Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Sohbet-i gece

Sohbet-i gece
 

Saat 23 civarı. Kimine göre daha çok erken güne son noktayı koymak için, kimine göre de horultu diyarın bilmem kaçıncı durağı… Mekân aynı mekân. Ne zaman değişeceği meçhule giden bir nefes misali… Sohbet ise koyu bir kahve gibi yoğun sürüp gitmekte sıcaklığından hiç ödün vermeden. Sanırsınız ki yüzlercesi var konuşan şu anda şu yerde. Tek bir beynin yüzlerce kıvrımının hep bir ağızdan ses vermeden konuşup uykucuyu uzak diyarlara süresiz izinle yollamalarından başka bir şey değildir yaşanan. Ne kadar manasız olsa da hep söylerler hep söylerler hiç usanmadan:

* Acaba okuldayken birkaç kez konuştuğum psikoloji hocasının mail adresini bulabilir miyim? Bulsam da ona birkaç şey yazabilir miyim? Peki yazsam ne kadar doğru olur ki?

* Niye uyumak için bu kadar mücadele edilir ki?

* Çok şey arzulayıp çok az şey yapmak her gün daha da yaralıyor beni. Acaba bir gün ben de güler miyim?

* Doğru düzgün konuşabilmek is-ti-yo-rum!

* Hiç latifeden anlamayan bir insanla yaşamak çok acı veriyor. Hele de direksiyon başındaysanız.

* Bilmem kaç ay sonrasının rotası şimdiden çiziliyorsa buradaki güven sorunu acaba nerededir?

* Niye bir anda o berbat geçen son sınavımı hatırladım ki şimdi?

* Artık sınav sorusu görmek istemiyorum!

* Hep yapılacak en doğru şey benim aklımdan geçiyor gibi. Ne kadar mantıksız öyle değil mi?

* Evlilik, eş, görücü, çocuklar, aynı yastıkta iki kişi… Of of, bunların hiçbirini istemiyorum!

* Görünen köy kılavuz istemedi ve yine Galatasaray yenildi. Peki bu beni şu halde neden ilgilendirsin ki?

* Hiç kimseye bulaşmasanız bile kötü bakteriler her zaman sinirlerinize kamp kurabiliyorlar maalesef.

* Ayrı bir ev. Oh ya ne kadar da güzel olur. Olur ama o evin sahibi nasıl olunur?

* Biraz içimi döksem yine kağıtlara, uykum gelir mi?

* Yine tanımlanamayan birisi aramış. Ben de onu aradım bir çaldırmalık. Ama ne ger dönen var ne de mesaj atan. Ya ben çok meraklıyım ya da bu insanlar çok vurdumduymaz.

* Bir de önce arayıp önce sen aradın diye fırça atanlar var. Sinirlenmemek elde değil.

* Sağ üst taraftaki dişim yine ağrıyor. Yoksa o mu beni uyutmuyor.

* Peki ya diş fırçalamak uykuyu kaçırır mı?

* Niye zırt pırt telefonumu açıyorum ki? Olmayan sevgilimden gece mesajı mı bekliyorum?

* Hayır!.. Askerden sonra da evlenme lafını duymak istemiyorum…

Asla son bulmasa da kafamdaki bu sesler, bir nokta koymak gereklidir teker teker. Benden uykucuya selam söyleyin oralardaysa. Lütfen gelsin artık; sabah işe gideceğiz, geç kalmak istemeyiz…

F.Ü. 24.02.2007 Pazar 23:55
 
Toplam blog
: 33
: 527
Kayıt tarihi
: 17.01.08
 
 

Mesleği: Fizyoterapist… Uğraşısı: Gönlünden kopan parçaların birleştiği haliyle sözcüklere biçim ..