Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Eylül '11

     
    Kategori
    Siyaset
     

    Şok etmeyen Pkk-Mit görüşmesi

    Şok etmeyen Pkk-Mit görüşmesi
     

    Muhtemelen bu haftanın en konuşulacak konularından birisi, pkk ile Milli İstihbarat Teşkilatının yetkilileri arasında geçtiği iddia edilen görüşmelerin basına sızdırılması olacak. Görüşmenin detaylarına girmeyeceğim ancak bu görüşmelerin çok şaşırtıcı olmadığını baştan ilan etmek gerek. Çünkü baştan bu yana "açılım" sürecinin vad etmiş olduğu bir durum, bir süreçti bu. Evet, katılırsınız ya da katılmazsınız ama Akp hükümeti zaten "biz öncekiler gibi kürtleri inkar etmiyoruz", "önceden inkar zihniyeti vardı, şimdi var mı?" derken bu konudaki tutumunun "öncekilere"benzemeyeceğinin işaretini fazlasıyla veriyordu. 

    Zaten insanlar arasında da bu durum çok büyük bir deprem etkisi yapmışa bezemiyor. Ancak meselenin özü de burada yatıyor. Kabul, Pkk ile devlet yeri geldiğinde masaya da oturabilir, görüşebilir de. Kabul, devlet bu görüşmelerde uygun bir diplomatik tavır takınır ve ülkenin çıkarlarına göre hareket eder. Ancak söyler misiniz, seçim sürecinde pkk ile görüşüldüğü iddialarına; "ispatlamazsanız şerefsizsiniz" diyecek kadar "milliyetçi" olan bir başbakan nasıl olur da muhtemelen aynı dönemde, bir yandan da pkk ile görüşmesi için birilerini yetkilendirir? Kimse bu sorumu yanlış okumasın, bu soru sayın başbakana değil, bilakis bizlere; Türk halkına sorulmuş bir sorudur. Çünkü şunu unutmamak gerekir ki demokrasilerde siyasetin hammaddesi millet, yani insanlardır. 

    Görüşme iddialarının kabul edilmesi halinde, ki halen yalanlanmış değil, hükümetin seçim sürecinde millete vermiş olduğu görüntünün tam aksi bir durum ile karşı karşıya kalacağız. Ancak enteresan bir biçimde Türk halkı; seçimden önceki fikirlerini bir nebze olsun değiştirmeye, ya da en azından zahmet edip bu olaylar karşısında şok olmaya, tepkisini göstermeye hiç mi hiç meyilli değil. Bu durum, aslında İstanbul'dan Ankara'ya gitmek maksadıyla bindiğiniz bir otobüsün Edirne'ye gittiğini öğrenmeye benziyor. Ve bizim tepkimiz şu; "olsun canım, Ankara otobüsleri bunun  kadar rahat değildi zaten!" Hani sen milliyetçiydin ya, hani senin yüzünden Akp seçim boyunca Mhp ve diğer partilerle "milliyetçilik" yarışına girmişti ya? Hani senin sayende bazı medya kuruluşları "eski ülkücülerin"  Akp saflarına katıldığından bahsetmişti ya? Hatırladın mı?

    Şimdi kendini çelişkiye düşmüş gibi hissediyor musun? Ya da kandırıldığın hissine kapılıyor musun? Yoksa tam tersi oldu da, fikirlerin değişti de bütün bunları doğru bulmaya mı başladın? Çünkü iki gün öncesine kadar da Chp'yi Bdp ve pkk ile aynı fikirde, aynı "kafada" olmakla suçluyordun.    

    Kimseden verdiği oyun hesabını sormak derdinde değilim, zaten haddim de değil. Zaten dikkat ettiyseniz buraya kadar doğrulardan ya da yanlışlardan değil, sadece ve sadece çelişkilerden bahsettim. Mit-pkk görüşmesi doğrudur yada yanlıştır, gerçektir yada asılsızdır tartışmasına girmedim. Ancak acı bir gerçekten bahsettim ki o da şudur: geride bırakmış olduğumuz seçimlerde tabiri caiz ise en "ucuz" oylar, biz Türk milliyetçilerinin oyları olmuştur. Bir hesap yapın, Kürt milliyetçileri, Pkk ve taraftarları ve Bdp cephesi, olağanüstü taleplerini gündeme getirmekle kalmadı aynı zamanda bu talepleri devlet yetkilileriyle görüşerek meşrulaştırmış oldular. Bu onlar için bile şaşırtıcı bir ilerleme olmuştur. Milliyetçilerin ise ellerinde bir bayrak ve söylenmesi neredeyse yasaklanmış bir kaç cümle, özlü söz kaldı. Tabi bir de milli maçlar ve bayramlar!

    Peki tüm bunların sorumlusu sayın Başbakan mıdır, ya da Akp hükümeti, ya da Mhp, Chp ve diğer partiler? Bence hayır. Yazımın başında belirttiğim üzere, sorumlusu bizleriz. Çünkü demokrasi; düşüncelerini, fikirlerini, isteklerini siyasetçilere dikte etmekle olur, onları o yönde kararlar almaya zorlamakla olur. Onların kararlarını kabul etmekle, ferman padişahımındır(!) demekle değil. Bunu başka rejimlerde de pek ala yapabilirsin. Demokrasi yeri geldiğinde oy verdiğin partiyi eleştirmekle olur, onu; senin istemediğin politikalardan uzak durmaya zorlamakla olur. Bizim bunu bir an önce idrak etmemiz gerekiyor. Aksi halde bizim görüşlerimizi savunmayan onlarca partiyi, bizim istediklerimizi yapmayan, hatta bunları gündeme dahi getirmeyen onlarca siyasetçiyi ve tabi vaatlerini yerine getirmeyen onlarca lideri seçmek zorunda kalırız. Bunları geç olmadan anlatmak ve anlamak dileğiyle...

     
    Toplam blog
    : 1
    : 434
    Kayıt tarihi
    : 14.09.11
     
     

    İTÜ Endüstri Mühendisliği'nde okuyorum. Siyasete ilgi duyuyorum, müzik dinlemeyi, futbolu, resim ..