Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Temmuz '07

 
Kategori
Sınavlar
 

Sokak ile İşsizlik, sizi bekliyorsa... (TBY)- 7

Sokak ile İşsizlik, sizi bekliyorsa... (TBY)- 7
 

Tercihleri, ilgili yere gönderdiniz. Tatlı bir heyecen var içinizde, buruk bir endişe ile beraber. Odanızda bir başka hava. Duvar dibine çökmüş düşünüyorsunuz.
Kapınız aniden açılıyor. Ziyaretçileriniz var.

Hallerine bakılırsa gelen Sokak ile İşsizlik. Kol kola girmişler, aralarında sohbet ederek gezinirken odanıza dalıvermişler. Bugünlerde herkes bir şeylerden şikayetçi. Dünyada mutlu olan kimse yok anlaşılan. Sokak, şikayet teline mızrap vuruyor:

"Ulan bomboş kaldık be... Uyuz oldum, dünya bu kadar düzenli olamaz ya."
İşsizlik, telden öte dile geliyor:

"Bu kadar işsiz var, gelecekten ümit kesen gençler nere gitti ya?"

Sokak, sonu bildiğinden moral arıyor:

"Merak etme, yakında damlarlar, bir çoğuna biz uğrarız, bir çoğu da bize uğrar."

"Hayalperest olma ahbap. Herkes elimize düşmemek için yırtınıyor. Veliefendi hipodromundakiler bir, öğrenciler iki... Burun farkıyla öne geçmek için ne fedakarlıklar yapıyor, ne çileler çekiyorlar garipler."

Sokak, sizi görünce İşsizliği dürtüyor:

"Bak! Köşeye sıkışmış bir tane keklik."

İşsizliğin keyfi yerine geliyor:

"Ne duruyoruz abisi? Kekliği boş odada avlayalım o zaman."

Sizde bir huzursuzluk. Sağa sola bakınıyorsunuz. Sokak:

"Hayrola arkadaş. Duvarın dibine büzülmüş ne yapıyorsun?"

Anlıyorsunuz ki, gelenler tekin değil. Korkuyorsunuz:

"Şey?!.. Merhabalar."

İşsizlik, kahpece ve gaddarca gülüyor:

"Merhabalar kardeş. Adım İşsizlik, bu da arkadaşım Sokak. Sana yardım için geldik. Buyur yardımcı olalım."

"Ne kadar iyisiniz, teşekkür ederim."

Sokak ve İşsizlik, koro halinde:

"Öyleyiz öyle. Ne iş yaparsın sen?"

"Okulu yeni bitirdim. Sınavı kazandım. Tercih sonuçlarını bekliyorum."

Sokak, avını tavlıyor:

"Belki burada canın sıkılır. Dilersen bize gidelim. Bizde hayatına aksiyon daha doğrusu eksiyön veya aksiyön katacak her şey var. İnan sıkılacak fırsat bulamazsın. Orada bir ömür bekleyebilirsin."

Masumlaşıyorsunuz:

"Anlayamadım."

Sokak:

"Boş ver mühim değil."

İşsizlik, avını çözme derdinde:

"Ne yapmayı düşünüyorsun?"

"Düşündüğüm çok şey var ama, gerçekleşir mi bilmiyorum?"

Sokak, İşsizliğe göz kırpıyor:

"Sana dedim çantada keklik. Hem kafası da karmakarışık. Ne yapacağını bile bilmiyor? Ne yapsın abisi? Ailesi, çevresi, akrabaları, komşuları, arkadaşları, öğretmenleri ... herkes akıl hocası olmuştur şimdi. Takmışlardır beynine oltayı, herkes kendi tarafına çekiyordur. Kafası karışmasında ne yapsın?"

İşsizlik, bir an önce harekete geçmek istiyor:

"Ne duruyoruz o zaman? Raconu keselim abi."

Sokak, aceleci değil:

"Demek yoğun düşünceler içindesin ha!.."

"Evet."

