Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '08

 
Kategori
Mizah
 

Şöhret oldum

Şöhret oldum
 

İster inanın ister inanmayın; söhret olduğumun resmidir.


İster inanın ister inanmayın ama ben şöhret oldum. Vallahi de billahi de! Tamam tamam anlatacağım, görün bakalım olmuş muyum olmamış mıyım? Ben de inanamıyorum ama gözlerimle gördüklerime inanmayıp da ne yapacağım. Her yerde ben! Daha nasıl şöhret olunur? En iyisi ilk baştan başlamak sanırım:

Her şey internetten posta adresime gelen bir iletiyle başladı; “Bir resmini yolla seni şöhret yapayım.” diyordu adamın biri. Şaşırdım kaldım. Türk filmleriyle büyümüş biri olarak şöhretin nasıl elde edildiği konusunda kesin bir fikrim vardı. Ama adam başka şehirdeydi. O filmlerde gördüğümüz kötü şeylerin olması için en azından aynı şehirde olmak gerekiyordu. Tabi bu beni biraz rahatlattı. Bir de gazoz içmedim mi, hiç bir şey olmazdı. İyi de ben şöhret olmak istemiyordum ki!

Sonra anladım neden bana böyle bir teklifte bulunduğunu; pembe çiçekli elbise!.. Her şey onun yüzünden olmuştu. Tam da öyle değil aslında, öfff aklım karıştı; şöhret olacağım ya havaya mı girdim ne? Geçen hafta galerimde çıkan resimlerimi görmüş; pembe çiçekli elbisemle olan resimlerimi ve çok beğenmiş, anasını alıp istemeye gelecekmiş!.. Yok yaa istemek değil, beni şöhret yapacakmış.

Önce "hayır" dedim, ama adam aklı başında birine benziyordu, yok görmedim kendisini, yazdıklarından anladığımı diyorum. "Neden olmasın?" dedim; ne de olsa hayatımın başrol oyuncusu bendim. Herkesin bunu bilmesinin ne zararı olabilirdi ki? Ve yolladım resimlerimi. İşte ondan sonra oldu ne olduysa; her yerde ben:

Gazetelerde, dergi baş sayfalarında, otobüs duraklarındaki panolarda, yol boyunca ya da çarşı komplekslerinin duvarlarında, şehrin en büyük binalarının dış yüzeylerinde, toplantı salonlarında ya da mağaza vitrinlerinde, gözbebeklerinde, on yüz milyon bin baloncukta, hatta hatta dolarda bile ki işte bundan hiç hoşlanmadım ya neyse, dolar bir anlam ve değer kazanmış sayemde; bu iyiliğimi unutmasınlar. Sadece bu kadar olsa iyi, ressamlar bile karşısında oturan kadını değil de benim resmimi çiziyor; inanılmaz değil mi? Ama öyle, ben ne yapabilirdim ki? İnanılmaz olan bir şey daha; kasetim bile çıkmış. Yalnız ağzımı bile açmadan nasıl oldu anlamadım ama teknoloji bu, olur mu olur.

İşte böyle arkadaşlar. Galerilerimdeki resimlerimde göreceğiniz gibi ki söyledim inanmadınız belki, gördüklerinize de mi inanmayacaksınız; ben artık dünya çapında bir şöhretim. Yok yok hayatımda hiçbir şey değişmedi; bu güzel pazar sabahında yine balkonumu kendim yıkadım, kahvaltımı kendim hazırladım ve bir güzel kahvaltı yaptım. Etrafı toparladım, ufak tefek hafta sonu işlerimi yaptım. Okuduğunuz gibi güncemi de yazdım. Olur mu hiç, günce yazmaktan vazgeçip sizleri “mavi” den mahrum bırakır mıyım? Bu iyiliğimi unutmayın ama olur mu?

Sevgiler size; en gerçek mavilerle. İyi pazarlar olsun.

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..