez daha yinelendi ama bedeni daha fazla dayanamadı hayallerinin uçup gitmesine izin verdi. Göz kapakları düştü bir çığ gibi rüzgar uğultusu ile birlikte...
Hüseyin ögretmeni tam üç gün sonra bulabildiler. Kar onu tamamen kucağına almış ve saklamıştı. Kaskatı kesilmiş vucudu ve ceketinin cebinde ailesine ayırdığı elli lira ile...

 
Toplam blog
: 11
: 394
Kayıt tarihi
: 02.09.08
 
 

Yüksekokul mezunu bir emniyet mensubuyum. İlgilendiğim tek konu yazmak olsa gerek. Yorumlarınız için..