Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Sokağın enflasyonu ve kayıp orta direk

Sokağın enflasyonu ve kayıp orta direk
 

Ne hazin manzara değil mi?


Türkiye büyüyor, gelişiyor, yıllık enflasyon öngörüldüğü gibi tek haneli rakamda kadı ( % 6 küsur ), ihracatımız 110 milyar doları aştı, G 20 üyesi olan Türkiye’nin, 10-15 yıl içinde dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer alması bekleniyor. Bütün bu açıklama ve haberlere baktığınızda, gelinen noktanın ülkemiz adına önemli bir başarı olduğunu görerek seviniyor, gururlanıyoruz.

Peki, bu tablo ülke gerçeklerini tam olarak yansıtıyor mu? Büyümenin nimetlerinden toplumun bütün kesimleri eşit olarak yararlanıyor mu? Açıklan enflasyon rakamı ile sokağın enflasyonu örtüşüyor mu? Kısaca, vatandaşın yaşam koşulları eskiye oranla daha iyi bir noktaya geldi mi? Bu soruların yanıtlarını alabilmek için sokaktaki insana; çarşıda, pazarda, her yerde her kesimden insanın konuşmalarına kulak kabarttığınızda durum hiç de öyle görünmüyor.

Ev kirasını, elektrik, doğalgaz, su parasını ödeyemeyen, kredi kartı batağına saplanmış, en önemlisi gelirleri yetmediği için iyi beslenemeyen ve gıda harcamalarını kısan insanların feryatları duyuluyor her tarafta. Aile içinde, yakın çevrenizde, eş dost ve akrabalarınızdan da bu durumda olanlar vardır şüphesiz. Asgari ücretle çalışanlar, emekliler, sabit ve dar gelirliler hayat pahalılığı altında giderek fakirleşiyor, bunalıyor, işte onların enflasyonu çok daha yüksek.

Bütün bu olumsuzluklar sonucu bunalıma giren insanlar, bozulan sağlıklarını koruyabilmek için artan sağlık harcamaları ile de baş etmek zorunda kalıyor. Bu moral çöküntüsünün toplumun büyük bir bölümünü ciddi şekilde etkiliyor.

Bir zamanlar, 60’lı, 70’li yıllarda, orta direk diye bilinen bir tabaka vardı ve toplumun büyük çoğunluğunu onlar oluştururdu. Bugünkü değerlere göre belki daha az maaş ve ücret alırlardı ama yaşamları daha dengeli ve güvenliydi. En azından, barınma, beslenme ve sağlık harcamaları altında bu kadar ezilmiyorlardı. İşte bugün o, orta dire yok artık, herkesin gördüğü, bildiği, hissettiği, yaşadığı ama doğrudan itiraf edemediği moral çöküntüsü burada yaşanıyor. Bu görüşü doğrulayana en büyük kanıtta, ülkemizdeki yoksulluk, işsizlik rakamlarının ürkütücü artışıdır.

Nitekim, TÜİK, Ocak ayı başında açıkladığı raporda, Türkiye’de 12.7 milyon kişinin yoksul olduğunu bildirdi; ve nüfusa oranı ise % 18. Bir başka deyişle sokaktaki her beş kişiden biri yoksul ve daha da büyümesinden duyulan endişe var. İşsizli oranının da % 10-15 bandında gidip geldiği dikkate alınırsa durum hiç de iç açıcı gözükmüyor. İşsizliğin bu kadar artmasına belki de en önemli sebep olarak, Tarım’daki büyük daralma ve işgücü kaybı gösteriliyor. Bir zamanlar, Tarımda dünyada kendi kendine eten 7 ülkeden biri olarak bilinen Türkiye, artık birçok tarım ürününü ithal etmek durumunda.

Tüm bu açıklama, veri ve tablolar karşısında, yine Ocak ayı başında, İş bankası genel Müdürü Ersin Özince’nin çarpıcı ve düşündürücü bir tespiti oldu; Özince, “ Türkiye’de biz büyüyoruz, büyüyoruz da, ne kadar sağlıklı büyüyoruz? Neremiz, hangi yönümüz büyüyor? Yani içimizde bir ur mu büyüyor? Sonunda bizim insanımızı bundan elde ettiği refah seviyesi ne oldu? “ şeklindeki sözleri ile adeta son noktayı koymuş olmuyor mu?

Dünya harikası bir coğrafyada, bereketli topraklar üzerindeki Türkiye, orta direkli yıllarını çok arayacak.

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..