Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Ekim '17

 
Kategori
Kitap
 

Sokaklarında Gondollar Gezen Şehir: Venedik

Sokaklarında Gondollar Gezen Şehir: Venedik
 

İtalya yazımda, 'İtalya denilince aklınıza neler gelir?' diye sormuş, kendi aklıma gelenleri sıralamıştım. İtalya denilince, aklıma gelenlerden biri de Venedik, kanalları ve kanallarında yüzen gondollar, demiştim.

Şimdi gene Venedik'teyiz, sokaklarını biraz gondolla dolaşalım, dedim. Benden aslında iyi bir gezi yazarı olur ama bakmayın siz, yazgımın gözü kör olsun. 'Gitmesek de görmesek de/ o köy, bizim köyümüzdür' der, yazarım bir şeyler. Venedik'ten neden beri dursun kalemim, onun için de yazar bir şeyler.

Venedik, kuzeydoğu İtalya'da bulunan, birbirinden kanallarla ayrılmış ve köprülerle bağlanan, 118 adanın üzerine kurulmuş bir şehir.

Gerçekten bir rüya ve tarih şehridir Venedik. Şehrin eskiden kurulmuş tarihi bölgesinde, sokaklar ve caddeler yerine kanallar vardır. Kanallarda gondollar, yani tarihi kayıklar yüzer. Bir yere gitmek için, bu gondollara binilir. Venedik'teki modern yaşam nasıldır bilmem ama, eski bölgede oturanlar klasik yaşamı sürdürüyordur kanımca. Komşuya misafirliğe gitmek veya çarşıya inmek isterseniz gondola bineceksiniz mecburen, tabii eski bölgede yaşayan biriyseniz.

Düşünsenize, öyle klasik bir hayat yaşamak ne güzeldir, ne büyülüdür. Misal benim öyle bir ortamda yaşamam, ilham perilerinin sürekli ruhumu yoklaması demek olurdu.

Venedikliler'in o güzel yaşamları onları pek çok yönden geliştirmiştir ama en çok ticari zekâlarını geliştirmiştir. İtalya'nın kuzeybatısında bulunan Cenova şehrindeki Cenevizlilerle Venediklilerden sorulmuştur Akdeniz, Adriyatik, Ege ve Karadeniz'deki ticari hakimiyet... En az beş yüz yıl, belki de bin yıl...

Benim gözümde İstanbul'un en değerli ve en gizemli yeri olan Karaköy, Galata ve Pera gibi yerlerde yaşamıştır, Venedikliler ve Cenevizliler. Galata Kulesi 1500 yıl oldu inşa edileli, ama son halini Cenevizliler inşa etti 650 yıl önce.

Osmanlı'nın imtiyaz verdiği, yani ayrıcalık tanıdığı ilk devlet Venedikliler'dir.

Osmanlı, Akdeniz'in büyük adalarından biri olan Girit'i işgal ettiğinde, Girit idaresi Venedikliler'in elindeydi. Tam 24 yıl süren bir savaş sonucu alabildi Girit'i, Osmanlı...

Venedikliler, gittikleri her yere götürmüşler şehirlerinin büyüsünü...

*

Venedik için bir giriş yapmasaydım, yazıya şöyle bir başlık atardım:

'Thomas Mann mı haklıydı, Alman halkı mı?'

Tabii ki, Thomas Mann haklı çıktı.

Thomas Mann, 1929 yılı Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Alman yazar.

Thomas Mann, Hitler iktidara geldiğinde ülkesini terk etmiştir Görüyorsunuz değil mi? Gerçek bir entelektüel, iyi bir yazar, geleceği önceden sezer ve baş kaldırır.

Hitler manyağı, Yahudi ve Çingeneler'e hayatı cehennem etti. Ardından da II. Dünya Savaşı'na sebep oldu, tam 50 milyon insan onun yüzünden hayatını kaybetti. Alman halkının çoğunluğu onu sevdi, alkışladı, destekledi. Nasıl bir hata yaptığını Hitler düştüğünde anladı.