İşsizlik, sabırsız:

"Düşüncelerinde bize de yer ayırdın mı tatlı kurban?"

Ne diyeceğinizi şaşırıyorsunuz:

"Şey! Aslında ben sizi hiç düşünmedim."

Sokak, bu sözü duyunca, bütün hiddeti ile aniden yakanıza yapışıyor:

"Demek bizi düşünmedin ha! Bizi düşünmeyen niceleri vardı senin gibi. Şimdi sabah akşam bizdeler."

İşsizlik, diş bileyerek üzerinize yürüyor:

"Anlaşıldı. Senin iyi bir derse ihtiyacın var. Gel abi, yatıralım kurbanımızı. Çıkart lan çoraplarını. Kemerini de çöz. Yüzüstü yat. Debelenme lan yat."

"İmdat! İmdat! Ne yapıyorsunuz siz?"

Sokak:

"Kes lan sesini. Az sonra görürsün ne yapacağımızı. Bağla şunun ayaklarını."
İşsizlik, kemerle ayaklarınızı bağlarken siz debelenip duruyorsunuz:

"Debelenme lan, zorluk çıkarma. Elimize geçtin ya kurtulamazsın."

Sokak, ellerinizi bağlamak için çorapları birbirine düğümlerken kokusundan rahatsız oluyor:

"Tüh, rezil herif! Bu ne pislik lan. Ben bile senden temizim be. Hhööööggg. Olamaz. Sür şu bıçağı."

İşsizlik, bıçağı alıyor. Tam kesecekken, bir ses duyuluyor:

"Durun! Bırakın onu."

İşsizlik, sesin geldiği yöne bakıyor. Süslü ama bir o kadar zayıf, bakımsız ve çelimsiz bir beyefendi var odanın kapısında:

"Sende kimsin lan, süslü adam."

Gelen: "Ben aladdinin sihirli lambası... yok yok... ben öğrencileri sizlerin elinden kurtaran üniversiteyim, üniversite."

Sokak, bozuk çalıyor:

"Çek git lan, ağzını burnunu kırdırma bana. Yoksa senide kurban ederim. Öğrencileri bizim elimizden kurtarıyorsun ha! Sen onu benim külahıma anlat. Senden diploma aldıktan sonra bizim elimize düşen kaç kişi var biliyor musun? Öyle değil mi lan ahbab?"

İşsizlik:

"Aynen öyle, tıpkı dediğiniz gibi. Bir kağıt parçası bul, üzerine diploma yaz olsun bitsin. Bu kadar kolay mı lan bizim elimizden kurtulmak? Boşu boşuna gençlerin hayallerini, zamanlarını ve geleceklerini çalıyorsunuz. Eğer çift dikiş olmadan bitirebilirse dört sene lise, iki ya da dört yıl üniversite... girmek ayrı bir bela... sonunda bizim kucağımıza. Bırakın insanlara engel olmayı da, gençler diploma sahibi değil meslek sahibi olsunlar."

Siz, denize düşmüşsünüz. Kim gelse medet umuyorsunuz:

"Ne olur kurtar beni, bu canilerin elinden."

Üniversite, cesaretleniyor ve gizli defterlerinin açılmasından da rahatsız oluyor:

"Bırakın onu. Bakın sizlere ne getirdim."

İşsizlik, bu söze sinirleniyor:

"Utanmadan rüşvet mi veriyorsun lan?"

Üniversite, tamamen havaya giriyor:

"Hastır la! Koydum mu uzatırım ha!"

Üniversite, Sokak, İşsizlik birbirine giriyor.

Kim kime vuruyor, kim galip kim mağlup bilinmiyor.

Kavga gürültü devam ederken yine bir ses duyuluyor.

 
Toplam blog
: 20
: 754
Kayıt tarihi
: 05.07.07
 
 

Bilinç Organizasyon Reklam Pazarlama Özel Eğitim Danışmanlık San. ve Tic. Ltd. Şti.'de Yönetim Ku..