Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '08

 
Kategori
Koleksiyon
 

Sokak koleksiyonu

Koca bir çocukluk dönemimi ayırdığım bu konu üzerine neredeyse ihtisas yaptım fakat; sakın yanlış anlaşılmasın burjuvazi bir eğilim değildi benimki.
Herşey önce kutu kola şişelerinin açma halkalarını toplamakla başladı ( ki bu aralar reklam kampanyalarında slogan olan; üç açma halkasını topla, bilmem ne adresine gönder, çekilişe katıl, hediyeyi kazan cinsinden bir heyecanla hiç alakası olmayan günlerdi o zamanlar_ yaşım ortaya çıkacak diye korkmasam 1990'lı yıllar diyeceğim ama siz az çok tahmin edersiniz bence_ ).

Bu koleksiyon dönemi 3 aşamadan oluşurdu ki neredeyse çoğu koleksiyon böyle bir yayılım izlemiştir: Birinci aşamada; deliler gibi, her gezmeye çıktığınızda, bahçede oynarken, bakkala ekmek almaya giderken gözleriniz bir radar kadar dikkatli ve başınız bir buda tevazusuyla mütamadiyen yerde olacak biçimde sürekli ararsınız.

İkinci aşama; eğer şanslı bir çocuksanız her adımda önünüze yeni bir açma halkası çıkar ve rengarenk olur. Ve eğer yine şanslıysanız aileniz sizi sürekli yeni yerlere, mahallelere gezmeye götürür ve keşfedilmemiş açma halkası madenlerini keşfe çıkarsınız. Eğer çok çok şanslıysanız mahallede sizden hoşlanan bir çocuk vardır ( daha da şanslıysanız yakışıklıdır ve siz de ana deli gibi aşıksınızdır ve ömrünüz yettikçe onu ilk aşkınız olarak hatırlarsınız.) ve eline geçen yeni halkaları size hediye edip durur. İşte ikinci aşama böylece koleksiyonun verimli araziler misali işlenmesi ve gün geçtikçe anahtar halkanıza sığmamasıdır. Yeri gelince değiş tokuşlar yaparsınız ama bunu daha sonraki paragraflarda anlatacağım koleksiyonlar için yapmanız daha ideal olur, bu iş açma halkası koleksiyonu için pek tercih edilmez; zira açma halkası çeşidi üçü geçmez. Bu dönem koleksiyon uğraşının en çetrefilli aşamasıdır ki bir çok defa birincilik tacını başkasına kaptırmanın korkusuyla uykularınz kaçar, herkesin elindekilerin sayısıyla övündüğü bu aşamada yemeden içmeden kesilebilir ve bir kaç kilocuk kaybedebilirsiniz; fakat ziyanı yok, siz bir koleksiyon kraliçesi olma yolunda asla taviz vermezsiniz.

Üçüncü aşamaya geldiğimizde ki bu son aşamadır artık topladığınız şeyin koleksiyon olma değeri kaybolmuş, modası geçmiş, yeni icatlar çıkmış, siz de artık zaten eski heyecanınızı kaybetmişsinizdir. İşte tam da bu anda elinizdeki tüm hazineyi gösterişli bir şölenle halka dağıtmak( genelde ilgi gösteren halk sizden yaşça beş altı yaş küçük olanlardır, zira yaşıtlarınız zaten sizin gibi işe çoktan bulaşmış olurlar ) kaçınılmaz bir hal alır.
Bunun için yüksekçe bir bina tercih edilir, elinizdeki tüm koleksiyonu alkışlar eşliğinde, "yağma" adı verilen kurtulma biçimiyle binadan aşağıya savurursunuz. bir koleksiyon macerası da orada sonlanmış olur.
Koca bir çocukluğumu adadım diyince şüphesiz açma kapağı halkasıyla yetinmediğimi anlamışsınızdır. Bir dönem kokulu kağtlar vardı_değiş tokuş yapmaya en elverişli koleksiyon tipidir zira çeşit çoktur, bu da işin en zevkli yanıdır.

Bunun dışında cam şişe kola kapaklarını da unutmamak lazım, sonra kullanılmış pipetler...( bir çoğunuza iğrenç gelmiş olabilir ama ne de olsa o zamanlar yedi_sekiz yaşlarındayız canım, herşey mübah yani )
Dedim ya koleksiyona adanmış koca bir çocukluk... Acısıyla, tatlısıyla, saflığıyla geride kalan günlerimizin tatlı heyecanları...
Büyüdükçe vaz mı geçtik koleksiyon yapmaktan? Hayır... Şimdilerde de acıları koleksiyon yapıyoruz çeşit çeşit, şanslıysak dostlarımızla değiş tokuş yapabiliriz. Hangi aşamada mıyız? İkinci aşama... Unutmayın yüksek bir bina bulup biriktirdiğimiz tüm acıları "yağma" yapacağız modası geçince...

 
Toplam blog
: 30
: 1362
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Antalya'da yaşıyorum, bir dönem İzmir'de de bulundum, iyi ki bulundum. Türk Dili ve Edebiyatı mezunu..