Thomas Mann ise tepki gösterdi, iktidara gelince ülkesini terk etti. O zamanlar, Thomas Mann'ın tepkisine Allah bilir Alman halkı kıçıyla gülmüştür. Halk bilmiyor da bu meczup mu biliyor demiştir, Hitler yandaşı yazarlar;. Ama ne oldu Thomas Mann haklı çıktı. Doğruyu ve gerçeği bir kişi söylese bile, doğru ve gerçek olduğu değişmez. Bunun bir kanıtı da Thomas Mann'dır.

Bizde de halka çok övgüler dizilir, sandıktan çıkıp çıkamamayı halkın yargılaması sayarlar neredeyse. Halbuki bu anlayış vahim bir anlayıştır. Halk gerçeği pek göremez, kandırılması en kolay olandır. Bakış açısı çok dardır. Yarını, geleceği pek düşünmez. Düne bakarak düşünür. Bir yanlışı eleştirdiğimde, 'Halk bilmiyor da sen mi biliyorsun' eleştirisini alırım bazen. Halkın kolay kolay bilemeyeceğini söylediğimde de 'Halkı aşağılıyorsun, küçümsüyorsun' derler. Halbuki çok ibretlik durumlar vardır. İbret alma bilinci gelişmediği için de, tarih, tekerrürlerden oluşur.

*

'Venedik' dedik, 'Thomas Mann' dedik, aklınıza hâlâ 'Venedik'te Ölüm' gelmedi mi?

Thomas Mann'ın 'Venedik'te Ölüm' adlı kitabını okudum.

'Venedik'te Ölüm'ü 1912 yılında yazmıştır Thomas Mann.

Türkçe baskısı, Can Yayınları tarafından yapılmıştır. Behçet Necatigil çevirmiştir. Türü, uzun öykü. Sayfa sayısı, 103.

*

Kitabın arka kapağından:
"20. yüzyılın en büyük Alman romancısı Thomas Mann’ın yazarlık yaşamında, Buddenbrooklar, Büyülü Dağ ve Doktor Faustus gibi büyük romanların yanı sıra Venedik’te Ölüm’ün de benzersiz bir yeri vardır. 1929’da Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Mann, I. Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde yayınlanan Venedik’te Ölüm adlı bu uzun öyküsünde, 'sanatçının trajik çıkmazı'nı işler: Yorucu bir çalışmanın ardından gerilimlerinden kurtulmak için Venedik’e giden ünlü yazar Aschenbach, genç Polonyalı Tadzio’nun olağanüstü güzelliği karşısında büyülenir. Salgın hastalık kenti sarınca da, tutkularına yenilerek ölüm isteğine teslim olur. Aşk ve ölüm simgeleri, Mann’ın yazarlık yaşamında bir dönemi kapayan bu yapıtın derin duyarlılığının temel öğelerini oluşturur. Güzellik, belki de sanat, yaşamı yok edici bir işlev yüklenir. Luchino Visconti’nin sinemaya da uyarladığı bu ölümsüz romanı, Behçet Necatigil’in ölümsüz çevirisiyle sunuyoruz."

*

Çok okurum, ama yavaş okurum. Yavaş okuduğum için de okumaya çok zaman ayırırım. Bazı zor kitaplar vardır, onları daha bir yavaş okurum, çoğunlukla da beynim yorulur onları okurken. 'Venedik'te Ölüm' de, çok yavaş okuduğum kitaplardan biridir; ama bir farkla, diğer zor kitaplar gibi beynim yorulmadı. Tersine, beynim dinlendi; ruhumu okşadı kelimeler, uzun cümleler, büyük paragraflar...

Üslup ve dil kayda değer...

-Mustafa Yıldırım - 11.10.2017

 
Toplam blog
: 480
: 715
Kayıt tarihi
: 03.11.12
 
 

Konyalıyım. Edebiyat okudum. Amatör yazar ve şairim. ..